Yaşasın Cumhuriyet
Bugün Cumhuriyetimiz 101 yılı tamamlıyor. Anayasamızın üçüncü maddesinde belirtildiği gibi ay-yıldızlı bayrağımızla ve İstiklal Marşımızla sonsuza dek Cumhuriyet yaşayacak. Kan ile sahip olduğumuz bu değerler, anca kan ile değiştirilebilir, oy ile değil!
YEŞİL SAHALARDA ANLAMLI PANKART
TFF bu hafta liglerimizdeki tüm karşılaşmalara “Yaşasın Cumhuriyet” pankartı ile çıkılması kararı aldı. Pankartı, futbolcular ve hakemler iç içe taşıdılar. Her ligde tüm karşılaşmalarda müthiş görüntüler yaşandı. Türkiye’nin dört bir yanında, tüm karşılaşmalarda “Yaşasın Cumhuriyet” kararlılığını haykırdık. Tüm taraftarlar Cumhuriyet’e sahip çıktı. Bu hafta daha gür bir sesle söylendi İstiklal Marşımız!
İSTİKLAL MARŞI SÖYLERKEN BAYRAĞA DÖNÜLÜR
Ama o açılış seremonilerinde yıllardır anlamadığım hatalar yine yapıldı. İstiklal Marşı bayrağa dönerek söylenir. Futbolcular ve hakemler protokol tribününe bakarak, tribünler ise futbolculara bakarak İstiklal Marşı’nı okuyorlar. Arada birkaç futbolcu ve taraftar doğrusunu yapıyor.
Bu seremonilerin doğru şekilde yapılması için Türkiye Futbol Federasyonu bir genelge yayımlamalı. “Çehreni çatma!” derken, Nazlı Hilal’e; öfkesini ve şiddetini bırakıp kahraman ırkımıza gülmesini haykırırken neden futbolcular kulüp yöneticilerine bakar ki? Uğruna kan döktüğümüz, futbolcular mı ki; onlara dönüp söyleriz İstiklal Marşı’nı? Seremonideki bu hatalı duruş, en hızlı şekilde düzeltilmeli!
ÇOCUĞUNU EĞİTEMEMİŞ EBEVEYNLER
Yalnız, seremonide düzeltilmesi gereken çok daha önemli bir konu var! Çok güzel bir uygulama var, karşılaşmalardan önce seremonilerde uyguladığımız. Futbolcuların ve hakemlerin önüne 25 çocuk da sıralanıyor.
Ünlü bir futbolcunun elini tutarak sahaya çıkıyor, o küçücük şanslı çocuk. Çocuklarımızın sporcu olmasını teşvik edecek bir uygulama, ama daha önemlisi çocuklarımızın sporun en önemli kuralı disiplini öğrenmesini sağlayacak bir uygulama.
Her oyunun olduğu gibi, seremoninin de kuralları var. Ve bu kuralın en önemlisi, çocuklarımızın İstiklal Marşı’nı söylerkenki duruşu. İstiklal Marşı esas duruşta söylenir. O hepimizin gözünü yaşartan sözler, o emperyalizme en büyük yenilgiyi tattırdığımızı hatırlatan sözler; elbette disiplinle ve ciddiyetle söylenir.
“Çocuktur cıvıtabilir” diyebilir misiniz? Çocuk değildir, İstiklal Marşı okunurken futbolcu ve hakemlerin önünde duranlar; geleceğimizdir. Biz geleceğimizi görürüz her seremonide. Karşılaşmadan önce seremonideki çocuklarımızı izlerken, geleceğimizden kaygılanıyorum.
Hepsi değil ama, aralarında bazıları; İstiklal Marşı’nı söylerken kamerayı görünce elini sallıyor, bir kısmı 6 parmağını gösteriyor geçmişten bir karşılaşmayı hatırlatırcasına, bir kısmı 4 parmağını gösteriyor amblemindeki yıldızları çağrıştırırcasına.
Ey bu masum çocukların ebeveynleri; belki de gurur duyacağınız bu anla utanabilirsiniz! İstiklal Marşı’nın sözlerinin değeri takımınızın attığı tüm gollerden ve aldığı tüm kupalardan daha değerlidir. Çocuğunuza bu bilinci öğretemediğinizi kanıtlıyorsunuz, o bir saniyede.
