11 Ocak 2025 Cumartesi
İstanbul 10°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Yeni açılıma neden olan halet-i ruhiye

Ferdi Tanhan

Ferdi Tanhan

Site Yazarı

A+ A-

Ülkemizin geleceği karanlık oyunlarla belirleniyor.
Yürüyen süreç, ABD-İsrail’in Türkiye himayesinde Kürdistan planıdır.
Plan, milli değil, Amerikan emperyalizmi ve İsrail siyonizminindir.
“Barış, barış” tempoları tutularak, ülkemiz ABD’nin kanlı senaryolarının içine itiliyor.
Bu süreç bir barış süreci değil, kanlı savaşlara neden olacak bir süreçtir.
Devlet aklı mı vardır, varsa hangi devletin aklıdır ya da akılsızlığıdır yakında anlaşılacaktır.

Gelin hem bu tespitlerin vehim olmadığını kanıtlamaya çalışalım hem de bir şaşkınlığı giderelim. Herkes Devlet Bahçeli’nin yeni bir açılım süreci başlatmasına şaşırmış durumda. Aylar geçti, neler oldu, şaşkınlık hala sürüyor. Bu şaşkınlığı giderme görevini üzerime alıyorum.

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler dört ay önce Habertürk televizyonuna verdiği röportajda bakın neler söylemiş:

‘’SDG biz diyor DEAŞ’la mücadele ediyoruz. Biz de açık açık defalarca ben, benden önce Amerikalı dostlarımıza bunu açık açık söyledik. İstediğin kadar kuvveti biz sana vereceğiz. Ses yok bu sefer. Ses çıkmıyor. 3 tane komando tugayı verelim dedik. Onu duymuyorlar. Samimiyetimize inanmaları lazım bir kere. Biz 70 senedir Amerikalı dostlarımızla birlikte çalışıyoruz. İki gün önce tanışmadık ki. Hepimiz birbirimizi biliyoruz. Dolayısıyla inşallah, bakalım.’’

ABD’yi ikna etmek için komşumuza 3 tane yumurta verir gibi 3 tane komando tugayı teklif eden şu anlayışın ülkemizi yönetmesi ibretliktir. Türkiye’nin çıkmazda olduğunun göstergesidir. Yeni açılıma neden olan ruh halinin kaynağıdır.

Kimi ikna ediyorlar

Türkiye hakim sınıflarının politikası, ABD ile birlikte PKK’yı Türkiye’de etkisizleştirmektir. PKK'nın kökünü kazımak değildir. Bu politika, DEM Parti Türkiye Partisi olsun süsüyle sunulur. PKK silah bıraksın şekeriyle ikram edilir. Abdullah Öcalan meclise gelsin, örgütünü dağıtsın ambalajıyla paketlenir. Kürt Sorununa Demokratik Çözüm mührüyle pullanır. Bütün bunları afiyetle yiyene de içinde Türk milletinin olmadığı son model yeni bir anayasa hediye edilir.

Bu politika öyle dillendirilir ki karşı çıkan “barış düşmanı” olarak yaftalanır. Diller nasıl dönerse dönsün gerçekler ortadadır. Bu politikaya bel bağlayanlar ABD desteğiyle Kürt halk kitlelerini ABD çıkarları doğrultusunda kullanma programında birleşir. Turgut Özal’ın üç koyup beş almak istediğinden beri durum bundan ibarettir. ABD’nin inayetine bel bağlandığı için her taviz ve her teklif verilir. Onlara göre milli onurdan, milli bağımsızlık ve haysiyetten bahsedenler zırvalamaktadır. ABD’yi ikna etmek ve ABD’ye yalvarmak bu politikanın odak noktasıdır. Yeni başlattıkları açılıma toplumu ikna etmek için kullandıkları argümanların hepsi aslında ABD’yi ikna etmek için üretilmektedir. Manzarayı görüyorsunuz. Açılımcıların verdiği mesaj: “Ey güzel dostumuz ABD daha ne yapalım. PKK liderini çıkartıp meclise getirmeyi bile teklif ettik. İzin ver ve destekle de şu PKK’yı etkisiz hale getirelim. Biz 70 senedir Amerikalı dostlarımızla birlikte çalışıyoruz. İki gün önce tanışmadık ki. Hepimiz birbirimizi biliyoruz. ”

Oysa ABD, PKK’nın silahlı güçlerini Suriye’ye, Irak’a ve İran’a yıkıcı ve bölücü amaçlarla yerleştirmiştir. Bölünmesi hedeflenen en büyük lokma ise Türkiye’dir. ABD’nin bu hedefinden vazgeçmesi imkansızdır. Hele Suriye’nin bölünmesinden sonra doğan elverişli koşulları da düşünürsek. Sn. Yaşar Güler’in alıntıladığım hayal kırıklığı bu politikayı sürdürenlerin kaderidir.

