Yerel seçimler ve festivaller
Yerel seçimlerin; ülkemizde yapılan ulusal ya da uluslararası film festivallerin bir çoğu ile yakından ilgisi olduğunu belirtmeye gerek yok sanırım. Çünkü sözünü ettiğimiz festivallerin bir çoğunun geleceği, yerel seçimlerin sonuçlarına bağlıdır. Festivallerin yapıldığı illerdeki yerel yönetimlerdeki bir değişim-dönüşüm, festivallerin yapısının ve yönetici kadrolarının ötesinde geleceğini de önemli bir ölçüde etkilemektedir. Hatta kimi dönemlerde, aynı ilde, aynı siyasal partiden farklı bir aday kazandığında bile, festivalin çoğunlukla ilkesel konumunda kimi değişikliklerin olduğu gözlenmiş, hatta geleneksel hale gelen festivalin yapılıp yapılmayacağı bile söz konusu edilmiştir.
Yerel yönetimlerle, ulusal ya da uluslararası festivallerin bu denli iç içe olmasındaki en büyük etken, hiç kuşku yok ki, bu festivallerin yapıldıkları illerin yerel yönetimlerin yardımlarına önemli ölçüde gereksinim duymalarından kaynaklanmaktadır. Çoğu ilde yerel yönetimler, bu tür festivallerin tek sahibidirler. İsterlerse festivali yaparlar, isterlerse de yapmazlar. Onun için bu festivaller, ne denli geçmişe, gelenekselliğe sahip olurlarsa olsunlar, varlıklarını ve devamlılıklarını, yerel yönetimlerin “tamam mı”, “devam mı” doğrultusunda verecekleri kararlarına bağlıdırlar. Yerel yönetimler desteği ile yapılan, kurumlaşmamış ve ilkelerini belirlemiş tüm festivallerin yazgısıdır bu durum.
Bu nedenle yerel seçimlerin sonuçları, sinema ortamında da büyük bir merakla beklenmektedir. Seçim sonucu yerel yönetimlerin değişime uğraması, aynı zamanda yaşları ve de geçmişleri ne olursa olsun, o ilde yapılan festivalin de değişim-dönüşüme uğraması anlamına gelmektedir. Bunun en somut örneklerinden birini de, ülkemizin ilk ve de en uzun ömürlü festivali Antalya Film Festivali’nde görmekteyiz. Yerel yönetimdeki bir değişikliğin, bu festivalde ne gibi radikal değişimlere zemin hazırladığı herkesçe bilinmektedir.
Türkiye’nin önemli festivallerinden birinin yapıldığı ildeki bir belediye başkanının “ bizim iki korkulu rüyamız vardır; biri futbol takımı, diğeri de festival” demesi boşuna değildir. Her ikisinin başarı ya da başarısızlıklarından alınan notlar, o ilin belediye başkanının karnesinden başka nereye yazılır ki?
Adana Altın Koza Film Festivali ile Antalya Film Festivali’nin yapılmasına az bir zaman kalmasına karşın, her iki festivalin de -geçtiğimiz yıllara oranla- seslerini pek fazla çıkarmamasının bir nedeni de sanırım çok yakında yapılacak yerel seçimlerle ilgili. Her iki yerel yönetim de, festivaller öncesi ve de sonrası alınacak eleştirilerle yerel seçimleri karşılamayı arzulamıyor. Eleştiriler diyorum, çünkü her iki festivalin de daha başlamadan iki büyük eleştiriyle karşı karşıya kalacağını biliyoruz. Antalya Festivali’nin geçtiğimiz yıl “ulusal bölümü” kaldırıp “uluslararası” olmasıyla başlayan eleştirilerin bu yıl da aynı tonda sürdürüleceğini söyleyebiliriz. Adana Altın Koza Film Festivali’ne yapılacak eleştirilerin başında ise hiç kuşku yok ki, iki yıldır ödemediği ve ödememekte de ısrar ettiği borçlar geliyor. Neredeyse uçan kuşa borcu olan Adana Altın Koza Film Festivali’nin bu yıl da bu konudaki eleştirilerin hedefi olacağı kaçınılmaz gözüküyor.
Son yıllarda kimi festivallerde gözlemlenen en büyük değişiklik ise, “festivallerin halkın parasıyla, halka rağmen, halkı dışlayarak yapılmasıyla”, artık eskisi gibi “sinema sektörü için değil, aksine kendi çıkarları için yapıldığı” gerçeğini ortaya koymalarında görülüyor.
Bu konuda, kimin doğru, kimin yanlış yaptığına ise, sanırım bu yıl yapılacak festivaller ile sonrasında yapılacak yerel seçimler yanıt verecek.
Her zamanki gibi bekleyeceğiz ve de göreceğiz...