Yirmi Birinci Tablet, Şehit
Dağlarda kayalarda
Çiçek açan yiğitler
NATO’dan NATO’cudan
Sorulmadan hesabınız
Yemek içmek bize haram!
Yeşil bir yağmurdur, geceleri yağar ekinlere,
Sabah güneşi gibi vurur pencerelere,
Ona hiç ölü diyebilir miyiz?
Kolayca girer evden içeriye, oturur eski yerine:
Anne, ben geldim! Anne mutfakta dalmış işine,
Oğlunun sevdiği yemekleri yapıyor.
Anne, ben geldim! Kalkıp geçiyor bir odadan ötekine.
Dağı tırmanıp geçiyor bir tepeden ötekine.
Ona hiç ölü diyebilir miyiz?
Severiz bütün ölüleri biz, onu sevdiğimiz için.
Anne oğlunun sevdiği yemekleri yapıyor:
Ana sütü, ana dili, ana yüreği, ana toprak...
Anne yemekleri bolca yapıyor, bütün şehitleri ağırlayacak.
Kuruluyor kutsal sofra: Mataralar şerbet dolu.
Mayınlıyor yolu, uzaktan kumandalı hayın,
Sakın ağlamayın, gülmesin şeytan!
Anne gizlice ağlıyor içerde: Memeet, Memoo!
Bebek, emekleyerek geçiyor yerdeki kilimi.
Anne övünüyor oğluyla: Evimin direği, evimin çiçeği o.
Memetçik, dirsekleri üstünde geçiyor yedi iklimi.
Açılıyor sekiz kapının kanatları ardına kadar,
Geldim anne, diyor. İşte geldim.
Ben ırmak oldum bak: Su gibi içsin beni halkım.
Anne ben buğday oldum, un oldum, ekmek oldum:
Halkımın karnı tok olsun.
Anne, ben yıldız oldum: Halkımın başı dik olsun!