Yolda bıraktıkları, bırakacaklarının teminatı!
Mavi Marmara isimli gemiye yandaşlarını doldurup İsrail’e kafa tutmaya gönderen ve on vatandaşımızın İsrail kurşunuyla ölmesine neden olan İHH yöneticileri büyük şaşkınlık içindeymiş... Çünkü bir zamanlar yere göğe sığdıramadıkları Recep Tayyip Erdoğan, İsrail’le anlaşarak kendilerini yüzüstü bırakmış!
Ölen gençler için İsrail’den milyarlarca lira tazminat isteyen bu arkadaşlara, “Giderken bana mı sordunuz” diye çıkışmış...
Onlar da şimdi, “Evet sorduk. Sen de gidin dedin ama şimdi bizi yolda bıraktın” diye ağlaşıyorlarmış...
***
Yeni mi öğrendiniz morkolozlar?
Bu konunun piridir o!
Kimleri yolda bırakmadı ki?
Hayatı boyunca “yolda bıraktıklarını” uç uca dizseniz, Ankara’dan Fizan’a yol olur!
***
Örneğin, “Hocası”, Necmettin Erbakan’ı yolda bıraktı. Hem de öyle bir bıraktı ki; adamın partisinin yarısını alıp yeni bir parti kurdu. Yediği kazığın etkisinden kurtulamayan Erbakan, deyim yerindeyse bunların adını sayıklayarak ölüp gitti!
Daha ilk AKP Hükümeti kurulur kurulmaz, Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış’ı, laiklik karşıtı düzenlemelere karşı çıkan Milli Eğitim Bakanı Erkan Mumcu’yu yolda bıraktı.
Kendisinden sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan ve “eski hesapları temizleyen” Ali Müfit Gürtuna’yı yolda bıraktı.
AKP’yi ve hükümeti birlikte kurduğu Abdüllatif Şener’i...
“Abi”dediği Şaban Dişli’yi...
Sanayi Bakanı Ali Coşkun’u...
Akıl hocalarından Nevzat Yalçıntaş’ı yolda bıraktı.
Birlikte tüm KİT’leri “babalar gibi”sattığı Kemal Unakıtan’ı yolda bıraktı; daha ne olsun?
Saygıda kusur etmediği ve iktidarı paylaştığı, her seçimden önce ve sonra selam çaktığı Fethullah Gülen’i yolda bıraktı.
Bir zamanlar zırhlı arabasını ve savcılık yetkisini (!) değiş tokuş ettikleri özel görevli savcı Zekeriya Öz’ü yolda bıraktı.
Baş tacı edip milletvekili bile seçtirdiği Hakan Şükür’ü yolda bıraktı.
“Ağabey”dediği Hasan Cemal’i...
Atatürkçü subaylara karşı kullandığı Ahmet ve Mehmet Altan’ı, Bavulcu Baransu’yu, Yasemin Çongar’ı...
Kendisine saygıda ve destekte kusur etmeyen Cengiz Çandar’ı, Ekrem Dumanlı’yı, Fehmi Koru’yu, Mustafa Karaalioğlu’nu, Oral Çalışlar’ı, Gülay Göktürk’üyolda bıraktı.
Eski müsteşarı ve “sır küpü” Ömer Dinçer’i yolda bıraktı...
“Çözüm Süreci”nde kol kola oldukları tüm HDP’lileri, en başta da şakalaşıp durduğu Sırrı Süreyya Önder’i yolda bıraktı.
Abdullah Öcalan’ı yolda bıraktı.
Tam yetki verip terör örgütüyle anlaşması için Dolmabahçe’ye gönderdiği Yalçın Akdoğan’ı, Mahir Ünal’ı yolda bıraktı.
Kullanıp attığı “akil insanlar”ı yolda bıraktı.
Kardeşim dediği Kaddafi’yi, Beşar Esad’ı, Hüsnü Mübarek’i yolda bıraktı.
Birlikte “unutulmayan icraatlar”a imza attıkları Egemen Bağış’ı, Muammer Güler’i, Erdoğan Bayraktar’ı ve Zafer Çağlayan’ı yolda bıraktı!
