23 Aralık 2024 Pazartesi
İstanbul 11°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Yerel seçimler için para Swapı, ülke gerçekleri

Ersin Dedekoca

Ersin Dedekoca

Eski Yazar

A+ A-

Bugünkü (28 Mart) haberlere, yorumlara ve piyasalarda yaşananlara baktığımızda, aşağıdaki ana başlıkları görmekteyiz:

* The Guardian, ”Türkiye dünya ekonomisini ateşe veren bir kıvılcım olabilir” başlığı ile Ekonomi Editörü Larry Elliot’un yazısını yayınladı. Gazete, Türkiye'nin Türk Lirası'nı (TL) desteklemek adına attığı adımların, küresel ekonomide büyük bir dalgalanmaya yol açabileceğini belirtti. Elliot yazısında, Erdoğan'ın, yabancı yatırımcıların TL'na erişimi kısıtlamasına yönelik uygulamasının sonuç verdiği, ancak bu adımların hem kısa hem de uzun vadede büyük bir maliyeti olacağı değerlendirmesini yaptı. Elliot ayrıca, Erdoğan'ın spekülatörlere açtığı savaşı "klasik bir Pirus zaferi (bedeli ağır olan bir galibiyet)" olarak niteledi.i

* Geçen hafta Çarşamba akşamı FED yumuşak politika uygulama sözü verince, Amerikan Doları ($) dünyada değer yitirdi. O sıralarda $/TL paritesi 5,40'a kadar indi. Cuma günü ise kur bir ara 5,84'e kadar dayandı.

* TCMB, Pazartesi ve Salı günleri bir hafta vadede repo fonlaması gerçekleştirmeyerek, daha önce de çeşitli kereler yaptığı gibi, “örtülü faiz artırımı” yoluna gitti. Aynı zamanda “döviz karşılığı TL swap piyasasında” vadesi gelmemiş toplam swap satışı sınırı yüzde 10'dan yüzde 20'ye çıkarıldı. Diğer yandan TCMB, haftanın ilk gününde “TL karşılığı döviz depo” piyasasında ihale açmadı. TCMB’nın tüm bu adımlarıyla da “fonlama maliyetleri”, amaçlandığı gibi, yükseldi.

* 31 Mart yerel seçimlerine çok az gün kala, Londra’daki swap piyasasında TL’nin gecelik faizi yüzde 1350’i aşarken, borsada kayıplar arttı; ancak TL’nın $ karşısındaki değer kaybı dün tersine döndü. (Ancak yazıyı hazırladığımız saatlerde yeniden yüzde 4 değer yitirerek, 5,53 seviyelerindeydi)

* TL’nı açığa satan, döviz kurunu yükselten ve buradan para kazanmaya çalışan Londra swap piyasasına yönelik BDDK ve TCMB sert önlemler aldı. Türk Lirası Türkiye’de bol ve faiz de yüzde 24’ün biraz üzerindeyken, aynı TL Londra’da bulunamıyordu. Bu nedenle swap piyasasındaki TL faizleri dört haneli oranlara yükseldi.

* Son 4 iş gününde BİST 100 endeksinin düşüşü yüzde 11’e vardı; tahvil faizleri 3 puan yükseldi; Türkiye’nin Risk Primi (CDS) de yüzde 31 artarak, 450’yi geçti.

* Londra swap piyasasının kurutulması ve işlemez hale getirilmesi sonucu büyük zararla pozisyondan çıkan yatırımcılar yoluyla, Türkiye piyasalarında çıkan “döviz yangını” şimdilik kontrol altına alınmış gibi duruyor.

Yakarıda özetlenen para piyasası fotoğraflarından hareketle, ülkede yaşanan son hareketlere daha ayrıntılı bir bakış ve elde edilen sonuçlar bu haftaki yazımızın konusu olmuştur.

$/TL SWAP İŞLEMİ NASIL BÖYLESİNE ETKİLİ OLDU

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Ağustos Ayı’nda Türk bankalarının yurt dışındaki TL swap piyasasına sağlayabileceği likiditeyi, bankaların öz kaynağın yüzde 50’yle sınırlandırmış, Eylül’de de bu oranı yüzde 25’e indirmişti. Geçen hafta bankaların Swap işlemlerine, yukarıdaki bölümde özetlenen yeni sınırlamalar getirildi.

Üstelik bir söylentiye göre bankalar Londra’ya, yukardaki yasal sınırın bile altında TL vermeye başladılar. Hatta Financial Times'ın bir başka iddiasına göre, hiç vermeme durumu bile yaşandı.ii Türk bankaları TL vermeyi kısınca/kesince TL swap faizi kontrolden çıktı. Daha önce aldıkları pozisyonları kapatmak isteyen yabancı bankalar, üç ve dört haneli faizlerle karşı karşıya kalınca zarar yazma durumunda kaldılar.

