Yetersiz (!) Stefan Kuntz

NORVEÇ Milli Takımı ile yaptığımız maç sonrası bir muhabir, ilk kez A Milli Takım forması giyen, umut vadeden genç oyuncumuz Berat Özdemir'e "Milli maçta hareketlerinde biraz acemilik vardı. Heyecandan mı kaynaklanıyor yoksa başka bir durum mu var" diye sordu. Annesi diş teknisyeni, babası asker olan, Kayseri doğumlu Gençlerbirliği altyapısından yetişen değerli oyuncumuz verdiği yanıtla ne kadar iyi yetişen bir değerimiz olduğunu gösterdi: "İlk A milli maçım olduğundan tabii ki heyecan vardı. Ayaklarım titredi. İleride daha iyi olacak..."

Böyle bir soru sorulur mu? Neden Berat Özdemir derseniz, başka futbolcuya aynı soruyu sormak zor geldiğinden, herhalde duruşundan, görüntüsünden efendilik aktığı için Berat'a sorarak Norveç maçında yitirilen 2 puanın intikamı alınmak istenmiş olabilir derim... Muhabir, milli takımımıza uzun yıllar hizmet edecek Berat Özdemir'e destek vereceğine deplasmanda oynanan Letonya maçı öncesi sorduğu soruyla köstek oluyor. Allahtan "stajyer hoca" ilan edilen Stefan Kuntz, spor muhabiriyle aynı kanaatte değil de Letonya maçına Berat Özdemir ile başladı.

BU SABIRSIZLIK NEDEN?

Basınımız usta yorumculardan oluşmakta ama Alman futbol ekolünden yetişen ve yıllarca üst düzey futbol oynayıp Alman Ümit Milli Takımı'nda da iki defa şampiyonluk yaşayan Stefan Kuntz yetersiz. Ayağına aldığı topu hayatı boyunca 10 kere bile sektiremeyenler usta, Kuntz acemi. Yahu bir durun, nefes alın, rahatlayın adam daha geleli 15 gün oldu. Beş, bilemedin 6 defa milli takım oyuncularıyla beraber antrenmana çıktı. Bir tane bile hazırlık maçı oynamadan Dünya Kupası finallerine gidebilmek adına hayati önem taşıyan Norveç müsabakasına çıktı. Eleştirmek normal ama nefes almadan saldırmak biraz ayıp olmuyor mu?

Letonya karşılaşmasına gelecek olursak; ilk yarı maç kafa kafaya denk gibi görünse de kalesinde daha çok tehlike hisseden ay-yıldızlı milli takımımızdı. Rakip alanda çoğalmak istesek de kalabalık Letonya defansını bir türlü aşamadık ve golü kaleyi bulan iki uzaktan şutla aradık. Letonya takımı ise köşe atışları ve ceza alanı civarındaki duran toplarla yüreğimizi ağzımıza getirdi.

GERİLİM FİLMİ GİBİ

Maçın ikinci yarısında ise biri kendi kalemize, ikisi de rakip kaleye olmak üzere toplam 3 gol attık ve korku filmi geriliminde geçen Letonya maçını, 90+4'üncü dakikada kazandığımız penaltıdan attığımız golle 2-1 galip tamamlayarak Dünya Kupası finalleri için umudumuzu devam ettirdik.

Maç öyle güzel bir skorla bitti ki iyi ve kötü oynayanlara değinmeden bir itirafta bulunmak istiyorum: Bu maçı kazanmamızı Stefan Kuntz'un yapmadığı oyuncu değişikliği sağladı. "Acemi" ve "henüz yarışmacı takımlarda kendini ispatlamamış" denilen Kuntz maçı galip bitirmemizdeki başrol oyuncusudur. Ekran başındaki çoğu kişi gibi ben de "Lille'deki Burak Yılmaz bu mu yoksa sahtesi mi burada? Üstelik sarı kartı da var ve rakiple girdiği her pozisyonda itiyor kakıyor, hakeme el kol hareketleriyle itiraz ediyor. Bizi eksik bırakacak. Kuntz nasıl bunu görmez" diye düşünüp isyan ederken, yetersiz (!) Stefan Kuntz' un oyundan çıkarmadığı Burak Yılmaz kazandırdığı penaltıyı gole çevirerek bizi sevince boğdu. Böylece yetersiz denilen Kuntz ile Letonya'yı yenen milli takımımız da Dünya Kupası finallerine katılma şansını devam ettirdi.

SONU GÜZEL BİTTİ

Hâlâ yüzümde şaşkın bir gülümseme var. Tik oldu galiba. Korku filminin sonu güzel bitti. Ağlarken bizi güldürdünüz ya, aşk olsun size. Yalnız her maç böyle olmaz, ne olur silkelenin ve bir an önce kendinize gelin. Sonuçta siz sahadasınız ama ekran başında kalp krizi geçirecek olan da bizleriz. Bize de yazık. Üzüntüm, babam gibi kızıp uzatma dakikasının son dakikasını seyretmeden ekran başından kalkıp gidenlere. Tebrikler size, geçmiş olsun bizlere...