Yeni demokrasinin iç dünyası
1990’lı yıllarda bir “TKY Salgını” yaşamıştık. TKY, Toplam Kalite Yönetimi. Önce özel sektör, ardından askeri ve sivil, tüm kamu kurumları TKY ile çağ atlayacaktı! Anımsarsınız, herkes ‘misyon’ diyor, ‘vizyon’ yazıyordu. Bu atağın doğuşu, zirveye varışı ve yok oluşu, yirmi yıl içinde oldu bitti. TKY fiyakası, memleketteki özelleştirmecilikle içiçeydi. Sayelerinde demokratikleşecektik.
*
TKY mucidi Amerikalı Dr. Deming adlı bir kişi idi. Anlatılan hikayeye göre, Japonlar farklı insanlardı, nitekim yönetim teknikleriyle ilgilenen Dr. Deming’i herkesten önce onlar fark etmişler ve ülkelerine davet etmişlerdi. Müthiş bir ortaklık yapmışlardı, işte bu büyük öngörü, TKY mucizesinin doğmasını sağlamıştı.
Oysa gerçek bambaşkaydı. Japonya, davet yapıldığı söylenen zaman, Amerikalı General Mac Arthur komutasındaki Müttefik Kuvvetlerin işgali altındaydı. 1945-1951 arasında süren fiili işgal, 350 bin civarında Amerikalının görevlendirilmesiyle başlamıştı. Dr. Deming, işte bu militarist güruh içinden, işgal ordusunun üst düzey danışmanlarından biriydi. Japonya’da 1947-1955 diliminde iş görmüş, 1965’e dek ülkeye gidip gelmişti. 1960’lı yıllarda da yine kendi hükümetinin görev vermesiyle Arjantin, Hindistan, Meksika, Tayvan, Türkiye’de de “işler” yapmıştı.
*
Dr. Deming’in TKY’sinde ilk adım “zihniyet değişikliği” talep etmesiydi. Kafa yapınızı, düşünme biçiminizi, anlayış tarzınızı değiştirmeden ve “yeni zihniyet”e geçiş yapmadan hiçbirşey olmazdı. 1980’li yılların ikinci yarısında ‘eskimiş çoraplarınızı atın, jill geliyor!” diyen reklamla birlikte, biz de Özal hükümetlerinin önderliğinde bir “zihniyet değişimi” girdabında çalkalanmaya başlamıştık.
*
Yeni zihniyet, devletlere ve büyük şirketlere misyon ve vizyon tayin ettirerek harekete geçti. Bizim bütün bakanlıkların ve belediyelerin internet sayfaları, elbette yukarıdan verilen emir gereğince, misyon-vizyon bölümleriyle dolmuştu.
Vizyon en temel olan şeydi.
Vizyon’un sözlük anlamı rüya, kendinden geçme, esrime halinde iken görülen şey. Hayal edilen şey. Vahiy... TKY ve benzeri yeni teoriler, vizyon kavramını Yahudi-Hristiyan geleneğinden almışlardı. Pattison adlı bir yazar, “vizyonlar yaratıcıdan Tanrı’dan gelir” diyordu, “özellikle seçilmiş karizmatik şahsiyetlere -peygamberlere verilerek, insanlara davranışlarını değiştirmeyi öğretmeleri sağlanır.” Bunlar sorgulanmaz, peşinen kabul edilen fikirlerdir. Böylece mevcudu sorgulamanın elverişli araçları olarak iş görür; “vizyonlar, alışkanlık ve kurulu davranış formlarını sorgulamakta kullanılır”. Küreselcilerin statükoya karşı pek devrimci halleri buradan gelmişti. Hallerine devrimcilik demediler ama ‘değişimcilik’, ‘yenicilik’ dedikleri malum!
Misyon görev, hizmet, memuriyet; belli bir görev nedeniyle bir yere gönderilmiş kimseler, heyet anlamlarına geliyor. “... misyonun öncelikli anlamlarından biri Hz. İsa’nın İncilini dünyanın her köşesine taşımak ve insanları Hristiyan yapmaktır.” Misyon aynı zamanda “bir kişinin daha üst bir otorite tarafından bütün insanların özel bir konuya inanmasını sağlamakla görevlendirilmesi ve bütün engellemelere rağmen tek bir bakış açısıyla bu misyonu gerçekleştirmesi anlamına kullanılmaktadır.” Değişim devrimciliği için, kendilerini sorgulanamaz bir ‘vizyon’a adamış, Hasan Sabbah’ın Alamut askerleri gibi iş gören, esir insanlar!
*
Çağımızın yeni-demokrasisi, böyle kasvetli bir esaret dünyası.
Şimdi kendi üzerine yıkılışını seyrediyoruz.
Türkiye’deki TKY’ciler ise artık o kadar suskunlar ki, sanki hiç var olmadılar!