Yazık ettiler İst(anbul) dergisine…
Bazı konuları bir kez değil, birkaç kez yazmak, değerleri üzerinde ısrarlı bir şekilde durmak gerekiyor. Daha önce de kimi yerel yönetimleri hedef alarak “Sanat/kültürde tasarruf olmaz” diyerek bu konuda yaptıkları kimi etkinlikleri kısıtlama yoluna gitmelerini eleştirmiştik. Bazıları yaptıkları işin yanlışlığını anlayarak geç sayılmayan bir zaman diliminde geri döndü, birçoğu ise, sanki birkaç etkinlik yapılmayınca her şey güzel olacakmış gibi bu kısıtlamalarında ısrarcı olmaya devam ettiler.
Bu kısıtlamalara ya da kültür sanat alanına ilişkin kimi tasarrufa yönelik yanlışa ne yazık ki, bugüne dek ortaya koyduklarıyla belki de kültür/sanata en çok değer veren İstanbul Büyükşehir Belediyesi de dahil oldu. Ne kadar da çok sevinip gururlanmıştık; bugüne kadar hiçbir yerel yönetimin bırakın yapmayı, aklının köşesinden bile geçirmediği bir tabloyu, uluslararası bir müzayeden satın alarak bu kentte armağan ettiği için. Gerçekten de İstanbul’a en çok yakışacak bir değerin, Fatih Sultan Mehmet’in tablosunun satın alınması, yalnızca bir tabloya sahip olabilmekle sınırlı değil, onun da ötesinde kent bilinci ve belleği açısından bundan böyle bize ait tüm değerlerin satın alınarak kazanılması yolunda atılmış, bir ilk adım, bir ilk örnekti. Dahası; birçok yerel yönetimin, bu değerli tablodan daha fazla para ödeyerek plastik ve alçıdan yaptırdıkları çaydanlık, çatala takılı köfte, bardak ya da kabak, domates vs gibi heykel adını verdikleri bir kitch/uyduruk sanattan, sanatın gerçek değerlerine geçişin, bir ayrıcalıklı beğeninin ya da geçmişe duyulan bir saygının da en somut ve de cesaret gerektiren bir girişimiydi. …
Elbette ki İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kültür/sanatla olan ilişkisini yalnızca Fatih’in tablosuyla sınırlı tutmak doğru değil. Belediyecilik anlayışı açısından yine bir ilk olacak Beyoğlu Sinemasıyla belediye sinemalarına atılan ilk adım, yıllar yılı Beyoğlu’nun orta yerinde bir harabe görünümünde duran Padişahın terzisi ve de İstanbul’un sivil ilk art nouveau stilindeki Botter Apartmanın hizmete girmesi, Artistanbul Feshane, Metrohan, Bulgur Palas, Yedikule ve daha bunlar gibi bu kentte armağan edilen birçok sanat/kültür merkezlerini de unutmamak gerek…
İşte tüm bunlara imza atan belediye anlaşılmaz bir kararla bu kentin sahip olduğu en güzel değerlerden biri olarak tanımlayacağımız ücretsiz dağıtıma sunulan İST (anbul) dergisine son veriyor. İnanılacak gibi bir şey değil. Derginin sonlanmasına ilişkin açıklamada “İstanbul Büyükşehir Belediyesi yayını olarak ilk sayısı 1 Mart 2020 tarihinde yayımlanan İst 1 Eylül 2024 çıkışlı 19. Sayısıyla yayınına son verdi.” deniliyor.
Seçkin bir yazar topluluğunun kaleminden İstanbul’un dün ile bugününe ilişkin her bir şeyi keyifle sunup adeta bir tiryakilik oluşturan dergi yalnızca bu kent için değil, Anadolu’nun birçok yerinden de talep edilen bir kıymete sahipti. İstanbul’un dününe ilişkin her bir şey, her kültürden kişinin rahatla okuyup bir belge olarak da saklayabileceği bir özelliği içeriyordu. Üstelik –bunu abartmıyorum- Avrupa’nın birçok ülkesinde çıkan kent kültürü dergisinden de içerik ve de biçim olarak bir değil birkaç adım ötesindeydi.
Ne yazık ki bu coğrafyada iyi olan her bir şey, sorgulanmadan, danışılmadan, ölçülüp biçilmeden, oluşturduğu değere bakılmadan, bir çırpıda harcanıp gidiyor… Sonuçta yalnızca bir avuç insanın tiryakisi olduğu bir dergi kapanmıyor, aksine; bir anlayışın değişimi ile bir kente olan saygının, tarihsel değerlerinin karşılık bularak sahiplenme bilincinin de zedelenmesine neden olunuyor. Dilerim ki kültür/sanata ilişkin bu gereksiz tasarruf tedbirleri kentin bir diğer hafıza müzesi olarak tanımlayacağımız kitap basımlarına dek ulaşmayacak, eskisi gibi bu kentte/ülkeye onlarca güzel kitapların armağan edilmesine devam edilecektir.
Elbette ki kültür/sanata yapılan yatırımlar belediyelere para kazandırmazlar, aksine paranın harcanmasına neden olurlar. Ancak, hiçbir paranın satın alamadığı saygınlığı armağan edip o kenti kültürün, sanatın, insana verilen değerin merkezi haline getirirler.
Onun için “İST(anbul) yalnızca bir dergi değildi… Daha da ötesiydi…. İstanbul’un bir hemşerisini yitirmiş gibiyiz…