Yükselen Asya'nın karşısında doların önlenemeyen çöküşü

Küresel ısınma, küresel savaş gerilimi ve elbette küresel ekonomik kriz.

Küresel bir felaketin eşiğindeyiz.

Ama herşeyin başı ekonomi.

Almanya’daki seçimleri de, Barzanistan’ın akıbetini de, Kuzey Kore gerginliğini de, ABD-Rusya gerilimini de, Türkiye’yi de, tüm dünyayı da belirleyecek olan o çünkü.

2007’de ABD’deki emlak krizini çıkaran Chase Manhattan, Morgan Stanley, Goldman Sachs gibi küresel finans kapital kuruluşları, 2008’deki küresel finans tsunamisinin de mimarı olmuştu hatırlayın.

Bu sonbaharda, 3 büyük ülkede, çalışan sınıflara karşı büyük saldırılar yaşanacak.

ABD, Fransa ve Brezilya Başkanları, iş ve vergi yasalarını çalışan sınıfların aleyhine olacak şekilde revize etmeye hazırlanıyor.

ABD’nin gelmiş geçmiş en kötü ve en yobaz başkanı olma sıfatına sahip Donald Trump, bunu vergi düzenlemeleriyle yapmaya niyetli.

Trump’ın ekonomik politikalarını Goldman Sachs kökenliler.

Enteresandır, Fransa’da Başkan seçilen Emanuel Macron da Goldman Sachs orijinli bir siyasetçi.

O da şimdi Fransa’daki çalışan sınıfların tüm gücünü sermayeye aktaracak reformların peşinde ve Paris sokakları da Amerikan sokakları gibi karışmaya başladı.

Macron çalışan kesimleri tembellikle suçluyor.

Brezilya’nın yolsuzluklarla suçlanan Amerikancı (seçilmemiş) Başkanı Michel Temer ise bildiğiniz Kemal Derviş.

Brezilya’daki Dilma Roussef’i koltuğundan eden, Amerikancı siyasi darbe sonrası koltuğa oturtuldu ve şimdi, 57 büyük kamu kuruluşunu özelleştirme listesine koydu.

Bunları bir yerlerden anımsıyoruz değil mi?

Temer’in satış listesinde neler var neler: Petrol sahaları, elektrik şirketi, havaalanları, otoyollar, piyango idaresi ve hatta darphane!

Yine enteresandır ki, Temer de Goldman Sachs’ın Brezilya müdürü Paulo Leme’yi Brezilya Merkez Bankası’nın başına getirmeye karar vermişti geçen sene.

Batılı finans kapital tüm dünyada doların hegemonyasına dayalı düzenini sürdürmek için ne gerekirse yapıyor. Savaş, kriz, iç savaş ve terör dahil.

ABD’NİN ATOM BOMBASINDAN DA GÜÇLÜ SİLAHI DOLAR

Bugün, Suriye’yi kimyasal silah kullanmakla suçlayan BM Raporu, “Kürdistan’ı bağımsız görmekten mutluluk duyarım” diyen BM Genel Sekreteri Guitterez ve elbette ABD Dolarının küresel rezerv para birimi olması, 1944 Bretton Woods sisteminin sonuçlarıdır.

Daha ikinci dünya savaşı bitmeden Batı kapitalizminin ileri gelenleri Amerika’nın New Hampshire eyaletinde küçük bir kasaba olan Bretton Woods’da toplanıp bu ölümcül anlaşmayı yaptılar.

Wall Street patronları bunu altın standardı olarak yutturdu ama asıl olan küresel batı kapitalizminin mafya babalarının kestiği racon “doların krallığı” idi.

Hitler’in yarattığı kaosun içindeki dünya nasıl bir kazık yediğini yıllar sonra anladı.

Bretton Woods’a göre dolar tüm dünyada rezerv para olacak ve bunun karşılığında da bir ons altının 35’te biri değeriyle sabitlenip altın karşılığında alınıp satılabilecekti.

O dönem bu yapılabilmişti çünkü, ABD savaş yüzünden dünyadaki altın rezervlerinin yüzde 75’ini elinde tutuyordu.

