Yüce Başkomutan ve ulu önder Atatürk
Yabancı bilim insanlarına göre Mustafa Kemal Atatürk, sahip olduğu özellikler sebebiyle başta kendi ülkesinde, sonra yeryüzünde büyük bir komutan ve ulu bir önder olarak tarihe geçmiştir.
İLERİYİ GÖRME
Mustafa Kemal’in amacı “Avrupa”nın hasta adamı olarak tanınan Osmanlı Türkiye’sini; egemen, demokratik, kendisine yeterli, laik ve çağdaş bir ülke haline getirmekti. Bu görüş siyasi, sosyal ve teknolojik değişimleri içeren topyekûn bir devrimin habercisiydi. Mustafa Kemal bu fikre; yıllarca yurduna göz koymuş büyük güçlere karşı savunmaya başlamadan önce sahipti (Robinson, 1963). Bağımsızlıktan sonra, Atatürk’ün gayesi modern bir Türkiye yaratmaktı. Sadece on beş yıl içinde ulusunu geniş kapsamlı yeniliklerle çağdaşlaştırdı.
CESARET
Mustafa Kemal’in savaş meydanında gösterdiği cesaret pek şanlıdır. Çanakkale Savaşı’nda 19. Piyade Tümenine kumanda etmekteyken, emir beklemeden, tümenini Conkbayırı’na, esas saldırının oradan geleceğini tahmin ettiği için sevk eder. Mustafa Kemal’in savaşa girme cüretini göstererek göze aldığı bu tehlikeli harekât, bozguna uğramış askerleri tekrar savaşmak üzere “Düşmandan kaçılmaz! Cephanemiz yoksa süngümüz var!”, “Size ölmeyi emrediyorum!”, Ya istiklal ya ölüm!” diyerek yüreklendirmesi sayesinde başarılmıştır (Gawrych 1988). Robinson (1963:245) der ki “Anafartalar Savaşı’nda, Mustafa Kemal sürekli cephenin en önünde, topları yerlerine itiyor, kurşunlar arasında ayağa kalkıyor ve sağ kalmayacaklarını bilen askerler göğüslerini siper ediyordu. Lord Kinross da Atatürk: Bir Milletin Yeniden Doğuşu (1965) kitabında “Mustafa Kemal’in vatan savunması için ölmeye hazır olması, etrafındakileri onun emriyle ölmeye hazırladı” diye yazmıştır.
GÜZEL KONUŞMA
Özel hayatında sessiz ve içine kapanık bir insan olsa dahi, O, halk arasında güzel ve akıcı konuşabilen bir hatipti. Yurdunu yeni baştan ayağa kaldırma çabasıyla düşüncelerini kolayca aktardı ve izlenmesi gereken yolları halkına berrak bir heyecanla anlattı. Aynı zamanda konuşmasını, şartlara ve dinleyicisine göre uyarlayabilecek bir Tanrı vergisine sahipti. Türklerin vatanseverlik ruhuyla çarpıştıklarını bilen Lord Kinross (1965) Mustafa Kemal’in Türkleri nasıl şahlandıracağını bildiğini yazar. Çoğu kez TBMM’ni, fikirlerini Türk halkıyla paylaştığı bir ortam olarak kullanarak, onları kurtuluş için büyük mücadeleye katılmaya ikna etmiştir. Hakikaten; etkili bir biçimde sarf ettiği sözlerle yazdığı Nutuk (1927) halen gençlik için hem bir ilham kaynağı, hem de bir rehber olmayı sürdürür.
KARARLILIK
Kararlılık öğeleri olan “irade ve sebat” bir önderin en gerekli özelliklerindendir ve Mustafa Kemal başarma azmine sahiptir (Hughes, 2006). İnönü Meydan Muharebesi’nin yıldönümlerinden birinde, Konya’da yaptığı bir konuşmada ister askeri olsun, ister siyasi; her türlü savaş meydanında esas ilkesinin “Zafer, zafer benimdir diyebilenlerindir. Başarı ise başaracağım diye başlayarak sonunda başardım diyenindir” olduğunu açıklamıştır. Egemen bir Türk Devleti istediğini ifade ettiği için, 1919 yılında Osmanlı Ordusu’ndan çıkarıldıktan sonra, sağduyusu ile değişen şartlara uygun dengeli bir siyasal ve askeri çaba göstermiştir. 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni kurarak bağımsızlık savaşı için ulusunun desteğini aldı. Bu Meclis; Mustafa Kemal’i, aynı zamanda işgalci kuvvetlere karşı, Türk Ordusu’nun Başkomutanı olmaya layık gördü. Aşılması imkânsız engel, yoksunluk ve siyasal zorluğa rağmen bağımsızlık mücadelesini, umudunu kaybetmeden, kararlılıkla sürdürüp amacına ulaştı.
DÜRÜSTLÜK
Doğru bir önder güven telkin ettiği gibi onu sürdürmesini bilir, gerçeği teşhis ederek onunla yüzleşir, olumsuzlukları kucaklayarak sorunları çözer, gelişmeye yol açar ve halkı için yaşamı anlamlı kılar (Lewis, 1967:259). Mustafa Kemal sahip olduğu değerlere ve açıkladığı amaçlarına tamamen sadık bir liderdir. Robinson (1963), Mustafa Kemal’in, sadece şahsi güç peşinde koşmadığını, ilhamını yüce ülkülerden aldığını vurgular. Bu ülkülere sadakatiyle Mustafa Kemal, Türk halkının güvenini kazanmıştır. Örneğin Lewis (1967) Türk Kurtuluş Savaşı’ndaki zaferiyle Mustafa Kemal gibi bir savaş kahramanını amacından saptırabilecek pek çok dikkat çelici mesele olduğunu söyler. Bunlar, Avrupa ve Asya’da kaybedilmiş Osmanlı Beylikleri, dağılmış Rus İmparatorluğu, düşen kimi vilayetlerde yaşayan 20 milyon Türkçe konuşan ahalinin varlığıdır. Mustafa Kemal, ikilemde kalmasına sebep olacak bu tip zorluklar içinde dahi halkına açıkladığı ülkülerinden ödün vermeme dürüstlüğünü göstermiştir. Atatürk’ün çağdaşı olan diktatörler ve baskıcı yöneticilerin bugün pek savunucuları olmazken, Atatürk halen ulusunun ATA’sı ve başka milletlerin ilham kaynağıdır. (Kaynak: Güçlü, Meriç; Gülen, Gonca; Şeşen, Elif; Tokdemir, Gökçe, 2010,. Academic English: Survival Skills II, ODTÜ Modern Diller Bölümü İngilizce Ders Kitabı, Yargı Yayınevi)