21 Kasım 2024 Perşembe
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Yeni Kaledonya İsyanı: Macron Mitterrand’ın izinde

Ali Rıza Taşdelen

Ali Rıza Taşdelen

Gazete Yazarı

A+ A-

İki hafta önce, Fransa’nın denizaşırı sömürgelerinden Yeni Kaledonya’da, adanın bağımsızlığını savunanların başlattığı isyan devam ediyor. İç savaş görüntülerinin yaşandığı ayaklanmayı askeriyle, sivil milisleriyle, sıkıyönetimle bastıramayınca, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron geçen hafta perşembe günü İçişleri, Savunma ve Denizaşırı Ülkeler bakanlarını da yanına alarak adanın başkenti Noumea'ya gitti. Yeni Kaledonya, Paris’e 17 bin km uçaklıkta. 24 saat gidiş ve 24 saat geliş. Macron adada sadece 12 saat kaldı. İlk ziyaret ettiği karakolda bakanlar ve Yeni Kaledonya Yüksek Komiseriyle toplandı. Macron helikopterle Noumea üzerinde bir tur atarak şehirde kurulan barikatları ve yıkıntıları yukarıdan seyretti.

40 yıl önce ada, Sosyal Demokrat François Mitterrand döneminde de bugünden daha büyük ve kanlı isyanlara sahne olmuştu. Yeni Kaledonya’ya aynı yolculuğu Mitterrand da yapmıştı. O da adada 12 saat kalmış ve karakolda görüşmeler yapmış ve helikopterle şehrin üzerinde turlamıştı. 1985 Ocak ayında Mitterrand’ın ziyaretiyle ilgili haberlere göz attığımızda bugün için değişen sadece tarihler ve cumhurbaşkanının ismiydi. Fransız sosyal demokratları geçmişte Cezayir’in bağımsızlığına karşı olduğu gibi Yeni Kaledonya’nın da bağımsızlığına karşıydı. 40 yıl sonra Macron, Sosyal Demokrat Mitterrand’ın izinden gidiyor ve aynı yöntemlerle Yeni Kaledonya’nın bağımsızlığına karşı çıkıyor.

MACRON SÖMÜRGECİ SÖYLEMİNE DEVAM ETTİ

Macron Noumea'da yaptığı açıklamada "Kimse bu düzeyde bir örgütlenme ve şiddetle karşılaşacağını tahmin etmemişti" diyerek Fransa’nın isyana hazırlıksız yakalandığını itiraf etti. O da Mitterrand gibi adaya “diyalog” için gittiğini ifade etti. Sömürge şefi Macron yaptığı açıklamada “Önümüzdeki birkaç saat ve gün içinde yeni büyük operasyonlar planlanacaktır. Cumhuriyet düzeni bütünüyle yeniden tesis edilecek çünkü başka seçenek yok" diyerek tehditler savurdu. 271 bin nufüslu Yeni Kaledonya’da “Üç bin iç güvenlik gücünün göreve başlayacağını” belirten Macron, “Bu güçler gerektiği sürece hatta Paris Olimpiyatları sırasında bile görevde kalacaktır” dedi.

İSYANLARI TETİKLEYEN NEDENLER

40 yıldır sessizliğini koruyan adanın yerli Kanak halkı, Fransa’nın seçmen listesini yeniden düzenleyen anayasa değişikliği sonrası ayağa kalktı. Fransa bu yasa ile Yeni Kaledonya seçmen listesini, on yıldan uzun süre adada ikamet eden kişileri de kapsayacak şekilde genişletiyordu. Bu yasa, seçmen listesini 1994’den önce adada yaşayanlarla sınırlayan 1998 Noumea Anlaşması'nı hiçe sayıyordu.

Zaten adada yerli halkın nüfusa oranı yüzde 40’a gerilemişti. Geri kalanı 150 yıl önce ve sonrasında tarımsal alanda ve madenlerde çalıştırmak üzere ve aynı zamanda adanın demografik yapısını değiştirmek için adaya yerleştirilen Fransızlar ve diğer sömürgelerden getirilip yerleştirilen mahkumların torunlarından oluşuyordu.

Bu yasa ile amaçlanan yapılacak her türlü seçimde yerli halkın seçmen sayısını azınlığa düşürmek, bağımsızlık yanlılarının yönetime gelmesini engellemek ve böylece hegemonyasını sürdürmeye devam etmekti.

YENİ SÖMÜRGECİLİK VE SOSYAL DEMOKRATLAR

Sosyal demokratların İkinci Dünya Savaşı sonrası başlayan dekolonizasyon döneminde aldıkları tavır ibret vericidir.

