Yerel seçimler ve Vatan Partisi
Seçimlere ilişkin tutum, sistem partileriyle sistem dışı partileri ayrıştırır. Seçim dönemlerinde sistem içi partiler açısından “söz konusu olan seçilmekse, onun dışındaki her şeyin teferruat olduğu” ilkesi ön plana çıkar. Sistem partileri, kendi konuşlanmalarını “oy borsası”nın yönlendirmelerine göre belirler. Seçimler, halkın tercihlerini ülkenin sorunlarını çözecek bir program doğrultusunda yeniden şekillendirmenin değil, partiyi kitlenin kendiliğinden yönelimine göre oyunu en çoklaştıracak bir konuma sürüklemenin aracı haline gelir. Program, uygun yere konuşlanmayı kısıtladığı ölçüde yol gösterici olmaktan çıkıp, bir “ayak bağı”na dönüşür.
OY BORSASININ YOL AÇTIĞI SONUÇLAR
PKK-HDP bölücülüğünün etkisi altındaki yurttaşların oylarını onları bu etkiden kurtarıp özgürleştirerek kazanmak, bugün ülkemizin en yaşamsal gereksinimleri arasındadır. Öte yandan bu oylara PKK-HDP aracılığıyla talip olmak, PKK-HDP güdümündeki bölücülüğü güçlendirmekten başka bir işe yaramaz. Ülkemizin sıcak paraya olan bağımlılığının ortadan kaldırılarak üretim ekonomisinin zorunlu kıldığı yapısal dönüşümlerin planlanıp uygulamaya konması, yine günün en yakıcı gereksinimleri arasındadır. Ama seçime yönelik ve sonuç getirmeyen geçici önlemlerle milleti oyalamaya çalışmak, ülkemizi borç batağında boğulmaktan kurtaramaz.
Emperyalist sistem, saldırılarını ülkemizin yumuşak karnı olarak belirlediği bölücülük ve ekonominin dış borca bağımlılığı üstünden düzenlemeye devam etmektedir. Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu sorunların köklü bir biçimde üstesinden gelmesi, milletin bütününün birliğini gerektirmektedir. Oysa seçimlerde sistem içi parti tutumu, milletin bütününü kucaklamayı değil, millet içindeki bölünmeleri derinleştirmeyi kışkırtmaktadır. Bu, aynı zamanda kendisi gerileme ve parçalanma içine girmiş olan emperyalist sistemin ülkemizde tutunmaya çalıştığı dallardan birini oluşturmaktadır.
SEÇİMLERDE BAŞARININ ÖLÇÜTÜ
Sistem dışı bir parti açısından seçimler, kitleleri kendi programı doğrultusunda dönüştürerek milli birliği pekiştirmenin ve örgütlü bir toplumsal güç yaratmanın araçlarından biridir. Seçim, halkın kendi deneyimi içinde öğrenme sürecini canlandıran bir ortam yaratır. Kitlelere dokunmak ve onlarla kaynaşmak, hem akıllara hem de gönüllere hitap etmek, ilişkileri zenginleştirir. Bu ilişkilerin oya dönüşmesi kuşkusuz önemlidir, ama başarının tek ölçütü değildir. Hayat ve öğrenme süreci seçimlerden sonra da devam edeceğine göre, seçimler sırasında canlanan ilişkilerin örgütlü bir güce dönüştürülmesi, en önemli kazanımlar arasında yer alır. Kuşkusuz seçim kazanmak, bu açıdan da en uygun ortamı da sağlar.
HEM ÖĞRENCİ, HEM ÖĞRETMEN OLMAK
Yerel seçimler, siyaseti günlük hayatın içinden kurulacak ilişkilerle bütünleştirerek zenginleştirir. Bu nedenle seçimin yerelliği, daha geniş kesimlerin gözünde siyaset ile günlük yaşam arasında bağ kurulmasına yol açar. Parti açısından da, hem coğrafyaya hem de toplumsal alana özgü özel siyasetlerin geliştirilmesini zorunlu kılar. Özel siyaset oluşturmak, “öğretmen” olmadan önce “öğrenci” olmanın en geçerli olduğu alanlardan biridir. “Kitlelerin hem öğrencisi, hem de öğretmeni olmak”, “halka hizmet konusundaki içtenliği”ni çıplak gözle görülür hale getirmek için en uygun konumu oluşturur. Bu, halkın yaratıcılığını açığa çıkararak bilimin yol göstericiliği ile birleştirmenin sihirli formülüdür.
ÜLKEMİZİN ÖZGÜLLÜKLERİ VE VATAN PARTİSİ
Bugün ülkemizde olağan koşullarda pek de rastlanmayan özel bir durum söz konusudur. Milletin önemli bir kesimi, ülkemizin karşı karşıya bulunduğu nesnel zorunlulukların ve bunların gerekli kıldığı siyasal ve iktisadi adımların kavranmasında sistem partilerinin ilerisindedir. Türkiye’nin yegâne çıkışının yeniden Atatürk Devrimi yoluna girmek olduğu millet içinde her geçen gün daha canlı bir biçimde duyumsanmaktadır.
Yerel seçimlere giderken Vatan Partisi, kendisini seçenekleştiren dört önemli üstünlüğe sahiptir: (1) Her geçen gün pratik içinde doğrulanmaya devam eden programı. (2) Milletin bütününü birleştirme irade ve yeteneği. (3) Millet içinde yaşayan Atatürk birikimini toplumsal bir güce dönüştürme hedefi. (4) Rant üretme ve üleşme değil, halka hizmet ruhuyla donanmış olması.