Yenilmez Mustafa Kemal -(TAMAMI)
8 Nisan günü Silivri’de yaşanan olayları, orada toplanan büyük kalabalığı gördükten, özel yetkili mahkemenin arkasında yazılı “Adalet Mülkün temelidir” sözünün altındaki Kemal Atatürk imzasının kaldırıldığını öğrendikten sonra bu yazıyı yazmak benim için bir görev oldu.
Yakın tarihteki gerçeklere bir bakalım.
Mustafa Kemal 1919 yılında Samsun’a çıktığında en çok endişeye düşenlerden biri İngiltere’ydi. Elbette, Gazi’nin Samsun’a çıkmadan önce işgalci İngiliz donanmasına bakarak söylediği “Geldikleri gibi giderler “ sözü onları tedirgin etmişti.
Mustafa Kemal’in askerlik hayatını yakından izleyenler Çanakkale savunmasının onun eseri olduğunu biliyor ve güçlü rakibin yolunu kesmek için ellerinden geleni artlarına koymuyorlardı.
1919 yılı bizim tarihimizin yeniden yazılmaya başlandığı yıldır. İngiltere o yıl Mezopotamya bölgesine Binbaşı Noel isimli bir ajanını gönderdi. Binbaşı Noel, o bölgedeki Kürtleri Türkiye’den kopartıp bağımsız bir devlet kurmaya ikna etmeye çalışacaktı. Çalıştı da...
Ama başarıya ulaşamadı. Mustafa Kemal’i yenmek mümkün değildi.
Kürtler’in büyük çoğunluğu-şimdi olduğu gibi- bin yıldır birlikte yaşadıkları Türkler’den kopmak istemiyordu. İstanbul’daki İngiltere yüksek komiserliğinin müsteşarı Hohler, hükümetine yazdığı bir raporda “İngiltere’nin amacı Türkleri elden geldiği kadar zayıflatmak olduğuna göre; Kürtleri harekete geçirmek fena bir plan değil!” diyordu.
(U. Mumcu, Kürt-İslam ayaklanmaları)
23 Temmuz 1919 tarihinde Erzurum Kongresi toplandı. İstanbul Hükümeti Harbiye Nazırı Nazım Paşa, 15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir’e 30 Temmuz tarihinde gizli bir talimat göndererek Mustafa Kemal ve Rauf Bey’in tutuklanmalarını istemişti. Aynı sıralarda Binbaşı Noel ile Elazığ Valisi Ali Galip’in Sivas Kongresi’ni basacakları yönünde bir bilgi alındı. Gazi bu bilgiyi Sivas Kongresi’nde açıklarken şunları söylüyordu:
“-İstanbul, İngilizlerin amacı para ile memleketimizde propaganda yapmak ve Kürtlere Kürdistan sözü vererek aleyhimize suikastler düzenlemektedir.”
Binbaşı Noel bazı Kürt militanlarla beraber Malatya’ya geldi.
Mustafa Kemal Malatya’daki 12. Alay Komutanı’na talimat vererek bu ajanların Ali Galip ve arkadaşlarıyla derhal yakalanmalarını ve tutuklanmalarını emretti, emir aynen yerine getirilmiştir ve Sivas Kongresi İngiltere’nin bütün planlarına karşı başarıyla sona ermiştir.
(Mustafa Kemal, Söylev, O.Öymen, Demokrasi’den diktatörlüğe)
Sahnede aynı senaryo
Yıl: 2013, aylardan Nisan. ABD Dışişleri Bakanı Kerry yanında Davutoğlu ile basın toplantısı yapmakta.
Kerry; tıpkı İngiliz sömürgelerindeki vali edasıyla konuşuyor, içişlerimize karışıyor, Anayasayı bir an önce çıkarmamızı söylüyor sonra dilinin altındaki baklayı çıkararak;
“-Sayın Erdoğan ile Başkan Obama Suriye’de Esad’dan sonraki entegrasyon konusunda mutabık kaldılar!” diyor. Türk Dışişleri Bakanı’ndan ses yok. Demek ki: Türk Halkı’nın gerçekleri bilmesi istenmiyor. Oysa tüm dünya bu konulardan, hele, hele “Akil adamlar” seçiminden pek memnun. Bu arada BBC yayınında: Türkiye’nin iki güçlü adamı olarak PKK başını ve Erdoğan’ı göstererek; ‘Mustafa Kemal’in kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni değiştirmek yolunda en çok bu iki adamın sözü geçiyor’ deniliyor. Sorun AB Parlamento kulislerinde övgüyle tartışılıyor.
Türkiye’nin gündemine şimdi de ‘akil adamlar’ konusu yerleşti. Kamuoyu bu işi tartışmaya yönlendiriliyor. Meselenin aslı gözlerden kaçırılıyor. Bu gelişmelere yön veren dış gelişmelere değinilmiyor.
İstekler sıralanıyor
Dünyanın diğer bölgelerinde devlet güçleri silahlı gruplarla çarpışırken “akil adam” veya benzeri statülerle, ara buluculuk yapmaya çalışan, çoğu zaman da Endonezya’da da olduğu gibi, silahlı gruplara yerel özerlik gibi haklar sağlayan bazı uluslararası şahıslar bir süredir Kürt sorununa da çare bulma gayreti içindeler. Bunların önde gelenlerinden Finlandiya eski Cumhurbaşkanı Marti Ahtisarri’nin başkanlığında oluşturulan Bağımsız Türkiye Komisyonu. Komisyon, 2009 yılında yayınladığı “Avrupa’da Türkiye” başlıklı raporunda Kürt dilinin yayında, kamu binalarında, okullarda ve siyasi konuşmalarda kullanılmasını önermiş, Anayasanın, bir etnik kökene ayrıcalık tanıyormuş gibi görünen maddelerinin yeniden yazılmasını tavsiye etmişti...
Eski Amerikan Cumhurbaşkanı Jimmy Carter, Nelson Mandela, Desmon Tutu ve Kofi Annan gibi ünlü kişilerden oluşan “Uluslararası Kriz Grubu” da 30 Kasım 2012 tarihinde yayınladığı Kürt raporunda Hükümet’e şu tavsiyelerde bulunuyor: - Anadilde savunma konusunda yasa hemen çıkarılmalı. -Anadilde eğitime geçiş için bir takvim belirlenmeli. -Yerel yönetimlerin Kürtçe yer isimlerini verme yönündeki kararlarına izin verilmeli. - Kamu hizmetlerinde Kürtçe’nin kullanılmasının önü açılmalı. - Hükümet, Diyarbakır’da ve ülke çapında yerel hükümetler ve ademi merkeziyetçilik konularının tartışılmasına önderlik etmeli.” Heyetin sözcüsü konumundaki Desmon Tutu “Öcalan’a özgürlük” talebinde de bulunuyor. Bu heyetin 4 Aralık 2012 tarihli açıklamasının ekinde Öcalan’ın Ağustos 2009 tarihli “yol haritası” da var. Bugün başlayan sürecin ana hatları orada kayıtlı. Görüyorsunuz Atatürk’ü Sivas’ta engelleyemenler şimdi AKP Hükümeti’nin yumuşak karnını yumrukluyorlar.
Ama Silivri’ de toplanan insanlar gösterdi ki: “Atatürk hala yenilemiyor”