Yugoslavya diye bir ülke vardı
Trump’ın morardığı BM Genel Kurulu oylamasına 172 ülke katıldı.
Bunlardan 7’si eski Yugoslavya’nın parçalarıydı.
Slovenya, Makedonya ve Hırvatistan 1991’de, Bosna-Hersek 1992, Sırbistan-Karadağ 1993, Karadağ 2006 ve Kosova 2008'de bağımsızlığını ilan etti.
2009 yılının 30 Eylül’ünde Yugoslavya’nın adı internetten de silindi.
Dünyadaki siyasi fay hatlarının iyice gerildiği şu son günlerde gözden kaçan bir haber vardı.
Geçen hafta eski Yugoslavya için kurulan Lahey'deki Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi (ICTY) kapılarını kapattı. (1)
Kuruluşundan bu yana 161 davaya bakan, 90 kişiyi mahkum eden, 19 kişinin beraatine karar veren ve 4 bin 650 tanığı dinleyen mahkeme, tam 10 bin gün mesai yaptı.
Hollanda'nın Lahey kentinde 24 yıldır çalışmalarını sürdüren uluslararası mahkeme, kurulduğu günlerdeki gibi, kapanırken de tartışmaların odağında yer aldı.
Savaş suçu nedeniyle 20 yıllık hapis cezası onanan eski Hırvat General Slobodan Praljak’ın, 29 Kasım'da kameralar önünde siyanür içerek yaşamına son vermesi çok ilgi çekti.
MİLOSEVİÇ “SUÇSUZ” BULUNDU
İlgi çekmeyen bir başka gelişme ise, Bosna Hersek’teki katliamların baş sorumlusu olarak gösterilen eski Yugoslavya Devlet Başkanı Slobodan Miloseviç’in, ölümünden 11 yıl sonra Lahey’de kurulan ikinci bir mahkemede suçsuz bulunmasıydı.
Bosnalı Sırp General Ratko Mladiç’e yönelik kararda bir dip not olarak saklanmaya çalışılan 22 Kasım 2017 tarihli hükme göre, Slobodan Milosevic, Jovica Stanisic, Franko Simatovic, Zeljko Raznatovic ve Vojislav Seselj, üzerlerine atılı suçu doğrulayacak yeterli delil olmaması nedeniyle suçsuz bulunmuştu. (2)
Geçen yıl da Sırp katil Karadzic kararında yine Miloseviç’in, Bosna’daki Hırvat ve Müslümanlara etnik temizlik yapılmasından sorumlu olmadığı yönünde bir hüküm verilmişti.
Yugoslavya’daki insanlık suçlarının baş mimarı olarak gösterilen Miloseviç, 11 Mart 2006’da Lahey’deki hücresinde ölü bulunmuştu.
Miloseviç ölü bulunmasının ardından 11 yıl sonra bu kez suçlamalardan “muaf” tutularak, suçsuz bulunmuştu.
ABD, NATO ve AB üçgeninde yaratılan “Sırp Kasapları” propagandası sonucu Yugoslavya ortadan kaldırılmış, bu cinayetin tanıkları da aynı şekilde ortadan kaldırılmıştı.
Bu noktada kimse yanlış anlamasın, Sırplar sütten çıkmış ak kaşıktır iddiasında değilim.
Ancak, parmaklar Sırpları işaret ederken, asıl suçlunun gözden kaçırılmasına da gönlüm el vermiyor.
YUGOSLAVYA DEVLET BAŞKANI’NIN ÖLÜMÜ
Ancak, tam da “asıl katili” açıklarken Hollanda’daki hücresinde öldürülen Miloşeviç’in kapanan Yugoslavya savaş suçları mahkemesiyle birlikte unutulmasına izin vermeyeceğim.
66 ayrı savaş, soykırım ve insanlığa karşı işlenen eylemlerle suçlanan Slobodan Miloşeviç, ölümünden 72 saat önce avukatı aracılığıyla Rusya Dışişleri Bakanlığı’na ilettiği mektubunda zehirlenerek öldürüleceği uyarısında bulunmuştu.
Hücresinde kalp krizi geçirdikten sonra ise, doğru tedavi uygulanmayıp, adeta ölüme terk edilmişti.
“Balkan Kasabı” Miloşeviç, hakkındaki davanın sonuna gelindiği bir sırada, tam da Eski Yugoslavya Devlet Başkanı kendi savunmasında ABD ve Avrupa ülkelerinin iç savaştaki rollerini ve onların maşalarını açıklamaya başlarken ölüvermişti.
Ölümünden sonra açılan soruşturmada, hücresindeyken kanında tansiyonu arttırıcı Rifampisin maddesine rastlandığı, ancak bu bilginin Hollandalı doktorlar tarafından Miloseviç’e iletilmediği ortaya çıkmıştı. (3)
Miloseviç’in mahkeme sürecinde ilginç olaylar oluyordu.
Kanıtlar ve tanıklar dinlendikçe, korkunç bir savaş suçlusundan, vatansever bir lidere dönüşüyordu.
Özellikle mahkemeyi canlı olarak televizyondan seyreden Sırpların gözünde Miloseviç bir kahramana evriliyordu.