DEM Parti Türkiye Partisi olsun demek Türkiye himayesinde bir Kürdistan kurulsun, DEM Parti'de bu planın muhatabı olsun demektir. Çünkü PKK'nın etkisiz hale getirilmesi olarak anlatılan plan aslında PKK'yı bölge ülkelerinin üzerine sürme ve himaye etme planıdır.

İsrail tehdidinin yükseldiği bir süreçte tekrar gündeme gelen bu plan savaş ortamında yaşanacak güç dengelerindeki değişmelerde PKK'yı kullanma hayalidir. PKK’yı İsrail’e karşı değil ama İran’a karşı kullanmak isteyen fırsatçıların da ellerini ovuşturduğu gözükmektedir.

Çünkü PKK ikinci İsrail planının olmazsa olmazıdır. İsrail'in bölgede kullanacağı en önemli güçtür. Bu planı dile getirenler İsrail uşaklarıyla İsrail tehdidini engellemeye çalışan aslında İsrail'e hizmet eden bir gaflete sahiptir.

DEM Parti'nin "Türkiye Partisi" olması için tek yol vardır. Cesaretiniz varsa buyrunuz. Anayasa değiştirilecek ve Türk milleti tanımı Anayasadan çıkarılacaktır. O zaman ortada Türkiye kalmayacağı için PKK partisinin bu ülkenin partisi olması mümkün olacaktır. Başka bir yol yoktur.

DEM Parti'ye bu nasihati CHP veriyordu şimdi MHP veriyor. MHP DEM Parti’nin başına da Öcalan’ı tayin ediyor. Bütün bunların Amerika’yı ikna edeceğini sanıyorlar. Amerika’yı Türkiye’yi bölmekten vazgeçirecekler. Hatta Türkiye’yi büyütmeye ikna edip, onlardan destek alacaklar. Türkiye himayesinde Kürdistan. Samimi samimi hepsi buna uğraşıyor.

DEM Parti Türkiye Partisi olur mu?

1. DEM Parti Türkiye'nin şakağına dayanmış PKK tabancasıdır. Kendisi PKK'nın silahı, kolu, ve bacağıdır. Aletin özne olması mümkün değildir.

2. DEM Parti içinde Türkiye hakim güçleriyle uzlaşma düzlemi ABD çıkarlarının ışığında olabilir. Bunu yapanların hiçbiri Türkiye Partisi olamaz. Yani DEM Parti'ye Türkiye Partisi olun nasihati verenler Türkiye Partisi olmaktan çıkar ABD Partisi olurlar.

3. DEM Parti Türkiye'yi bölme hedefi nedeniyle hep Türkiye düşmanı güçlerle birleşmek zorundadır. İsrail'i Batı Asya'da açıktan destekleyen tek güç PKK'dır. Türkiye düşmanlarıyla hareket edenden Türkiye Partisi olamaz.

PKK silah bırakır mı?

Tamam kızmayın. Bu konuda olumlu görüş belirteceğim. ABD binlerce tır silahı ve mühimmatı “Türkiye bizi ikna etsin de yarın hepsini PKK’dan geri toplayalım” diye dağıttığı için evet PKK silah bırakır. Bu süreci başlatan Bahçeli ve muhatabı Öcalan’ın heykelini de

Selahattin Demirtaş münasip bir yere diker. Sözünü tutmuş olur.

DEM Parti'nin elini sıkabilirsiniz. PKK ile uzlaşabilirsiniz. Ancak onları ABD’nin, İsrail’in elinden alamayacağınız gibi kendiniz de ABD’nin ve İsrail’in kucağına düşersiniz. Onları Türkiye Partisi yapamayacağınız gibi kendinizde milli niteliklerinizden kopar, kepaze olursunuz. Türkiye’yi büyütemeyeceğiniz gibi bölünmesinin önünü açarsınız. Silahları susturamayacağınız gibi savaşın dozunu büyütürsünüz.

İZİN VERMEYİZ.

Ferdi Tanhan Yaşar Güler DEM Parti ABD PKK