Bu sonuca giden adımlara daha yakından baktığımızda, geçen haftanın son iş gününde TL’nın $ karşısında yüzde 5’ten fazla değer kaybetmesi, TCMB, BDDK ve SPK’nın bazı önlemlerine yol açmıştı. Bu bağlamda TCMB, geçtiğimiz Pazartesi ve Salı günü bir hafta vadede repo fonlaması gerçekleştirmeyerek, örtülü faiz artırımına gitmiş ve aynı iki günde TL karşılığı döviz depo piyasasında da ihale açmamıştı.

Bilindiği gibi, Rahip Brunson krizi ve ülke kırılganlıklarının daha görünür olması nedeniyle yaz aylarında başlayan artışla 13 Ağustos 2018’de 6,88’e ulaşan $/TL kuru, özellikle rahip krizinin, Türkiye yönetiminin verdiği ödünle çözümlenmesinin ardından 31 Ocak’ta 5,16’ya kadar gerilemişti. Yaşanan

son gelişmelerin ardından Cuma günü 5.84'e tırmanan $/TL paritesinin, atılan adımlar ve swap piyasasında faizlerin sert artışıyla birlikte Çarşamba günü içinde 5.30’un altına kadar düştüğü gözlendi.

Görüldüğü gibi, Türk Lirası piyasasının uydusu olarak tanımlayacağımız Londra’daki swap piyasasında faizlerin dört sayılı oranlara fırlamasının altında yatan başat neden, Ankara’nın, TCMB ve bankaları kullanarak ve “finansçı inceliği!” ile swap işlemlerini sınırlandırarak, TL pozisyonlarını kapatmak isteyen yabancı bankaların TL’ye ulaşmasını engellemesi olmuştur.

YAPILAN ATAĞIN MALİYETİ ve OLASI ETKİLERİ

Her şeyden önce hatırlanması gereken bir gerçek, Londra’nın dünyanın finans merkezi olduğudur. Bu nedenle de TL’nın yabancı paralarla, daha doğrusu $ ile değişimini yapan “swap piyasası” da burada konuşlanmıştır.

Londra’da konuşlanan bu piyasa, TL’nın likiditesini artırmak; bankalara, ellerindeki döviz fazlası karşılığında TL temin etme olanağı sağlama, TL’sının konvertibilitesini destekleme, Türk menkul değerlere talep yaratılması ve satışına aracılık gibi, Türkiye’ye yönelik fayda ve vazgeçilemezliği mevcuttur.

Diğer yandan, geçtiğimiz Ağustos’ta ve bu yılın 22 Mart’ında olduğu gibi, TL’ye karşı “spekülatif atak” yapması da, Londra swap piyasasının bir başka ve TL için olumsuz bir olgusu da mevcuttur. Ancak unutulmamalıdır ki bu tür, ulusal paraya karşı negatif atağın sınırları, ulusal ekonominin kırılganlık derecesi, uluslararası piyasalardaki duruşu ve siyasi ağırlığı, kısacası “yumuşak gücü” ile doğrudan ilişkilidir.

Hepimizin bildiği bir gibi Türkiye, “cari açığı” nedeniyle sıcak paraya muhtaç bir konumdadır. İlâveten, mevcut üretim yapısı ve tüketim alışkanlığı da, bu sorunun kısa dönemde, ekonomik küçülme dışında, çözümsüzlüğünü göstermektedir.

Diğer yandan, geçtiğimiz 17 yıl içinde 60 milyar $ özelleştirme gelirleri ve 2002’den bu yana ek olarak alınan 320 milyar $ dış borç, geri dönüşü olmayan yatırım ve cari harcamalarda buharlaşmışsa; vadesine bir yıl ve daha az süre olan dış borç tutarı 170 milyar $ ise ve bu yanlıştan ısrarla vazgeçmeyen bir merkezi yönetim mevcutsa, “sıcak para” dışında başka bir seçeneğiniz kalmamış demektir. Peki sıcak para nereden temin ediliyor? Swap piyasasında köşeye kıstırdığımız bankalardan. Burada da hemen şu soru akla geliyor: Sıcak para, kafasına yumruk yediği, üstüne bir de komplo iddiasıyla soruşturulduğu bir ülkeye neden gelsin? Keza mevcut dış borç, “yenileme oranı” giderek düşse de (temin edilememesi nedeniyle), yeni alınan borç ile ödenmektedir. Bu durumda, köşeye sıkıştırdığımız yabancı bankalardan yeni kredi almak nasıl olacaktır?

Bu bağlamda söyleyeceğimiz bir diğer husus, son operasyonun hemen maliyet artırıcı sonuçlarının görüldüğüdür. Şöyle ki, hem Hazine kâğıtlarına hem de hisse senetlerine güçlü satışlar geldi. Bu satışlarla Hazine bonosu faizleri 2 puana yakın yükseldi ve BİST 100’de yüzde 10’a yakın geriledi. Bunun açıklaması da, TL bulamayan yabancının, elindeki Türk varlıklarını (hisse senedi, devlet iç borçlanma senedi gibi) satarak, kendini fonlamasıdır.