Hüseyin Çelik’i, İdris Naim Şahin’i, Ertuğrul Günay’ı, Sadullah Ergin’i...
Öz kardeşinden daha yakın olan Abdullah Gül’ü...
Bülent Arınç’ı yolda bıraktı.
Son olarak da...
Seçilmiş başbakan Ahmet Davutoğlu’nu yolda bıraktı.
***
Kısacası; bugün “hazret”in yakınında bulunan morkolozlar çok iyi bilmeli ki; yolda kalma sırası eninde sonunda kendilerine de gelecek.
Görünen köy kılavuz istemiyor; hepsinin kaderinde “süzülmek” var...
O yüzden şimdiden kendilerini alıştırsınlar da İHH’li morkolozlar gibi üzülmesinler!
GÜNÜN SORUSU
CIA Direktörü John Brennan, Türkiye’yi yasa boğan havalimanı saldırısının üzerinden dört saat geçmeden bir açıklama yapmış ve “IŞİD, Türkiye’deki terör eylemlerini sıklaştırarak sürdürecek” demiş... Sorum kendisine:
Nereden biliyorsun; yoksa bu talimatı bizzat sen mi verdin?
Ankara’da pankart savaşı!
AKP’nin CHP’yi PKK’yla kol kolaymış gibi gösterme çabalarına CHP’liler “sokakta” yanıt verdi.
Odatv’nin haberine göre Ankara’nın bazı bölgelerinde köprülere, Erdoğan’ın “çözüm” sürecine ilişkin çelişkili ifadelerine yer verilen pankartlar asıldı.
Pankartların üzerinde Erdoğan’ın 2010’da söylediği “PKK ile görüşmedik. Görüştüğümüzü söyleyenler şerefsizdir” sözü ile 2011’de “Terör örgütü PKK ile biz görüşmedik. Devlet görüştü” ve 2013’te “PKK ile görüşen arkadaşı ben gönderdim. Sıkıntısı olan bana söylesin” ifadeleri yer aldı.
CHP’lilerin unuttuğu bir şey var:
Başka bir siyasetçiyi siyaset dünyasından silebilecek bu çelişkiler, Erdoğan’ı hiçbir şekilde sarsmıyor.
Çünkü onun seçmeni okuduğunu ve duyduğunu anlamıyor!
İşte o da bu yüzden “seçmenin eğitimli olması” gerektiğini söyleyen Erol Evgin gibi aydınlara kızıyor!
***
Bu arada CHP’lileri uyarmadan da edemeyeceğim.
Benim bildiğim Melih Gökçek bu eylemin altında kalmaz.
Yarın bir gün akla hayale gelmedik bir “Melih Gökçek rövanşı” ile karşılaşırsanız; şaşırmayın!
156+347!
Abdullah Gül’e söylemek istediklerinizi yazıp [email protected]’a gönderin; yayımlayayım. Bugün sıra Tunus’ta yaşayan Y. A.’da:
“Abdullah Bey...
Ben yıllardır bir Arap ülkesi olan Tunus’ta yaşıyorum. Önce inşaatlarda çalıştım, sonra elektrikli ev aletleri mağazası açtım. Tunuslu siyasetçilerin bile sizin kadar umursamaz olduğunu ne duydum, ne gördüm. Burada siyasetçilere sorulan her soru bir şekilde bir yanıt bulur. Ama siz ne halkı umursuyorsunuz, ne de demokrasilerde halkın ağzı, kulağı, gözü olan gazetecileri... Bu köşeyi her gün okuyorum ve çok özlediğim ülkem için, ‘Kimlerin eline kaldı’ diye kahroluyorum!”
GÜNÜN İSYANI
Recep Tayyip Erdoğan’ın yeğeni Recep Ali Erdoğan aslında itfaiye eriymiş... Amcasının gölgesi ona da yetişmiş olmalı ki önce memur olarak Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı’na (KOSGEB) geçmiş; sonra da bu kurumda jet hızıyla terfi ederek Finansman Dairesi Başkanı olmuş... İsyanım kıskananlara:
Nazar etmeyin ne olur... Çalışın sizin de olur! He, he, he...