Yıldız Aras’ı tanır mısınız
Değişik dallarda, sayıları fazla olmayan şampiyonlarımız vardı.
Temiz şampiyonlarımız! En profesyonelleri bile, “amatör” olan... Günümüzle kıyaslanmayacak, sınırlı olanaklarla ve karşılıklarla çalıştılar, yarıştılar. İnanılması güç başarılara, derecelere imza attılar. Gün geldi, aktif spor yaşamları bitti. Kimi sporun içinde kaldı, kimi köşesine çekildi, kimi artık aramızda değil... Bir zamanlar hepimize ezberlettikleri adlarını şimdi anımsayamayan toplumsal hafızamıza inat; “Sizi unutmadık!” diyoruz.
“Sizi Unutmadık” dizisinin, belki de en genç şampiyonu olacak Yıldız Aras. Aslında onun başarılarının üstünden, “unutulacak” kadar zaman da geçmedi. Ancak, Yıldız Aras’la toplumun ilişkisi, Türkiye’de spora bakışın özeti gibi... 5 kez Dünya, 12 kez Avrupa Şampiyonu olmuş bir sporcumuzdan habersiziz!.. Bu yazıyı okuyanların büyük bölümünün de, adını ilk defa görmüş olacağını düşünüyorum. Bunda medya kadar; futbolcuları, ayak bileklerinin fotoğrafından bile tanıyan bizlerin de sorumluluğu yok mu?
Bu arada; gazeteci milletinin, dövüş sporlarıyla uğraşan kadın sporculara sormadan edemediği standart soruyu, Aras’a da sormadım. Dolayısıyla, sokakta kimseleri dövüp dövmediğinin cevabı, yazıda yok; umarım siz de merak etmiyorsunuzdur.
- Siz nasıl açıklıyorsunuz bu tanınmama durumunuzu; üstelik dövüş sporlarına bu kadar meraklı bir ülkede?
Evet çelişki. Kendi camiam hariç çok tanındığımı söyleyemem. Ya da bu tür sporlarla özellikle ilgilenenler dışında... Ülkemizde futbol hariç bütün branşlar aynı durumda sanırım. Bu aslında dünya genelinde böyle. Tanınmak gibi bir isteğimde olmadı açıkçası... Bu beni oyundan düşürür müydü, bilemiyorum.
‘Karatede vurulmaz’
- Karate “sert” bir branş olarak adlandırılabilir mi? Sakatlık riski yüksek midir?
Karate, sportif anlamda sert bir branş değil. Küçük yaş gurubunda temasın dahi olmadığı, büyük yaş gruplarına doğru sadece temasa izin veren bir branştır. Fakat zaman zaman bu ayarlanamıyor ve bazı sertlikler oluyor. Bu gibi durumlarda, sert vuruş yapan taraf cezalandırılır, diskalifiye dahi edilebilir. Amaç, tekniği doğru uygulayıp çok seri, çok kuvvetli bir şekilde vurabileceğini göstermek ama vurmamaktır. Aslında “ kontrollü, güçlü teknik gösterisi” diyebiliriz. Her sporda olduğu gibi karatede de sakatlıklar olabiliyor.
- Ciddi sakatlıklar yaşadınız mı?
Ben 3 kez ön çapraz bağ ameliyatı ve parmağımda tendon kopmasından ameliyat oldum. Ama darbelerden değil, maç esnasında ya da antrenmanda anlık durumlarda yanlış basmak, rakibi düşürmeye çalışırken dizimin dönmesi gibi durumlarda sakatlandım.
‘Bana ‘Strong Girl’ derlerdi’
- Karate için ne gibi fiziki, motorik özellikler gerekir? Sizin en önemli özelliğiniz neydi müsabık olarak?
Karate sporunda genelde bütün branşlarda olması gereken motorik özelliklerin gelişmiş olması gerekir. (Kuvvet, Sürat, Dayanıklılık, Koordinasyon, Hareketlilik vb.) Fakat bizim gibi oyunsal sporlarda taktik, sportif branşa yönelik pratik zekâ önemlidir. Kendime gelince; diğer sporculardan kuvvet olarak üstün olduğumu düşünürdüm. Zaten yurtdışında bana “Strong Girl”(Kuvvetli Kız) diyorlardı. Sadece kuvvetli olmak yetmez tabii, zamanlamamın çok iyi olduğunu, biraz da korkusuz olduğumu düşünüyorum.
- Karate, neden olimpik branş olarak tescillenmiyor yıllardır?
Ben de mantıklı bir cevap bulamıyorum. Politik bir süreç bence. Olimpik branş olma kriterlerine bakıldığında, çoğu kritere uygun olduğumuzu düşünüyorum. 40’tan fazla ülkeyle Avrupa, en az 70 ülkeyle Dünya şampiyonalarında yarışıyoruz. Olimpiyatlarda yarışan bazı branşlara baktığımızda, 20 ülke ile Avrupa Şampiyonası yapıyorlar.
