14 Kasım 2024 Perşembe
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Yaşar Kemal’in ‘Memed’ betimlemesi

Begümşen Ergenekon

Begümşen Ergenekon

Eski Yazar

A+ A-

Asıl adı Kemal Sadık Gökçeli’dir. Babası Liva sancak beyi Sadık, annesi Nigar Hanım’dır. Gökçedağ Köyü, Osmaniye doğumlu olan Adanalı Yaşar Kemal, öncülü İzmirli Homer’in konusu Çanakkale’de geçen İlyada ve Odisse Destanları benzeri yarı gerçek yarı kurgu, konusu Çukurova’da geçen İnce Memed dörtlüsünü yaratmıştır. Okur tümceden cümleye, sayfadan bölüme, birincisinden sonuncusuna kadar soluksuz bir koşuyla İnce Memed’in izini sürer. Eserler kolay okunur, öykü akıcıdır. Girdiğimiz dünya bildik hem de bilinmediktir. İnce Memed ile çevresindekiler; yaşanan olaylar, öykünün hem biricik kahramanları ve olguları; hem de yaşamış kişilerin, yaşanmış olayların bir özüdür. Sazı yerine kalemini, sözü yerine yazısıyla Yaşar Kemal elden ele, dilden dile dolaşan en tanınmış yapıtını kırk senelik (1947-87) bir sürede tamamlar. 1987 yılında yaptığı bir söyleşide, bu roman dizisini yazmasının nedeninin dağ eşkıyası olan ve vurulan amcaoğlu olduğunu söyler. Çocukluğu onlarla arasında geçer çünkü dayısı en büyük eşkıyalardan biridir. Kurtuluş Savaşında Kadirliyi ilk örgütleyenin, onlardan Karamüftüoğlu ailesinin ferdi ünlü Remzi Bey olduğunu kendisi anlatmıştır (A.Taner Kışlalı, 1997).

BİR İNCE FİDAN

Yaşar Kemal’in yarattığı Memed cüsse olarak ufak tefek, kavruk, ince mince bir oğlandır ama ruhu babayiğittir. Döne ile Sefil İbrahim’in tek çocuğudur ama topraksız ile toprak sahibini, fukara ile zengini, haklı ile haksızı, güzel ile çirkini, insaflı ile zalimi, suç ile cezayı, yaşamla ölümü küçük yaşta ayırt eder. Yazar bir mülakatında “İnce Memed’den” söz ederken şöyle der: “Demek ki bu dünyada mecbur olan kişiler var. Dünyamızı başkaldırmaya mecbur bu kişiler yapmış, yapıyordu. Onlar insanlığın özüydü. Ve dünyayı onlar değiştirerek bu duruma getirmişlerdi. Bundan sonra da onlar dünyamızı değiştirerek, geliştirerek, kötülüklere karşı koya koya ileriye, daha insanca yaşanacak bir dünyaya götüreceklerdi. Üstelik de her şeylerini, canlarını yitireceklerini, yenilgiyi bile bile savaşıma girecekler, bir de bakmışsınız ki, sonunda bunlar yengiye ulaşmışlar. Çağımızda, günümüzde çok mecbur insan biliyorum, işi genelleştirirsek insanlık başkaldırmaya mecburdur” (Alain Bosquet, 1989). Çünkü “İnce Memed” değerler ve karakterler çatışması üzerine kurulmuş bir yapıdır. İyi ile kötü, soylu ile soysuzun çatışması eserin başından sonuna kadar devam eder. Bu bağlamda toprak ağaları sermayeci sömürü düzenini, zulmü; İnce Memed ise doğruluğu, dürüstlüğü, mertliği, hak arayışını ve adaleti simgeler (Salih Uçak, EKEV Akademi Dergisi Sayı 40).

DESTANSI HALK DİLİ

Yaşar Kemal kimi zaman şair olup koşuk kafiyelerle; kimi zaman yazar olup duru bir anlatımla, kimi zaman ise Dede Korkut Hikâyelerini dillendiren bir ozan olup, budun bilimsel (kültür bilim) bir yöntemle İnce Memed’i masallaştıran bir bilim insanıdır. Yaşar Kemal sürükleyici bir üslup, arı bir anlatım ve dilbilgisi doğru bir Türkçe kullanır. Her eserinde farklı bir dil üslubu kullanan yazar, roman dilinin zorluğunu şöyle anlatır: “Bizim roman geleneğimiz henüz yeni. Bizim kuşaktan önce de belirli bir roman diline ulaşmış kişi az ya da hiç yok (tur). O zaman halkın konuştuğu dili, sözlü edebiyatını kaynak almaktan başka hiçbir umar yok.

Anadolu’nun dili çok zengin ve büyük de bir sözlü edebiyatı var. Destanları, türküleri, ağıtları, masalları, tekerlemeleri var. Ben gençliğimde bir folklor meraklısıydım. Bir destan anlatıcısıydım. Sözlü edebiyatta bile her kişilik; yani şair, anlatıcı, kendisine başka yeni bir dil yaratmıştır. Gelenekten kurtulmak ne denli zorsa da kişiler bir destan, bir şiir, bir ağıt dili yaratmaktan kendilerini kurtaramamışlardır. Veysel’le Karacaoğlan, Pir Sultan Abdal’la Dadaloğlu kendilerine has bir şiir dili yaratmışlardı. Her destan anlatıcısı da bölgesinin damgasıyla birlikte anlattığı destana, masala, tekerlemeye kendi damgasını vuruyordu. Sonraları farkına vardığım bu başkalıklar, kişilikler, anlatımlar üstünde çalıştım, bilinçlendim. Bir kişi bir romanı yaratırken, önce dili yaratmak zorundaydı. Bu dil halkın dili olmazdı, destan, masal, şiir dili de olmazdı. Sözlü anlatımın geleneği, olanakları başka; yazılı anlatımınki bambaşkaydı. Uzun romanları yazarken de başka bir şeyin farkına vardım, dilin yapısı romanın biçimini, içeriğini oluşturuyordu. Anlattıklarımız da, anlatım biçimlerimizi belirler. Böyle olunca da bir yazar anlattığı her romanı aynı anlatımla yazarsa tatsız olur. Tatsız olduğu gibi, bir düş dünyası, bir mit dünyası, bir roman dünyası da kurulamaz. Ben, her romanını aynı anlatımla anlatan romancının romancılığına inanamam. Yeni bir roman ve şiir dili yaratılmadan da yani doğru dürüst bir roman, şiir yaratılamaz. Yeni bir renk, çizgi dili de yaratılmadan doğru dürüst bir resim yaratılamaz.” (Fethi Naci: Yaşar Kemal’le Söyleşiler, 2015). Sonuçta “İnce Memed” dizisine has bir dil ve üslupla yöresel halk kültürünü bir budunbilimci gözüyle tanıtır Yaşar Kemal.

Yazarın Önceki Yazıları Tüm Yazıları