Yeni göç yasası ve değişmeyen Fransız ırkçılığı
Geçen hafta, Macron’un İçişleri Bakanı Gérald Darmanin’in hazırladığı “Göçün Kontrol Altına Alınması ve Entegrasyonun İyileştirilmesi” yasa tasarısı, Ulusal Meclis’te iktidar partisi ve Sarkozy’nin kurucusu olduğu Cumhuriyetçiler Partisi iş birliği ve Marine Le Pen’in Ulusal Birlik Partisi'nin desteğiyle 186'ya karşı 349 oyla kabul edildi. Sosyalist Parti, Fransız Komünist Partisi ve Yeşiller karşı oy kullandılar. Macron’un partisi Renaissance (Yeniden Doğuş) birkaç eğilimden oluşan bir yamalı bohça görünümünde bir parti olduğu için partisinin “sol” kanadından 59 milletvekili karşı oy kullandı. Sağlık Bakanı yasa tasarısına karşı çıktığı için istifa etti. Milli Eğitim Bakanı da istifasını sundu ama kabul edilmedi.
Yeni göç yasasında neler var? Aile yardımı (çocuk parası) alabilmek için çalışmayanlar beş yılı diğerleri otuz ayı doldurmaları gerekecek. Kira yardımına çalışmayanlar için beş yıl, diğerleri için ise sadece üç ay ikamet koşulu getiriliyor. Düzensiz göçmenlerin düzenli hale getirilmesi veya sınır dışı edilmesi için Valilere yetki veriliyor. Fransa'ya kabul edilen yabancıların (sığınmacılar hariç) sayısını önümüzdeki üç yıl için sınırlamak üzere Parlamento tarafından belirlenen kotalar getiriliyor. Kamu otoritesi konumundaki herhangi bir kişiye karşı kasten adam öldürme suçundan hüküm giyen çifte vatandaşlar vatandaşlıklarını kaybediyor. Fransa’da doğan yabancı çocukların otomatik olarak Fransız vatandaşlığına geçmesi kaldırılıyor. Yine, Fransa’da doğan bir yabancının bir suçtan hüküm giymesi halinde vatandaşlığa kabul edilmiyor, vatandaşlığı olanların ise vatandaşlığını kaybediyor. Aile birleşimi için daha ağır koşullar getirilerek, başvuru sahibinin ikamet süresi 18 aydan 24 aya çıkarılıyor, "istikrarlı, düzenli ve yeterli" kaynağının ve sağlık sigortasının olması ve getireceği eşinin için asgari yaşın 18’den 21’e çıkarılması öngörülüyor. Öğrenci olarak Fransa’ya gelen birinin suç işlediği zaman "sınır dışı masraflarını" karşılamak üzere depozito yatırması gerekiyor. Daha önce tedavi edilen düzensiz göçmenlere yapılan Devlet Tıbbi Yardımı kaldırılıyor.
GÖÇMENLER GÜNAH KEÇİSİ
50 yıldır yazboz tahtasına dönen göç yasaları hep sistemin ekonomik ve siyasi olarak çıkmaza girdiği dönemlerde gündeme gelmiş ve göçmenler günah keçisi olarak görülmüştür. Göç yasaları güvenlik kaygılarıyla ele alınmış ve göçmenler potansiyel suçlu olarak görülmüştür. Fransa’nın güvenliğini tehdit eden, düzeni ve asayişi bozan, vuran, kıran ve çalan kimseler olarak damgalanmıştır. Kendi deyimleriyle göçü kontrol altına almak, Fransa’da legal olarak yaşayan göçmenlerin günlük yaşamlarını zorlaştırmak, var olan haklarını ellerinden almak için “çareyi” göçmen yasalarını durmadan değiştirmede buluyorlar.
Savaştan sonra yaşanan göç akımı, Fransa’ya yerleşmek zorunda kalmadan ülkenin yeniden inşasında çalışmak için gelen yabancı işçilerden oluşuyordu. 1960’lı, 70’li yıllarda ekonomik nedenlerle ülkesine geri dönmek üzere gelen bu göçmenler eşlerini ve çocuklarını da getirerek kalıcı olmaya başlamıştır.
1973 yılında yaşanan petrol kriziyle birlikte “bolluk dönemi” bitmiş ve işsizlik zirve yapmaya başlamıştı. Dönemin Cumhurbaşkanı Valéry Giscard d'Estaing'in 1974 yılında işçi göçünü askıya alma kararıyla legal göçü yasaklanmıştı. Artık göçmenler Fransa için bir yüktür. 1970'te 175.000 olan yeni oturma izni sayısı 2022'de 50.000'e düşmüş, geçici işçi göçü yerini yerleşme göçüne bırakmıştır. 1970'lerin ortalarında Fransa ilk kez aile birleşimi kapsamında işçilerden daha fazla aile kabul etmek zorunda kalmıştır. O yıllarda göç yasasının esasını oluşturan aile birleşimi yasasını zorlaştırma üzerinde yoğunlaşmıştır.
