Yeni kültür: Yaşamdaşlık
“Nasıl göreceğinizi öğrenirseniz, her şeyin birbiri ile nasıl bağlantılı olduğunu anlayacaksınız.” Leonardo da Vinci
Son köşe yazımda, yılı sonlandırırken, hasta insanları sömürerek kar güden ABD’li sağlık sigortası şirketlerinden, bu doymak bilmeyen sömürü nedeniyle ödenek alamayıp, tedavi olamayıp adeta çıldıran bir hastanın öldürdüğü bir sağlık sigortası şirketi CEO’sundan, Batının vahşi kapitalizmi olan köle ticareti, kölecilik, sömürgecilik tarihinden bugün geldiği farklı sömürü yollarına değinmiştim. Hüzünlü bir yazıydı. Yılın ilk yazısını yazarken, daha umutlu bir noktadan başlamak istiyorum.
Ya yaşam bireysel kazanımlardan, hırslardan, aç gözlülüklerden ibaret değilse ve yaşamda herkesin, doğanın, dünyanın bir şekilde birbiriyle bağlantısı varsa, bütünselse ve bu bütünsellik aramızda bir yaşamdaşlık yaratıyorsa? O zaman bu gözü doymayan hırs neden? “Yaşamdaşlık”, ne hoş bir sözcük. Kullanan, Türkiye beyin vakfı kurucusu Prof. Dr. Türker Kılıç, beyin cerrahisi profesörü ve beyni anlamaya çalışan bir bilim insanı, aslında çok başarılı bir doktor ama doktordan da öte.
İNSAN BEYNİ NASIL DÜŞÜNCE ÜRETİYOR?
Hacettepe, Marmara ve Harvard Üniversitelerinde eğitim alan Dr. Kılıç, bilim doktorasını anatomi alanında tamamlamış. 2015 yılında Avrupa Bilim ve Sanat Akademisine, Aralık 2021’de Dünya Sanat ve Bilim Akademisine seçilmiştir. Türker Kılıç bu iki önemli akademiye seçilen ülkemizdeki tek bilim insanı. Birçok mesleki ödülü var, cerrahi alanında çok başarılı. Dr. Kılıç, Şubat 2021 Ayrıntı Yayınları’ndan yayımlanan ve toplamda 7 baskı yapan “Yeni Bilim: Bağlantısallık, Yeni Kültür: Yaşamdaşlık” başlıklı kitabın yazarı ve beyin, nöronlar, vb gibi bilimsel araştırmalarını yaşam felsefesine “Bütünsellik” olarak bağlıyor.
“İnsan nasıl düşünüyor” sorusuyla başlıyor Türker Kılıç. “Bağlantısal Bütünsellik, en azından benim gibi beyin cerrahı / nörobilimciler için “Beyin nasıl düşünce üretir?”, “Beyin nasıl gerçekliği zihin dediğimiz yapıyı oluşturacak şekilde modeller?” sorularına yanıt ararken şahane bir sürpriz olarak keşfedilen yeni bir bilimsel yöntem değişikliğidir” diyor. “Bağlantısal Bütünsellik” ile kastettiğim; yaşamın, onu oluşturan ağ yapılarının (network) iç içe kendini var etmiş, her bütünün bir üst-bütünün parçası olduğu” diyerek devam ediyor.
BÜTÜNLÜK: HER ŞEY BİRBİRİNE BAĞLI
“Biz 10 yıl öncesine kadar beyni, esasen bedenin fizyolojik dengesini (homeostasis) sağlayan organ olarak tanımlardık. Ancak 2012 sonrasında (İnsan Beyin Projesi, İnsan Konnektom Projesi); özellikle son 5 yılda öğrendiklerimizden sonra artık beyni zihin yaratan bir organ olarak tanımlıyoruz. Zihin beyindeki nöron ağın oluşturduğu modellemenin adıenformasyon ilişkilerinin bütünlüğü” diyor.
“Yapılan bir çalışmada, prefrontal korteks içindeki sadece 300 (86 milyarın içinde 300!) nöronun zaman içindeki karar vermeler ve anlık enformasyon bağlantısallıklarının oluşturduğu bilgi örüntüleri açısından, ömrün hiçbir anında başka hiçbir anda olduğuyla benzeşmeyecek farklılıkta bir bilgi yapılanması 'üretebildiğini' öğreniyoruz.”
Yani Efesli Heraklitos'un MÖ 500’lerde “insan aynı ırmakta iki kez yıkanamaz” önermesi, değil beyin, prefrontal korteksteki çalışılabilen 300 nöron bağlantısızlığı için bile doğru” diyerek geçmişteki tüm araştırmaların, binlerce yıllık bilgi birikiminin, tecrübelerin bağlantısal bir bütünsellik halinde bir anı bir şekilde etkilediğini açıklıyor.