Almanya ve Japonya’nın ihracata dayalı hızlı ekonomik iyileşmesi ve 1960’lardaki Vietnam savaşı, dönemin Başkanı Richard Nixon’u Bretton Woods sistemini bozmaya itti.

15 Ağustos 1971’de (Rockefeller’in Bankası Chase Manhattan kökenli) Hazine Müsteşarı Paul Volcker altına dayalı dolar sisteminin yürütülmez olduğuna Nixon’u ikna etti.

Nixon da enflasyona uğrayan doların altın karşılığı olması kuralını “geçici” olarak kaldırdı.

1973’te bu sistem altın-dolar dengesi tamamen kaldırıldı.

Dolar bu tarihten sonra bir kağıt parçasından fazla birşey değildi artık.

Nixon’un Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, 1973’teki petrol krizinden sonra, “petrodolar” kavramını ortaya attı.

1975’te ABD, Suudi Arabistan ile bir anlaşma yaptı ve petrol üreticileri birliği OPEC’in petrolü dolar dışında bir parayla satmayacağı konusunda garanti aldı.

Bu, doları korkunç güçlendirdi. Yen ve Mark’a karşı büyük artış yaşandı. Ayrıca dünyadaki petrol paraları da ABD’nin kasalarına aktı.

Chase Manhattan, Citi Bank ve Bank of America başta olmak üzere, Wall Street Bankaları da denen Amerikan küresel finans kurumları, bu paraları gelişmekte olan ülkelere aktararak onları borç batağına sürükledi.

Bu da 3. Dünya Borç krizinin temellerini oluşturdu.

İlginçtir ki, yine aynı Paul Volcker, (David Rockefeller’in koruması altında ve yine Rockefeller’in Chase Manhattan Bankası kökenli Volcker- 1927 doğumlu ve hala hayatta), 1979’da FED Başkanıydı ve devlet tahvili faizlerini bir anda fırlatarak 1980 borç krizinin tetikçiliğini yaptı. Bunu, doları ve Wall Street Bankalarını kurtarmak için yapmıştı.

1980 krizinin getirileri, ABD’de Ronald Reagan, İngiltere’de Margaret Tatcher ikilisinin serbest piyasacı küreselleşme saldırıları ile Türkiye’de de 24 Ocak kararları ve 12 Eylül darbesiydi.

Turgut Özal ve Kenan Evren, bir bakıma Wall Street bankalarının işini görüyordu.

2008’deki küresel yapısal ekonomik krizden bu yana ABD’deki S&P 500 indeksi yüzde 320 artış gösterdi.

Oysa ABD’de böyle bir büyüme yaşanmadı. Amerikan halkı da son 9 yılda giderek fakirleşti. Sanayi üretimi dışarıya kaçtı.

ABD’de Federal Hükümetin borcu 20 trilyon doları geçti.

Amerika’nın 2008 krizi Avrupa’daki 2010 avro krizinin tetikleyicisi oldu. Yunanistan ve pek çok güney ülkesi battı.

Almanya, Rusya, Çin ve Japonya gibi dış ticaret fazlası veren ülkeler ise ellerindeki fazla dolarlarla Amerikan tahvilleri almak zorunda kaldı.

Çin ve Rusya, 2008 – 2015 arasında ironik ve dolaylı biçimde kendilerine karşı düzenlenen savaş ve saldırıların finansörü oldu!

PEKİ BUGÜN NE OLUYOR?

ABD ve hempalarının Rusya ve Çin’e karşı, son 3-5 yıldır giderek yükselen tehdit ve saldırılarının temel bir nedeni var.

Nükleer gerilim, Baltık Denizi, Ukrayna ve Suriye üzerinden Rusya’ya; Kuzey ve Güney Kore, Japonya, Tayvan, Afganistan ve Myanmar üzerinden Çin’e yönelen ABD tehdidinin asıl sebebi, doların tahtının sarsılması.

Çin ve Rusya, artık saldırgan Amerikan finans, silah ve petrol kompleksini finanse etmek istemiyor.