PASQUA İLE BAŞLAYAN IRKÇI YASALAR
Fransa göç yasası, 1945’ten bu yana 117 defa değiştirildi (lemonde.fr, 14 Kasım 2023). Son 40 yılda neredeyse her iki yılda göç yasası değişikliğe uğradı. Göreve gelen her içişleri bakanı bu değişikliklerde rol oynadı. Bunların en ünlüleri Charles Pasqua ve Nicolas Sarkozy’dir.
80’lerin ortasından itibaren küreselleşmenin dayattığı neoliberal politikaların yol açtığı ekonomik ve sosyal krizler göçmenlerin durumunun yoğun bir şekilde tartışıldığı yıllar oldu. Aynı yıllarda Jean Marie Le Pen’in yabancı düşmanı ve ırkçı Ulusal Cephe partisi yükselişe geçmişti. Sosyal Demokrat François Mitterrand’ın cumhurbaşkanı olduğu 1986 yılında yapılan parlamento seçimlerinde sağ çoğunluğu ele geçirmiş ve Jacques Chirac hükümeti kurmuştu. Bu yeni hükümet göç politikasını önceliklerinden biri haline getirdi: işsizlik artıyor ve banliyöler kaynıyordu. Ulusal Cephe yabancı düşmanı söylemi körüklerken ırkçılığa karşı kitlesel mücadelede güç kazanmaya başlamıştı. Göçmen sorunu siyasi partilerin kullandığı bir araç durumuna gelmişti.
9 Eylül 1986 tarihinde İçişleri Bakanı Charles Pasqua tarafından önerilen yabancıların ülkeye giriş ve ikamet koşullarına ilişkin yasa kabul edildi ve Valilere düzensiz göçmenlerin sınır dışı etme yetkisi verildi. 1993’te kurulan sağ Edouard Balladur hükümetinde Charles Pasqua yeniden İçişleri bakanı oldu. Pasqua bıraktığı yerden devam ederek 1993’te göç yasasında yeniden değişiklik yapılarak Fransa'da yabancı ebeveynlerden doğan çocuklar için Fransız vatandaşlığının otomatik niteliğine son verildi. Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren, 16 ila 21 yaşları arasında açık bir başvuru yapılması zorunlu hale gelmişti. Bu yasa 1997’de iktidara gelen Sosyalist Parti hükümeti döneminde değiştirilecek ve Fransa’da doğan yabancı çocukları otomatik olarak Fransız vatandaşlığına kabul edileceklerdi.
DEVLET ELİYLE IRKÇILIĞI KURUMSALLAŞTIRAN SARKOZY
Devlet eliyle ırkçılığın resmileşmesi ve kurumsallaşmasının Charles Pasqua’nın izinden giden İçişleri Bakanı Sarkozy (2002-2007) ile başladığını söyleyebiliriz. 5 kez göçmen yasası değiştirilmiştir. Bu yasalarla göçmen çocuklarının aile birleşimi ve Fransız vatandaşlığına geçişi zorlaştırılmış, suç işleyen göçmenlerin sınır dışı edilmelerinin önü açılmış, Fransız vatandaşlığına geçmiş yabancıların güvenlik güçlerinden birini öldürmesi durumunda vatandaşlığının elinden alınarak sınır dışı edilmesi istenmiştir. Sarkozy’nin cumhurbaşkanlığı döneminde, Fransa tarihinde ilk kez “Milli kimlik ve göç bakanlığı” kurulmuştur. Yabancıların Fransız milli kimliğini tehdit ettiği iddia edilmiştir. Sarkozy’nin içişleri bakanı olduğu Ekim 2005’te yine polis kontrolünden kaçan 15-17 yaşlarında biri Arap, biri Siyahi ve biri de Türk 3 genç sığındıkları trafosunda elektriğe çarpılarak 2 Afrikalı genç yaşamını yitirmiş ve Türk genci sağ kurtulmuştu.
Fransa 2005 isyanından bir ders çıkarmamıştı. Temmuz 2023 başında yine 17 yaşında Cezayir kökenli Nail’in polis tarafından vurularak öldürülmesiyle başlayan ve banliyö gençlerinin isyanına dönüşen olaylar günlerce devam etmişti. Bugün ne banliyölerde yaşayanların durumu değişmiş ne de Fransız devletinin, var olan sorunu güvenlik politikası ve polis baskısıyla çözme anlayışı.