Yunanistan’daki ABD yığınağı ve NATO’nun bitişi
Yunanistan 14 Ekim’de, ABD ile savunma işbirliği anlaşmasının kapsamını genişleterek 5 yıllığına yeniledi. Anlaşma, Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın Washington gezisi sırasında imzalandı. ABD bu anlaşmayla, Yunanistan’da Meriç’ten Girit’e kadar askeri varlığını güçlendirecek. Ayrıca anlaşmayla, ABD Yunanistan askeri üslerine erişim imkânı da kazanıyor. Anlaşma, taraflardan birinin saldırıya uğraması halinde diğer ülkenin askeri yardımda bulunmasını öngörüyor. Anlaşmanın imzalanması sırasında konuşan Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, Türkiye’yi kastederek ülkesinin Doğu Akdeniz’de savaşla tehdit edildiğini iddia etti. Dendias’ın kastettiği olay şu: Türkiye, Yunanistan’ın 1995 yılında, uluslararası anlaşmaları ve Türkiye’nin egemenliğini hiçe sayarak, karasularını 6 milden 12 mile çıkarma kararını “casus belli” yani savaş nedeni saydığını ilan etmişti.
ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken da, anlaşmayı yenilemenin “Doğu Akdeniz ve ötesinde güvenliğe ve istikrara katkıda bulunacağını” söyledi.
Yunanistan 28 Eylül’de de Fransa ile Savunma ve Güvenlik İşbirliğine Yönelik Stratejik Ortaklık Anlaşması imzaladı. Anlaşmayı, Yunanistan Başbakanı Miçotakis Meclis’te oylandığı sırada, “Tarihimizde ilk defa, olası bir saldırı anında kıtamızın en güçlü, BM Güvenlik Konseyi üyesi ve AB’nin yegâne nükleer gücü olan Fransa’nın -askeri katkı dahil- yanımızda yer alacağını taahhüt ettiği tarihi bir anlaşmadır” diye nitelemişti.
Yunanistan, Türkiye tehdidini gerekçe göstererek Birleşik Arap Emirlikleri ve İsrail ile de benzer anlaşmalar imzaladı.
TÜRKİYE’YE NATO MESAJI
ABD ve Fransa’nın Yunanistan ile imzaladığı anlaşmalarda, savaş durumunda askeri yardıma özel vurgu dikkat çekiyor. Türkiye, anlaşmaların tarafı olan üç ülkeyle birlikte NATO üyesi. NATO’nun 5. Maddesi zaten üye ülkeye yönelik saldırı halinde diğer ülkelerin silah kullanma dahil her türlü tedbiri almasını öngörüyor. Hal böyleyken, Yunanistan’ın ABD ve Fransa ile yaptığı anlaşmalarda böyle bir hükmün bulunması Türkiye’ye açıkça “Seni NATO dışında görüyorum” demekten başka bir anlam taşımıyor. NATO’nun kurucu antlaşmasında böyle bir hüküm varken bu iki ülkenin aynı amaca yönelik ikili antlaşmalar imzalaması, aslında NATO’nun fiilen bitişi anlamına geliyor.
SURİYE VE DOĞU AKDENİZ
TEK CEPHE
Öyleyse ABD ve Fransa ne yapmak istiyor? ABD’nin savunma ve dış politika stratejisini belirleyen kuruluşlardan biri olarak bilinen “Stratejik Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nin (Center for Strategic & International Studies-CSIS) 2018’de yayınladığı bir raporda bu konuda önemli ipuçları var. “Doğu Akdeniz’i yeniden ABD’nin stratejik çapası haline getirmek” başlıklı rapor, Suriye’deki gelişmeler ile Doğu Akdeniz arasında bir stratejik denklem kuruyor.
Rapor, ABD’nin Türkiye’yi nasıl gördüğüne dair çok açık ifadelerin yer aldığı bir metin olmasıyla da dikkat çekiyor. Bu tür kuruluşların raporlarında genel olarak resmi söylemin sınırlarından uzak daha esnek bir dilin kullanıldığı bilinir. Ancak bu raporu kaleme alanların diplomat kimlikleri nedeniyle resmi dile uygun bir çerçeve içinde kalmaları beklenirdi. Oysa raporda, genel müttefiklik söyleminin tamamen terk edildiği görülüyor.