Tüm dünyada, Türkiye dahil bütün ülkelerin ellerinde tuttukları her bir dolar, bu komplekse sıfır faizli kredi demek.

Bu da, IŞİD’e, PKK’ya daha çok silah, Barzani’ye daha çok tank-top demek.

Rusya ve Çin, dikkatlice yeni bir “altına dayalı uluslararası para sistemi” üzerinde çalışıyor.

Rusya ve Çin Merkez Bankaları, yıllardır sürekli altın topluyordu, ellerindeki avro ve dolarla altın piyasalarından büyük ölçekli alımlar yapıyordu.

Rusya ve Çin, BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) ve ŞİÖ (Şanghay İşbirliği Örgütü) kapsamındaki gelişen dünya ve Avrasya ile ortak, dolara alternatif yeni bir para sistemi geliştirme peşinde.

BRICS ve ŞİÖ ülkelerinin (gözlemci üye olarak Türkiye dahil) toplam nüfusu 3 milyar,yani dünya nüfusunun yüzde 42’sini oluşturuyor.

Çin Halk Cumhuriyeti Başkanı Şi Cinping’in 2013’te geliştirdiği Yol ve Kuşak Girişimi de (Yeni Ekonomik İpekyolu) bu yeni sistemin çok önemli bir dayanağı olacak.

5 Eylül’de Çin’in Xiamen kentinde düzenlenen Yol ve Kuşak Zirvesi’nde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’ın konuşması çok alkışlandı:

“Rusya, BRICS ülkelerinin küresel ekonomik ve finansal mimari düzenin eşitsizliği konusundaki kaygılarına ve bu sistemin gelişmekte olan ülkelere karşı haksızlıklarına karşı tepkilerine katılmaktadır. Biz, ortaklarımızla yeni bir finansal ekonomik düzenleme reformuna, ve az sayıdaki rezerv kurun diğer ülke paraları üzerindeki hegemonyasını kaldırmak için harekete geçmeye hazırız.”

Putin, açıkça doların tiranlığını kaldıracaklarını söylüyordu.

PETROYUAN

Çin de yeni bir hamleye hazırlanıyor.

Yuan’ı altın karşılığı üzerine kurgulamayı ve Londra ile New York’taki petrol borsalarına Şanghay alternatifini getirmeyi planlıyor.

Bu, petrolün dolarla satışının sonunu getirecek bir plan ve ABD’yi çok kızdırıyor.

Çin dünyanın en büyük petrol ithalatçısı ve tüm satın aldığı petrolü dolarla ödüyor. Bunun ne kadar büyük bir kazık olduğunu bilmem anlatabiliyor muyum?

İşte Kuzey Denizi Brent petrol ile Batı Teksas petrol fiyatlama piyasaları artık tahtlarını kaybediyor.

Şanghay’daki Yuan-petrol borsası demek, dünyanın jeopolitik dengesinin Atlantik’ten Avrasya’ya kayması demek. (Saddam Hüseyin’in Irak’ı, Kaddafi’nin Libya’sı ve son olarak İran bu alternatif petrol rezerv para birimi arayışı yüzünden hedef oldular hep)

Çin yeni para sisteminin dayanacağı altın ölçeğinde de dünyanın en büyük piyasası konumuna erişti.

Çin başta olmak üzere gelişmekte olan ülkeler, artık dünyayı sömüren köhnemiş Dolar-Wall Street-Pentagon sistemine karşı geliyor, bunu da çok hesaplı ve hakkaniyetli biçimde yapıyor.

Başında Trump ile iç kargaşanın eşiğindeki ABD ve Amerika’daki eli çok uzun olan İsrail ise buna terör ve savaş tehdidiyle karşılık veriyor.

Kazanan Avrasya ve gelişen dünya olacaktır. Çünkü Avrasya kaybederse tüm dünya kaybeder.

KAYNAKLAR:
William F. Engdahl – makale; Gold Oil Dollars Russia and China
William F. Engdahl – kitap; Gods of Money: Wall Street and the Death of the American Century
James Petras – makale; The Fall Offensive: US, France and Brazil