Yok, bu bir kâbus, rüya görüyoruz!
Aslında biz bir rüya görüyoruz, kâbus bu! Çünkü:
-Biz Türkiye Cumhuriyeti’nin yurttaşları olarak, hiçbir ayırım gözetmeksizin ayni evrensel insan haklarına sahibiz. Yurdumuzun tüm bitki ve hayvan topluluklarının da aynı şekilde evrensel yaşam hakları vardır bizde. Yurttaşlar doğa ile barışık, dogmalardan arındırılmış, bilimin yol göstericiliğinde ilerleyen, demokrasiyi içselleştirmiş, eğitimli ve kültürlü insanlardır.
-Fakirlik ve yoksulluk mu? O da ne demek? Bunları ortadan kaldıralı ve yurttaşlarımızın insanca bir yaşam sürmesi için bilgi, emek ve üretimi esas alan ekonomik sisteme geçeli çok yıllar oldu. Kalkınma değil, “gelişme”, tüketim değil “üretim” esastır bizde. Gelişmede kırsal alanlar, tarım ve hayvancılık önceliklidir, aile işletmeciliği gelişmiştir, binlerce kooperatif kurulmuştur. Altyapısı tamam, eğitim, kültür ve sanat faaliyetleri yapılan on binlerce köyümüz var. Tarım, hayvancılık ve gıda sektöründeki tüm yabancı yatırımlar çoktan kamulaştırılıp, köy kooperatiflerine devredilmiştir.
-Bizim yurdumuzda eğitim, sağlık, adalet ve güvenlik hizmetleri bütünüyle devlet tarafından yerine getirilir. Her yurttaş bu hizmetlerden koşulsuz ve bedelsiz yararlanır. Hukuk sistemimiz, yargının bağımsız ve tarafsızlığı ilkesi esas alınarak, bilimsel bir anlayışla yeniden yapılandırılmıştır. Yargı bizim güvencemizdir.
-Devlet, siyaset, eğitim ve hukuk dogmalardan çoktan arındırılmıştır. Bizde hiçbir insan, özellikle de çocuklar, dinsel inançların baskısı altına alınamaz. Kendi tercihini yapar ve inancını özgürce yaşar.
NASIL YAŞIYORUZ?
Çünkü:
-Bizim Devletimiz, tüm kaynaklarını, öncelikli olarak eğitim, araştırma ve geliştirme, sanat ve kültür için seferber eder. Fikri ve vicdanı hür, üreten, düşünen, sorgulayan, araştıran sağlıklı nesiller yetiştirir, bunun için devlet bütçesinin önemli bir kısmı kullanılır.
-Yurdumuzda tüm yerüstü ve yeraltı kaynakları ile topraklar, kıyılar ve sulak alanlar yurttaşlara aittir. Bunlar asla satılamaz veya kiralanamaz. Yurdumuzun enerji gereksinimi bütünüyle güneş enerjisinden karşılanır, HES’ leri, fosil yakıt kaynaklarını ve nükleer enerjiyi terk edeli yıllar oluyor.
-Ekosistemimizdeki tüm organizmalar bir arada, bir denge ve ahenk içinde yaşar bizim yurdumuzda. Bunun için, bilimin ışığında havza ölçekli, havzadaki tüm paydaşların katılımıyla arazi ve kaynak kullanım ve gelişme planları uygulanır. Bu planlara aykırı tesisler çoktan kamulaştırılıp, faaliyetlerine son verilmiştir. Bunun sonucunda bizim derelerimiz, denizlerimiz pırıl pırıldır. Kirlenme mi! O da ne demek?
-Bizde yurttaşları temsilen tüm demokratik kitle örgütleri karar verme süreçlerine eşit haklarla katılır. Alınan kararlarda ana hedef insanın ve doğanın mutluluğunu pekiştirmektir.
İşte biz, böyle cennet bir vatanda, özgürce, hiçbir gelecek endişesi duymadan yaşayan mutlu yurttaşlarız. Bu yaşadıklarımız ise sadece bir rüya!
Hadi biri uyandırsın beni de rastgele diyeyim!