Çocuklarımıza söyledikleri İstiklal Marşı’nın anlamını öğretmeliyiz, bu seremonilere çıkmadan önce! Öyle bir durmalılar ki futbolcu ağabeylerinin önünde; göğsümüz kabarmalı ve “Cumhuriyet Yaşayacak” demeliyiz, önlerindeki pankartta yazdığı gibi.
İSTİKLAL MARŞI’NA SALDIRANLAR; KORKUN!
İstiklal Marşı’nı hep gür sesle söylemeliyiz, ama sanki bu aralar daha da gür sesle söylemek gerek. İstiklal Marşımızı da koruyan Anayasamızın ilk 4 maddesini tartışmaya açmaya çalışanların hadlerini bildirmeliyiz.
Belli ki, İstiklal Marşı’na bir saldırı var. Baro Başkanı “İstiklal Marşı okumamayı ifade özgürlüğü” diye nitelerken Anayasa’ya meydan okuyordu, Türkiye’nin kurucu değerlerine meydan okuyordu.
İzmir’de Spor Zirvesi’ni düzenleyen organizasyon şirketi İstiklal Marşı ve saygı duruşunu programa bilinçli olarak koymazken; İzmir’e meydan okuyordu.
Neyse ki; İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, konuşmasından önce “Hazırlayın İstiklal Marşı’nı” talimatıyla bu oyunu bozdu. O zaman; İstiklal Marşı ile yanıt verelim bu meydan okuyanlara: “Korkun, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak!”
KİMİN TERÖRİST OLDUĞU BELLİ
Çarşamba günkü TUSAŞ’taki terörist saldırı sonrasında UEFA karşılaşmalarında siyah bant takılmasına izin verdi. Perşembe günkü Avrupa Ligi karşılaşmalarına; Fenerbahçeli ve Beşiktaşlı futbolcular siyah bant ile çıkarken rakipleri Manchester United ve Lyon futbolcularının kolunda da siyah bant vardı. Acımızı paylaşıyorlardı.
Cuma günü de Kadın Milli Futbol Takımımız, Avrupa Şampiyonası Play-Off Karşılaşmasına siyah bant ile çıktı. Ancak rakibiz acımızı paylaşmayı tercih etmedi; siyah bant ile sahaya çıkmadı. Teröristin yanında yer aldı. Kimin terörist olduğunu gösterdi. Ukrayna kendine yakışanı yaptı. Keşke, kadın millilerimiz bu önemli karşılaşmayı birkaç yüz seyirciyle oynamasaydı da, Ukrayna’ya hak ettiği yanıtı tribünde de verseydik.
TRİBÜNLER MECLİS’E SAHİP ÇIKTI
15.000 kişinin izlediği Karşıyaka-Tokatspor karşılaşmasında taraftarların tezahüratını canlı canlı duydum. Mutlaka diğer statlarımızda da, taraftarlar aynı ve gerekli yanıtı vermiştir. ABD’nin piyonu olmuş teröristleri şanlı Meclis’e çağıran sözde milliyetçilere tribünler en ağırından yanıt verdiler. Türk Milleti, Cumhuriyet’in kalesi TBMM’yi küçük çıkarlarınız için oyuncağınız yapmaya izin vermez. Cumhuriyet cumhurundur, tetikçilerin değil.
ULUSAL MARŞLARIN ÇALINMADIĞI BİR YAZ
2025 yazında 15 Haziran-13 Temmuz günleri arasında ABD’de FİFA Kulüpler Dünya Kupası düzenlenecek. Ardından 16-27 Temmuz günleri arasında da Almanya’da Üniversite Oyunları düzenlenecek. İki organizasyonun ortak bir özelliği var; ikisinde de ulusal marşlar çalmayacak.
Birinde kulüpler yarışıyor, diğerinde de kürsüye çıkan sporcuların bayrakları göndere çekilse de her madalya töreninde Latince olan Uluslararası Üniversite Sporları Federasyonu FISU Marşı çalınıyor. FİFA Kulüpler Dünya Kupası, yazın alıştığımız ulusal takımların mücadelesine alternatif kapitalist bir deneme; Üniversite Oyunları’ndaki ise güya tüm gençleri tek bir ileti ile birleştirmek için yapılan bir zorlama.