Raporda önerilen strateji, “Suriye ihtilafını çözmek ve Türkiye ile ilişkileri yeniden düzenlemek” konusuna odaklanıyor. Bu çerçevede, Suriye’de ABD çıkarlarına uygun bir çözümü garanti etmek ve Türkiye ile ABD arasındaki uçurumu ortadan kaldıracak çözümler bulmak raporun ana eksenini oluşturuyor. Türkiye’nin Zeytin Dalı Harekâtı’ndan sonra yayınlanan raporda şöyle deniyor:
“66 yıl önce NATO’ya üye olan Türkiye’nin radikal biçimde değişmiş olmasıyla yüzleşmesi gereken ABD ve bağlaşıkları, bu ülkenin artık daha az güvenilir müttefik olduğu hususunda uzlaşmak zorunda. ABD ve Türkiye ilişkileri uzlaşmaz çelişki ve rekabetçi bir döngü halinde çıkmazda. ABD, Türkiye ile istikrarı sağlamak ve eskisi gibi ortak çıkarları benimsemediğinin farkında olarak ilişkileri onarmalı. Bağların Soğuk Savaş sırasındaki gibi eski haline dönmesi zor ve Türkiye stratejik partner olarak yeri doldurulamaz değil. ABD, Türkiye’nin düşmanlığının ve eylemlerinin ABD çıkarlarını ve politikasını baltalamadığı, yönetilebilir bir denge bulmalıdır”.
CSIS uzmanları, Türkiye’nin Rusya ve İran’dan koparılmasını en önemli konu olarak görüyor. Önerilen strateji ise, Türkiye üzerinde baskı kurmak için Doğu Akdeniz’de ABD’nin askeri ve siyasi ağırlığını artırması, İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs ile ortaklığını güçlendirmesi. ABD’nin Fransa, İngiltere, Almanya ile birlikte Türkiye’ye karşı birleşik bir yaklaşım geliştirmesi de önemle vurgulanıyor. (CSIS, Restoring the Eastern Mediterranean as a U.S. Strategic Anchor,
22 Mayıs 2018)
TÜRKİYE’NİN BÜTÜNLÜKTEN YOKSUN SİYASETİ TEHDİDİ
BÜYÜTÜYOR
ABD’nin Fransa’yı yanına alarak Yunanistan, Güney Kıbrıs, Birleşik Arap Emirlikleri ve İsrail ile birlikte kurduğu bu kuşatmaya Erdoğan yönetimi izlediği ikircikli politikalarla imkan veriyor. ABD, son birkaç yıl içinde Romanya ve Bulgaristan’daki askeri varlığını genişletti, Yunanistan’da ise çok daha geniş olanaklarla ülkenin neredeyse tamamında kullanım hakları elde etti.
Yunanistan sadece Türkiye’ye değil, Rusya’ya karşı da ABD saldırganlığının dayanağı işlevi görüyor. Üstelik ABD’nin NATO’ya katılmak için başvurusu bulunan Ukrayna’da askeri ağırlığını artırması, Rusya’yı Türkiye’nin doğal müttefiki haline getiriyor.
Rusya ve Türkiye’ye yönelik ABD kaynaklı ortak bir tehdit vardır. Bu koşullar, Türkiye’ye ABD tehdidine karşı Rusya’yı Doğu Akdeniz’de yanına çekme şansı veriyor. Bu aşamada Türkiye’nin uygulaması gereken doğru strateji, Ukrayna ve Kırım konusunda Rusya karşıtı yürürlükteki politikasını değiştirmek, Suriye’de İdlib patinajından vazgeçmek ve böylece Libya’dan Suriye’ye, Irak’tan Azerbaycan’a uzanan cephede izlediği politikalarını tutarlı hale getirmektir. Böylelikle başta Rusya olmak üzere bölge ülkeleri ile Türkiye arasındaki ilişkiler daha güvenli bir temele oturacaktır. Bu ise Türkiye’ye, ABD tehditlerini bertaraf etme imkanını sağlayacaktır.