Yazar-çizersiz dergilere doğru...
Alışıldık bir sözdür; sinema ne yazık ki “İzlendiği denli satmıyor”. Bu; 1960’larda da böyleydi 2019’da da aynı. Değişen bir şey yok. Değişen yalnızca filmler, sinema eğitimi veren okullar, sinema yapan insanlar, sinemaseverler vs...
Sinema konulu kitap ya da dergilerin neden satılmadığına ilişkin bu güne dek neler söylenmedi, nelere kafa yorulmadı ki, ama yine de değişen bir şey yok. Gerçi kültür-sanat alanında hangi dergi satılıyor da, sinema satılsın, diyenleriniz bile çıkabilir. Neredeyse üç kişiden birinin şair ya da şiir meraklısı olduğu bir coğrafyada kaç şiir kitabı ya da dergisi satılıyor ki? O tarafı da bir başka sorun.
Türlerine ya da konularına göre dergilerin satıp satmamasından daha çok, ya da daha korkutucu olanı, alışıldık aylık ya da haftalık periyodlarda çıkan klasik dergi okuma olgusunun ortadan kalkması, artık bu tür dergilere gereksinim duyulmamasıdır.
Gerçekten de sinema, yaratıcı yazarlık, mimarlık, görsel sanatlar, fotoğrafçılık, grafik ya da benzeri alanda eğitim veren yüksekokullarda yapılan yüzeysel bir araştırma ile öğrencilerin büyük- ama çok büyük- bir kısmının kendi meslekleriyle ilgili bir dergiyi okumaları bir yana, hangi in yayınlanmış olduğundan bile pek haberleri yok.
Sorun; bu tür sinema-tiyatro, resim ya da tümden mesleki dergileri okumak ya da okumamak değil. Aslında bu tür dergilere gereksinim duyup duymamak da değil. Sorun, bunların da ötesinde bir yerde. Çünkü okunmayan, okunur olmanın da ya da daha açık bir söyleyişle bu konularda yazıp-çizenin de yetişmemesine, bu alanda yeni yazar-çizerin, dahası, derlemeden araştırmaya, incelemeden diğer çalışmalara dek yeni kuşakların ortaya çıkmasını da büyük ölçüde etkiliyor..
Sanırım süreli yayınlarda esas sorun ilerde; klasik bir yaklaşımla, tiraj/getiri açısından satıp satmamakta ya da saygınlık-tanınım açısından okunup okunmamakta değil değil, onun da ötesinde bu dergilerde yazı yazacak derlemecileri, eleştirmenleri, tarihçileri, inceleme ve araştırmacıları bulmakta noktalanacak. ...
Bugünün tek sorunu, okuru değil, okura yazacak/okutacak yazarı bulmakta.
Garip bir paradoks. Eskiden yazar vardı dergi yoktu, gelecekte de ise belki dergi olacak ama istenilen ve arzu edilen oranda yazar/çizer olmayacak....
İnanmayanlar son çeyrek yüzyılda yazılıp-çizilen yüksek lisans ve doktora tezlerine, muhabirlerin niteliklerine, kitap ya da dergilere bir baksınlar.... Elbette ki aralarında çok, ama çok iyi olanlar var. Ama büyük bir çoğunluğu ise ne yazık ki istenilen düzeyde değil. Çalıntı olanlar ise ciddi oranda... Bunu ben değil, bu konuda yapılan çalışmalar/istatistikler söylüyor.