22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Yeşil pasaport popülizmi!

Ufuk Söylemez

Ufuk Söylemez

Eski Yazar

A+ A-

Neredeyse her kurumun ve her kuralın içini boşaltıp, yozlaştıran iktidar zihniyeti, şimdi de "yeşil pasaportun" bile tabiri caizse çivisini çıkarmaya başladı.
Türkiye’nin kuvvetler ayrımına, bağımsız ve adil yargıya ve hukuk devleti olmaya yarın değil, hemen bugün ihtiyacının olduğu tartışmasız. Bunun için yargı reformu adı altında bir takım yasal iyileştirme ve düzenlemelerin yapılması bu açıdan olumlu bir şey kuşkusuz ki.
Gelin görün ki, 15 yıllık avukatlara yeşil pasaport verilmesinin, bu önemli reformun içine sokulmasının hangi acil ve gerekli ihtiyacın sonucu olduğu ise oldukça tartışmalı.
Yeşil pasaportu, çeşitli meslek gruplarına ve/veya toplum kesimlerine yönelik bir nevi "tatlandırıcı" ve/veya "ulufe" gibi dağıtmaya kalkışmanın bu kesimlere ne derecede saygınlık ve/veya menfaat sağladığı da tartışmalıdır.
Avukatlara verilince, şimdi de doktorlar sıraya girmiş durumda. Onları mühendisler, mali müşavirler ve diğer meslek gruplarının takip etmesine engel bir durum yok ortada.
Yeşil pasaport ilk üç derecedeki kamu görevlilerine, devlet sanatçılarına ve devlet sporcularına ve belli meblağın üzerinde ihracat yapan firma ve kurumların yöneticilerine veriliyordu genel olarak.
***
Türkiye, AB ülkelerinden farklı olarak böyle keyfi ve genişletici kriterler uyguladığı için, yani önüne gelene yeşil pasaport dağıtmaya başladığı için, Almanya geçtiğimiz günlerde, yeşil pasaport sahiplerine yönelik kontrollerini ve denetimini artırma kararı aldı maalesef.
Artık, bazı yeşil pasaport sahipleri Almanya’ya girişte uzun süre bekletiliyor, dönüş biletinin ibrazı isteniyor, kalınacak süre için en az günlük 45 avro ve geçerli bir kredi kartına sahip olunması talep ediliyor. Yani Schengen Bölgesi’ne girişlerde yeşil pasaport sahiplerine sağlanan vizesiz-doğrudan giriş yapma hakkı fiilen kısıtlanıyor.
Bunun da tek sebebi iktidarın ulufe dağıtır gibi yeşil pasaport dağıtması olarak görünüyor ne yazık ki.
Bu yeşil pasaport enflasyonu nedeniyle, Türkiye’nin verdiği yeşil pasaportların hareket imkanı ve itibarı değer yitirmeye başlıyor AB ülkeleri nezdinde giderek.

Niye her şeyi, her kuralı, her standardı, her geleneği, her teamülü istismara, yozlaştırmaya, kötüye kullanmaya bu kadar eğilimli bir toplum haline geldik anlamak zor.
***
Geçen gün de, "tezsiz" yüksek lisans yapanlara öğretim üyesi olma yolunun açıldığını gördük bir Danıştay kararıyla. Doçentlikte sözlü yeterlilik jürisinin kaldırılması, yabancı dil barajının aşağıya çekilmesi de, akademik seviyenin ve niteliğin aynı yeşil pasaport konusunda olduğu gibi gevşetilmesi, sulandırılması ve yozlaştırılmasından başka bir işe yaramaz, yaramayacaktır.
Her alanda, her konuda, her kurumda partizanlık yapmak, kayırmacılık yapmak, kuralları delmek, standartları yok etmek, ilkeleri çiğnemek, içini boşaltmak ve yozlaştırmak, bizi daha müreffeh, daha çağdaş, daha nitelikli ve daha demokrat bir toplum yapmaz, yapamaz maalesef.
Rahmetli Oktay Akbal’ın meşhur kitabının isminde olduğu gibi "önce ekmekler bozuldu" diyerek, her şeyi yozlaştırmak, istismar etmek, bozmak zorunda mıyız diye sorarak bitirelim...