BİR KÖSTEBEK BİR BAHÇIVANDAN DEĞERLİ OLABİLİR
“İnsan Konnektom projesi (Human Connectome Project-HCP), insan beynindeki bağlantısallığın, yani nöronlar arasındaki bağlantıların haritasını (bilgisayar teknolojisi, MR görüntüleme teknolojisi, yapay zekâ, büyük veri kullanarak) çıkarıp, insan beyninin fonksiyonları ve davranışlarını anlamayı hedefleyen uluslararası bir projedir” diye ekliyor. İnsan nasıl düşüyor sorusuna “Beynin bağlantısal bütünlüğünü anlamak için gereken, gelişmiş bilgisayar sistemleri, daha yüksek Teslalı MRI cihazları, daha büyük veri tabanları ya da makine öğrenmeleri değil, esas olarak yeni bir matematikti” diyor.
“Beyin nasıl nöronal bağlantıların şekillenmesiyle düşünce üretiyorsa, yaşam da onu oluşturan bağlantısallık öğelerinin şekillenmesiyle yaşantılar üretir. Bu anlayış ile bakıldığında yaşam açısından selvi ağacı ile karga; balina ile arı kuşu, insan ile arı arasında kıymet farklılığı yoktur. Her bir tekil organizma, yaşam karşısındaki önemini, oluşturduğu ve yaşam adını verdiğimiz bağlantısallık ağının zenginliği, etkinliği ve karmaşıklığı ile yaratır. Yani bazen bir bahçe için bir köstebek; işten anlamayan, toprağı havalandırmayan tembel bir bahçıvandan daha değerli bir yaşam yaratandır” diye açıklıyor.
İNSAN EN ŞEREFLİ EŞREF-İ MAHLUKAT DEĞİLDİR
“Bu değerler matematiği üzerinden gidersek yaşam ağı içinde insan “kendiliğinden, insan olmanın gereği olarak, var olanların en şereflisi” eşref-i mahlukat değildir. Kopernik ve Galilei dünyanın evrenin merkezi olmadığını ortaya koydular ve Rönesans’la Reform ortaya çıktı; bağlantısal bütünsellik de insanı yaşamın merkezi olmaktan çıkarmakta, bu süreç de elbette kendi aydınlanmasını yaratacak.
İnsanoğlu acımasız bir gerçeklik yaratan, sahip olma illüzyonundan belki bu yeni anlayışla kurtulabilecek ve “insan için yaşam değil, yaşam için insan” bağlantısallık matematiğini, bilimini ve kültürünü oluşturabilecektir” diye ekliyor.Haftaya Yeni Kültür: “Yaşamdaşlık” konusuyla devam edeceğim.
Kaynakça:
Yeni Bilim: BAĞLANTISALLIK - Yeni Kültür: YAŞAMDAŞLIK
Türker KILIÇ (Prof. Dr.) AYRINTI Yayınevi-1. Basım: 2021
Değerli Aydinlik.com.tr okurları.
Aydinlik.com.tr ekibi olarak Türkiye’de ve dünyada yaşanan ve haber değeri taşıyan her türlü gelişmeyi sizlere en hızlı, en objektif ve en doyurucu şekilde ulaştırmak için çalışıyoruz. Yoğun gündem içerisinde sunduğumuz haberlerimizle ve olaylarla ilgili eleştiri, görüş, yorumlarınız bizler için çok önemli. Fakat karşılıklı saygı ve yasalara uygunluk çerçevesinde oluşturduğumuz yorum platformlarında daha sağlıklı bir tartışma ortamını temin etmek amacıyla ortaya koyduğumuz bazı yorum ve moderasyon kurallarımıza dikkatinizi çekmek istiyoruz.
Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (yorum yapan diğer okurlarımıza yönelik yorumlar da dahil olmak üzere) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık unsurları taşıması durumunda yorum editörlerimiz yorumları onaylamayacaktır ve yorumlar silinecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar kategorisinde aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemi içeren yorumlar da yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur. Bu nedenle bu tarz okur yorumları da doğal olarak Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında yer almayacaktır.
Ayrıca Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu ispat edilemeyecek iddia, itham ve karalama içeren, halkın tamamını veya bir bölümünü kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.
Yorumlarda markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve herhangi bir şekilde ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmayacak ve silinecektir. Aynı şekilde bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmayacak ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Başka hiçbir siteden alınan linkler Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında paylaşılamaz.
Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan okura aittir ve Aydinlik.com.tr bunlardan sorumlu tutulamaz.
Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yayınlanan Kullanım Koşulları’nı ve Gizlilik Sözleşmesi’ni peşinen okumuş ve kabul etmiş sayılır.
Bizlerle ve diğer okurlarımızla yorum kurallarına uygun yorumlarınızı, görüşlerinizi yasalar, saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun şekilde paylaştığınız için teşekkür ederiz.