FISU Marşı’nda “Gençlik çok yaşasın, öğrenciler ve üniversite çok yaşasın” iletisi dillendiriliyor. FISU, ilk Üniversite Oyunları’ndan beri yaptığı bu uygulama ile kapitalizme hizmet ediyor. Çok sporlu organizasyonların en keyifli yanıdır, ulusların yarışması; madalya sıralamasındaki her basamak bir meydan okumadır.
Sınırlar olmazsa, malını daha karlı satar; kapitalist. Gümrükler olmazsa, yerel üreticiyi daha kolay ele geçirir; emperyalist! Neyse ki; FISU, bayrakları göndere çekiyor. Uluslar olmadan spor olmuyor anlayacağınız; dokunabildikleri sadece ulusal marşlar!
ABD’DE KULÜBÜMÜZ YOK AMA FUTBOLCULARIMIZ OLACAK
Dünya Kupası’na ev sahipliği yapacak ülkelerin şehirlerini ve statlarını test etmek amacıyla 2017’ye kadar her kıtanın en iyi milli takımlarının katıldığı ve 8 takım ile düzenlenen FIFA Konfederasyon Kupası düzenlenirdi. 10 Konfederasyon Kupası’nın sadece birkaçı bu amaçla düzenlenmedi.
Bu istisna turnuvalardan olan 2003’tekinde üçüncü olmuştuk. 2002’deki Dünya üçüncülüğümüzü teyit etmiştik, sanki. Bu Konfederasyon Kupası yerine; FIFA, Dünya Kupası’na ev sahipliği yapacak ülkede bir yıl öncesinde Dünya Kulüpler Kupası’nı organize edecek. Dünya Kupası’na ev sahipliği yapacak 11 şehirden 6’sı olmak üzere toplam 11 şehir ve 12 stat FIFA Dünya Kulüpler Şampiyonası’na ev sahipliği yapacak.
Her ne kadar ülkemizin bir kulübü turnuvaya katılacak 32 kulüp arasında yoksa da; futbolcularımızla ulusal heyecanı yaşayacağız.
Bu hafta, son yarım saatinde oyuna girdiği karşılaşmada 2 gol atarak Juventus’un İnter karşısında berabere kalmasını sağlayıp maçın oyuncusu seçilen Kenan Yıldız; yine bu hafta Rio Ave karşısında Benfica’nın ilk 3 golünü atan Kerem Aktürkoğlu ve yine bu karşılaşmada etkili oynayan Orkun Kökçü, İnter’in Akdeniz Kusursuzluk Ödüllü futbolcusu Milli Takımımızın Kaptanı Hakan Çalhanoğlu, Real Madrid’in hepimizi heyecanlandıran yeteneği Arda Güler ile yazımız heyecanlı geçecek.
Gönlümüz Dortmund’un baş antrenörü Nuri Şahin ile beraber olacak. Wolfburg’a kiraya verilen Salih Özcan da Haziran’da Dortmund’a dönebilir. Ligimizden bir kulüp olmasa da 7 Türk’ü ABD’de izleyebiliriz. Üniversite Oyunları’nın madalya sıralamasında zaten hep üst sıralardayız.
7-17 Ağustos tarihleri arasında da Çin’de Chengdu’da Dünya Oyunları düzenlenecek. CCTV’nin yayın haklarının sahibi olacağını düşündüğüm bu organizasyonun ülkemizde yayınlanması da en fazla Ulusal Kanal’a yakışır.
Bu hafta sonu Türkiye’nin tüm statlarında tüm futbolcu ve hakemlerin yan yana taşıdığı pankartta yazıldığı gibi “Yaşasın Cumhuriyet!” Cumhuriyet; tüm kurucu değerleriyle ve Kemalist ilkeleri ile hep yaşayacak! Ülkesi ve milleti ile bölünmezliğiyle, Türkçesiyle, bayrağıyla, İstiklal Marşı’yla sonsuza kadar yaşayacak!