‘Doping böyle önlenemez’
- Maddi olarak, emeğinizin karşılığını aldınız mı?
1999-2000 yıllarında Avrupa - Dünya Şampiyonaları’nda aldığım ödüllerle belli bir birikim yapabildim. Fakat o tarihten sonra ödüllerde çok düşüş oldu ve hâlâ da düşmeye devam ediyor. Sporcuyken ben biraz başarı odaklıydım, para kısmı beni pek ilgilendirmiyordu. Bazı şeyleri bırakınca daha iyi gördüm. İnanamıyorum olanlara; düşünün, karatede Avrupa’da derece yapacak sporcu zaten 10-15 bin lira alacak, bir de onu 12 taksitte alacakmış... Ayrıca, o kadar değişken ki; ben Akdeniz Oyunlarında 3 kez şampiyon oldum; 30 altındı, 2013 Akdeniz Oyunları’na 300 altın verdiler. Bu şartlarda nasıl emeğimin karşılığını aldım diyebilirim?
- Ödülle dopingin ilişkilendirilmesine ne diyorsunuz?
Bir takım branşlarda doping yapılıyor diye ya da küçük yaşta başarılı olanlara o kadar parayı verince, performansları düşüyor diye ödüller düşürülüyor. Bunların çözümü bu olamaz. 1 trilyon kazananı düşür belki ama zaten 30-40 bin alanı düşürür bir de bunu takside bağlarsan bilemiyorum sporun hâli nice olur?
‘Dövmek istiyorlar’
- Karateci olduğunuzu öğrenenlerin tepkileri ne oluyor genellikle?
Pek çok kadından, “Bana karate öğretir misin, falanca erkeği (koca, erkek arkadaş, abi ya da kendisine kötü davranan herhangi biri) dövmek istiyorum” sözünü duymuşumdur. Aslında hayatımızın her alanında şiddetle iç içeyiz; ailede, sokakta, okulda, iş hayatında... Bölgelere, eğitime, ekonomik ve sosyal şartlara göre değişse de, karakteristik olarak bir yatkınlık var.
- Bu bağlamda ne yapılmalı sizce?
Bunu olumlu olarak kullanabilir, projelendirebiliriz. Sokak çocuklarında, şiddete meyilli insanların yönlendirilmesinde ya da her insanın içinde olan şiddet dürtüsünü kontrol aşamasında kullanabiliriz. Bu tür çalışmaları duyuyoruz ama sonuçları hakkında bilgi sahibi değilim. Özellikle kız çocuklarının, kadınların, özgüven problemi olanların, kendine olan güvenlerini kazanmasında eğitim aracı olarak spor kullanılabilinir.
- Önemli bir rol model olarak siz neler yapıyorsunuz bu konularda?
Beden eğitimi öğretmenliği yaptığım okulumda, karate kursları başlattık. Orada uyum sorunu yaşayan, şiddete başvuran öğrencilere yönelik çalışmalarımız var. Tabii ki bunun yeterli olduğunu söyleyemem. Polis teşkilatının da bu tip çalışmaları olduğunu biliyorum. Hemcinslerim, çocuklar ya da katkımın olacağını düşündüğüm her ciddi projenin içinde olmak isterim. Fakat ciddi anlamda bu tür projelerle karşılaşmadım.
YILDIZ ARAS KİMDİR?
10 Kasım 1977’de, Karslı baba ve Sivaslı annenin, 6 çocuğunun 5.si olarak İstanbul’da doğdu. Çocukluk yılları, dövüş sporlarında başarılı olacağının habercisi gibiydi. Bunu fark eden karate antrenörü ve komşuları Yüksel Baltay’ın yönlendirmesiyle 9 yaşında karateye başladı. Spor hayatına Ersoy Çırlar Kulübü’nün sporcusu olarak devam etti.
1995’te girdiği A Milli Takım’da, 2010’a kadar Kumite(dövüş) dalında, +60 kg ve açık sıklette mücadele etti. 1997-2009 yılları arasında, 5 kez Dünya, 12 kez Avrupa, 3 kez Akdeniz Oyunları şampiyonu oldu.
Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu mezunu, bekâr, Fenerbahçeli... İstanbul Bağcılar’da, beden eğitimi öğretmenliği yapıyor. Farklı ülkelerde seminerlere katıldı, katılıyor. Milli Takım ve Bağcılar Belediyespor’un karate antrenörlüğünü, Ümit-Genç-21 Yaş altı Bayan Karate Milli Takımları’nın teknik komite üyeliğini yapıyor.