Miloseviç karşıtı gazetecilerden Tim Judah, “Bu mahkeme felaket yanlış gidiyor. Savaş suçlusu yireni bir Sırp kahramanı izliyoruz” diyordu.
YUGOSLAVYA DİYE BİR ÜLKE VARDI
Yugoslavya, İkinci Dünya Savaşı'nda Nazi işgal ordularına karşı SSCB’den sonra Avrupa'da en şiddetli direnişi ve gerilla (Partizan) mücadelesini gösteren insanların ülkesiydi. Ve bu savaş sonunda kazanılan zaferle kurulan bir ülkenin adıydı Yugoslavya. Alman işgal ordularına karşı Sırpıyla, Hırvatıyla, Boşnağıyla, Arnavutuyla, Türküyle, Makedonuyla omuz omuza bir mücadele verilmişti. Bu nedenle güçlü bir anti-emperyalist ve anti-faşist kültüre sahip insanlar yaşıyordu o topraklarda.
Faşizme ve emperyalizme karşı verilen mücadelenin lideri Josip Broz Tito, Yugoslavya sosyalist hareketinin de önderiydi. Sosyalist Yugosyavya'da Sırplar, Boşnaklar, Hırvatlar, Arnavutlar, Makedonlar ve Türkler, 50 yıl barış içinde ve kardeşçe yaşadı.
60’lı yıllarda efsane Bağlantısızlar Hareketi’nin (Bandung Konferansı) öncülerinden Yugoslavya, Sovyetler Birliği ve Doğu Bloku'nun çözüldüğü tarihsel dönemeçte, Avrupa'da küreselleşmeye, neo-liberal politikalara, özelleştirmelere, mali sermayenin serbest dolaşımının yarattığı yıkıma direnen tek ülkeydi. Birleşik Avrupa Projesinin, yani sistemin önündeki en önemli engeldi.
Bu nedenle, başta ABD, NATO ve AB, Yugoslavya'da etnik bölünmeyi kışkırttı. Hırvatistan'a verilen AB'ye üyelik sözü, yangını tutuşturan ilk kıvılcım oldu.
Miloseviç'in devlet başkanı olmasından sonra iç savaş büyüdü, yayıldı ve bütün ülkeyi sardı. Emperyalist plana karşı direniş, şiddetli bir iç savaşa yol açarak rotasından saptı. ABD ve Avrupa sürekli olarak bölünmeyi kışkırttı. Çünkü Batı ve ABD, yeni birlikler kurup kendi sınır duvarlarını yükseltirken, dünyanın kalanını ise ilk bakışta demokratik gibi görülen “çok kimliklilik, çok kültürlülük” anlayışı üzerinde bölünmeye doğru itiyordu. Güçlü bölgesel devletler yerine denetlenebilir ve yönlendirilebilir daha küçük ülkeler istiyorlardı.
Batı, kışkırttığı etnik boğazlaşmayı sonuna kadar izledi. Müdahale etmedi ve halkların arasına geri dönüşü imkansız hale getirecek kadar kan ve karşılıklı suç girmesini bekledi.
İşte NATO’nun yoğun bir hava harekatıyla bitirilen Yugoslavya’nın son lideri Miloşeviç, Lahey’de bunları anlatırken öldürüldü.
Evet Karadziç ve Mladiç liderliğindeki Bosnalı Sırplar inanılmaz vahşi katliamlar yapmıştı. Suçsuz Müslüman ve Hırvatları acımasızca katletmişti.
Ancak Miloseviç Lahey’de bunlarla ilişkilendirilememişti.
2. Dünya savaşında Müslüman Nazi Hançer birliklerinde görev yapan Aliya İzzetbegoviç kahraman ilan edildi.
Bosna Hersek, NATO’nun gladyosu FETÖ’nün üssü oldu.
Uyuşturucu, silah ve beyaz kadın kaçakçısı “Kosova Kurtuluş Ordusu UÇK” da kahraman ilan edildi.
Kosova’da ne yaptığı belli olmayan devasa bir Amerikan üssü kuruldu.
Yugoslavya ile başlayan ABD saldırısı Irak, Afganistan, Venezuela ve Suriye’de devam etti.
Saddam Hüseyin aynı Miloseviç gibi ‘zalim bir katil’ olarak idam edildi.
Kaddafi vahşice linç ettirildi.
Reagan, Bush, Clinton, Yavru Bush, Obama ve Trump…
1989’dan bugüne kurulmaya çalışılan “Yeni Dünya Düzeni” artık tıpkı Trump’ın kendisi gibi komik bile sayılmayan bir karikatür.
Yugoslavya Savaş Suçları mahkemesinin kapanması ve Miloseviç’in suçsuz bulunması ile sanki bir dönemin sonunun geldiği yeniden tescillenmiş gibi oluyor.
DİPNOTLAR:
http://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-42451115 - BBC Türkçe Hollanda Muhabiri Yusuf Özkan
https://www.globalresearch.ca/the-hague-tribunal-exonerates-slobodan-milosevic-again/5622787
http://haber.sol.org.tr/yazarlar/merdan-yanardag/kusturica-ve-yugoslavya-yalanlar-gercekler-34848