Yetersizliğe rağmen-(TAMAMI)
Kazakistan karşısında alınan güdük ve zorlayıcı galibiyet kimseyi umutsuzluğa düşürmemeli. Bu koşullar altında maçtan önce bana sorulsa beraberlik bile iyidir derdim. Nedeni ve suçluları ortada. Şike soruşturması ve onu takip eden olaylar nedeniyle maç yapmamak futbolcularımızı ne kadar stres altına sokmuş gördük. Hep birlikte bir telaş içindeydik. Futbolcularımız sahada, bizler tribünler ve televizyon başında bir an öncez gol atma sabırsızlığı çektik.
Böyle oyunlarda yenilen bir gol büyük handikap olur. O nedenle takımı ekonomik kuracaksınız. Ancak Hiddink bile kendini "nasıl olsa atarız, yemeyelim" mantığından kurtaramadı. Sahadaki kurgu savunma ağırlıklıydı, yine de gördüğünüz gibi bir kaza golü yemekten kurtulamadık. Şimdi teknik olarak Avusturya maçını düşünmek durumunda olduğumuzdan analizi ona göre yapalım.
Masalcılara aldırmayın, uluslar arası maçlarda topu da kullanabilen iki ön libero ile oynamak durumundasınız. Ne yazık ki, kırmızı kart gören Selçuk İnan'ı tercih ettik. Oysa o pozisyonda Selçuk Şahin ve Mehmet Topal ile oynamalıydık, oynamalıyız.
Ataklarda biri fizik gücü ve alacağı yük ile ilgili olarak çok dolaşan ikinci forvetle oynamak gerekirdi. Burak'ın yardımına Kazım düşünülmüş. Oysa Emre Belozoğlu, Mehmet Ekici ikilisinden biri yerine Umut Bulut'a gözü kapalı ilk 11'de yer vermek gerekir. Böylece hem Kazım'ın verimi artar, hem de Burak'ı iyi tanıyan Umut Bulut ile gol yollarında daha fazla olabiliriz. Sağ kanattaki Sabri-Kazım eşleşmesinin Galatasaray'da da fazla gol üretemediği ortada.
Savunmadaki tercihler hep sıkıntılı. Bence Serdar Kesimal'ın yanında Eğemen yerine topu iyi kullanabilen biri yerleştirmeli. Onu bulmak da bizim değil, teknik kadronun işi. Şike soruşturması yüzsüzlerine "ne yaptığınızı görüyor musunuz?" diyeceğim. Ama onların yüzü kösele gibi. İşin sonunda suçu da başkalarına yıkar zeytinyağı gibi üstüne çıkarlar. Yazık bu kadar zorlanıyoruz.