BİST’de işlem gören hisse senetlerinin ve Devlet iç borçlanma senetlerinin sırasıyla yüzde 65 ve 12’si yabancıların elindedir. Ayrıca, 2018 yılında yerlilerin borsada hisse senetlerini elde tutma süresi 35 gün iken, yabancı yatırımcılarda ise 142 gün olduğu, gözden uzak tutulmaması gereken gerçeklerdir. Keza, devlet iç borçlanma senetleri piyasasında yabancı yatırımcıların varlığının, borçlanma vadesini uzattığı ve faiz oranlarını da uzun vadede düşürücü etki yaptığını biliyoruz.

LONDRA SWAP FAİZLERİNDEKİ FAİZ ATAĞI HAKKINDA SPEKÜLASYONLAR

Son on gündür piyasalarda konuşulan üç konu, anılan atak üzerine spekülasyonları arttırmaktadır.

Bunların ilki, TCMB rezervlerinde Mart’ın ilk iki haftasındaki 6.3 milyar $’lık k azalmadır. Böylece net rezervler 28 milyar $’a düşmüştü. Bloomberg’e göre piyasalar rezervlerdeki esrarengiz düşüşü, TCMB’nın TL’yı desteklemek için kamu bankalarına $ satıyor olmasına bağlıyordu.iii

İkinci konu, kamu bankalarının döviz alımını ertelemesi/ara vermesiydi. Financial Times’ın haberine göre, TL’yı desteklemek için bir süredir döviz satan kamu bankalarının piyasadan çekilmesi de, TL’nın $ karşısında değer yitirmemesini durdurmaktaydı.iv

Bu konudaki son başlık, TCMB’nın faiz artırımına gitmeye çekinmesi başlığında toplanmaktaydı.

Söz konusu deneyimlenmiş yukarıdaki hususlar, hafta başında Londra swap piyasasında yaşananların da, Pazar günü yapılacak yerel seçimlerde Ankara hükümetinin, TL’yi $ karşısında güçlendirme/değer yitirmesinin önüne geçme çabası olarak gören görüşleri güçlendirmektedir. Çünkü ülkeyi yönetenler, seçmendeki “sağlam ekonomi” algısının, döviz fiyatı ve faiz oranı ile sınırlı olduğunu düşünüyorlar. Bilmezler mi seçmen, pazar ve marketten alış- veriş yaparken filesi küçülmekte ve 2 TL ucuza almak için soğan-patates tanzim kuyruğunda ve sabah ayazında saatlerce beklemektedir.

SONUÇ YERİNE

Ülke ekonomi yönetimi, TL’nın yabancı paralar karşısında değer kaybetmesini önlemek ve bu yolla oy devşirmek amacıyla bu kez, ülkeye maliyeti oldukça yüksek olacak bir yolu denedi: Swap piyasalarının TL’na erişiminin engellenmesi.

Bu yolla, $/TL paritesinin yükseleceğini düşünen ve bunun için TL satıp $ almak isteyen yabancı yatırımcının TL bulması zorlaştırılmak istendi. Bunun sonucu Londra swap piyasası kitlendi, TL’dan çıkmak isteyen yatırımcı esir alındı. Yabancı yatırımcı da, bu kez elindeki Türk varlıklarını satarak, ülkenin borçlanma maliyetinin artmasına, CDS’lerinin yükselmesine ve BİST 100’ün çakılmasına yol açtı.

Türkiye varlıklarının düşmesine, ülkeden yabancı sermaye çıkışına, borçlanma maliyetinin artmasına yol açan bu atak ile, Abdurrahman Yıldırım’ın dediği gibi, “kediyi köşeye fena sıkıştırdık, bu kez kedi bizi tırmalamaya başladı”. Üstelik, amacını aşan bu atağın muhataplarına olan borcumuz ulusal gelirimizin yarısı kadar.

Hiçbir gerekçe bu zamansız, sonuçları hesaplanmamış, ülkeyi sıkıntıya sokan operasyonu mazur gösteremez. Hele bu atağın yerel seçimde oy devşirmek için yapılması, hatanın ağırlığını arttırır ve hesap verilemez hale sokar.

Özün özü: Dolar bozdurun, swaptır. (Ali Doğanlı’dan alıntı)

i Larry Elliott, “Turkey may be the spark that sets fire to the world economy”, The Guardian, 27.03.2019

ii “Londra swap faizi - Financial Times'a konuşan yabancı piyasa uzmanı: Türk bankalarına 'Yabancıya tek kuruş TL vermeyeceksiniz' talimatı gitmiş”, BBC News Türkçe, 27.03.2019

iii “Turkish Central Bank Reserves Drop Unexpectedly in March”, Bloomberg, 21.03.2019

iv “: Financial TimesTurkish lira drops more than 5% as risk aversion mounts”, FT