24 Kasım 2024 Pazar
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Yeni bir dünya kuruluyor

Hakan Topkurulu

Hakan Topkurulu

Gazete Yazarı

A+ A-

Neden faiz hiç sevilmedi, tüm semavi dinlerde yasaklandı.
Sadece Yahudilik’te faiz serbest diye bilinse de, aslında Yahudilik’te de faiz kendi dininden olanlara faiz uygulanması yasak, Yahudi’ler haricinde ise, Hristiyan ve Müslümanlardan bir Yahudi’nin faiz alması yasak değil. Denir ki Yahudiliğin getirdiği bu sınırlı serbesti sayesinde tüm büyük finansal yapılar, paranın kontrolü Yahudi’lerin elindedir.

Tabi ki burada tartışacağımız hangi dinde faiz neden serbest neden yasak olduğu değil.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın faize karşı çıkışının sadece dini referanslarla hareket etmesinden kaynaklanmadığını farketmiş olmamız gerek.

Öyle ki, T.C. Merkez Bankası (TCMB) Başkanı’nı, tüm teamüllere aykırı olması bir yana, AKP iktidara gelirken Dünya Bankası tarafından Türkiye’ye paraşütle gönderilen Kemal Derviş’in olmazsa olmaz dediği 15 yasanın bir tanesi olan T.C. Merkez Bankası’nın iktidarlardan bağımsız hareket etmesini emreden yasa olmasına rağmen görevden almasıdır.

Öyle ki, Cumhurbaşkanı TCMB Başkanı’nı görevden almanın gerekçesini de saklamamış, faiz indirimine taraftar olmadığı, hükümetin ekonomik politikaları ile uyum göstermediğini açıkça söylemiştir.

24 Ocak 1980 kararlarının ardından Türkiye’de iktidara gelen tüm partiler Atlantik sisteminin dünyaya dayattığı neo liberal ekonomik kuralları uygulamak zorunda kalarak iktidara gelebilmişlerdir.
Bundan AKP iktidarı da muaf değildir.
Zaten halen, serbest piyasa ekonomisinin uygulanacağını Cumhurbaşkanı dahil hükümetin tüm yetkili ağızlarından duymaya devam ediyoruz.

Ancak artık koşullar öylesine dayatıyor ki, S-400’ler, son güne kadar vazgeçildi vazgeçilecek, bu iktidar bu hamleyi yapamaz denip, iktidar bu hamleyi yaptığında dut yemiş bülbüle dönenler dahil neden yapıldığını tam olarak anlamayan çok ciddi oranda insanımız var.

T.C. Merkez Bankası Başkanı’nın tüm teamüllere ve neoliberal ekonomik sistemin tüm emirlerine karşın görevden alınması, S-400’lerin alınması da hem askeri, hem ekonomik hem de siyasi olarak bugüne kadar alışageldiğimiz teamüllerin dışında gerçekleşiyor.

1940’lardan sonra alıştığımız her şey tersine dönüyor.

Gelelim neden faiz sorusuna; Mayıs 2019 ayı itibariyle bütçe açığımız 66.5 milyar TL.
Çok çetin ekonomik koşulların yaşandığı 2018 yılı bütçe açığı 72.6 milyar TL.
Yani neredeyse geçen yılın bütçe açığına bu yılın ilk altı ayında ulaşmış olacağız.
Bir önceki yıl, 2017 yılı bütçe açığımız ise 47.4 milyar TL.
Ekonomik göstergelerin yavaş yavaş bozulmaya başladığı 2017 yılından bu yana bütçe açığımız düz bir hesapla neredeyse 2019 yıl sonunda her şey aynı giderse üçe katlanacak.

Bütçe açığı nedir diye sormaya gerek yok,hepimiz biliyoruz.
Gelirlerimiz eğer giderlerimizi karşılamıyorsa, kalan farka bütçe açığı deriz.
Yani eğer evimize giren para yetmiyorsa bütçemiz açık vermiş demektir.
Evimizde bu açığı nasıl karşılarız.
Ya eşten dosttan borç alırız ya da kredimiz varsa bankaya gider borçlanırız.
İşte sorun da burada başlıyor.
Bütçe giderlerimiz nelerdir.
Maaşlar, yatırımlar, harcamalar vb.gibi.
Yani eğer gelirleriniz yani topladığınız vergiler bunları karşılamaya yetmiyorsa borç para ararsınız.
Borcu da karşılıksız vermezler karşılığında faiz isterler.
Borcunuz büyüdükçe faiz ödemeniz artar.
Yani kısır döngüye girersiniz.
Bütçe açığınız daha da artar.

Geçen dönemde dünyada parasal genişleme uygulanıyordu, para boldu ve uygun faiz koşullarında bulunabiliyordu. Her ne kadar FED tekrar faiz düşürmekten bahsetse de, AMB parasal genişlemeyi durdurmayı ertelese de, borç bulabiliyor olmak sorunun çözülmesine yeterli olmuyor.

Türkiye yurtdışı borcu LİBOR + 7-8’lerle bulabiliyor.
Yurtiçinde gösterge faiz, yani Türkiye’nin yurtiçi borçlanma faizi yüzde 24. Bu faiz çok can acıtıyor. Önlem olarak ne olabilir.
Vergileri arttırmak, giderleri kısmak.
Her iki önlemde artık can acıtıcı boyutlara geldi.
İşte bunun için faiz düşürmeyi kabul etmeyen TCMB başkanını görevden almak bir zorunluluk oldu, zor oyunu bozdu.

Kendi kendine çelişsen de, uygulamaya çalışıp içinde debelendiğin serbest piyasa ekonomisi kurallarına ters olsa da alışık olmadığımız uygulamalar geliyor, dayatıyor.
Sen de uyguluyorsun.
Senin kuralların mı? Yoksa hayatındayattığı kurallar mı?
Daha şaşırmaya devam edeceğiz.
Yeni bir dünya kuruluyor.
Yeni dünya kendi kurallarını dayatıyor.