1954-1957 yılları arasında Sosyalist Parti hükümetinde Mitterrand İçişleri ve sonra Adalet Bakanı görevini yürütüyordu. Bu üç yıllık dönemde Afrika ve denizaşırı topraklarda izledikleri sömürgeci politikalar başlı başına bir yazı konusu. Burada sadece Cezayir ve ardından Yeni Kaledonya örneğini vereceğiz.

1954’de başlayan ve 8 yıl sürecek olan Cezayir Bağımsızlık Savaşı’nı kanla boğan hükümetin Adalet Bakanı olarak Mitterrand, 45 Cezayir Ulusal Kurtuluş Cephesi (FLN) militanını giyotinle idam ettirdi. “Cezayir Fransız toprağıdır” diyen Mitterrand, Cezayir’in bağımsızlığına karşı çıkıyordu. İçişleri ve Adalet Bakanı olarak Cezayir’de dökülen kandan, yapılan işkence ve idamlardan sorumludur.

1981’de Cumhurbaşkanı seçilen Mitterrand 1984’te patlayan Yeni Kaledonya sorunuyla karşı karşıya geldi. Sözüm ona Sosyalist Mitterrand'ın seçilmesi, bağımsızlık savaşçıları arasında büyük umutlar yarattı ama bu uzun sürmedi.

Hükümetin Denizaşırı Bölgelerden Sorumlu Devlet Bakanı Georges Lemoine’ın adanın yeni statüsüne ilişkin hazırladığı yasaya karşı bir isyan başladı. İsyana o yıl kurulan Jean-Marie Tjibaou başkanlığında Kanak Sosyalist Ulusal Kurtuluş Cephesi (FLNKS) önderlik ediyordu. İsyan kanla bastırıldı. 1985'te “Kaledonyalılar Birliği” Genel Sekreteri Éloi Machoro’nun Fransız jandarması tarafından öldürülmesiyle olaylar tırmandı ve bir iç savaşa dönüştü. Fransız hükümeti Ocak-Haziran 1985 arasında aynı bugün olduğu gibi olağanüstü hâl ve sokağa çıkma yasağı uygulamaya karar verdi. 1988’de Bağımsızlık yanlıları Ouvéa jandarma karakolunu bastı ve dört Fransız jandarmasını öldürerek 27 jandarmayı da rehin aldı. Fransız komandoları “Victor Operasyonu” adı verilen ve jandarmaların rehin tutulduğu Gossanah mağarasına baskın düzenleyerek, 19 bağımsızlık yanlısı savaşçısını öldürdü.

Bu olaydan 2 gün sonra Mitterrand yeniden Cumhurbaşkanı seçildi. 1988'de Başbakanı Michel Rocard'ın arabuluculuğunda yapılan müzakerelerle 10 yıl içinde bir bağımsızlık referandumu yapılmasına karar verildi. Sosyal Demokrat hükümet oyalama taktiğine devam ediyordu. Bir yıl sonra Yeni Kaledonya’yı sarsan bir suikast yaşandı. 4 Mayıs 1989'da Ouvéa adasında FLNKS Başkanı Jean-Marie Tjibaou ve Genel Sekreteri Yeiwéné bir suikast sonucu öldürüldü. Bağımsızlıkçı hareket büyük bir darbe almıştı.

5 Mayıs 1998’de Fransa ile Yeni Kaledonya arasında “Noumea Antlaşması” imzalandı. İktidarda yine Lionel Jospin'in başbakanlığında Sosyal Demokratlar bulunmaktaydı. Anlaşma ile belirli siyasi görevler Yeni Kaledonya'ya devredilmiş savunma, güvenlik, adalet ve ekonomi alanındaki siyasi görevler kapsam dışı bırakılmıştı. Yeni sömürgeci anlayış devam ediyordu. Anlaşma, ilk ikisinde olumsuz oy çıkması halinde Yeni Kaledonya'nın bağımsızlığı için üç referandum yapılmasını öngörüyordu. Oy kullanma hakkı, Yeni Kaledonya'da uzun süreli ve sürekli ikamet eden vatandaşlarla sınırlı olacak ve özellikle 1994'ten sonra buraya yerleşen kişiler oy kullanamayacaktı. İşte son yaşanan isyanın nedeni Macron iktidarının anlaşmanın seçmen kitlesini belirleyen bu maddesini değiştirme kararı alması olmuştur.

Not: Konuyla ilgili daha geniş bilgileri 26 Mayıs 2024 tarihli Aydınlık Avrupa’ya yazdığım “Yeni Kaledonya’nın Fransız Sömürgeciliğine isyanı” başlıklı yazıda bulabilirsiniz.

Fransa Emmanuel Macron Cezayir