Yurdumda Öleceğim*
Yurdumda öleceğim, büyük vatanımda.
Öleceğim Hama’da, vuruşa vuruşa.
Arap kardeşim omuz başımda olacak,
Ne mutlu, yiğit bir kardeşi olana.
Birlikte direneceğiz, Kasiyon Dağında,
Aynı siperde, sert kayalıklarda,
Göstereceğiz çürümenin doğasına,
Adanmış insanın evrensel duruşunu.
Yurdumda öleceğim, Şamı Dimaşk’ta,
Üzüm bağları arasında, aşkla
Uyuyacağım yumuşak, şıralı toprak yatakta,
Ne mutlu, hayırlı bir komşusu olana.
Kulakları çınlasın, koltuklarında
Enternasyonal çalan sahte yoldaşların.
Bilincini şeytana kaptıranlar, ah!
Akılları kurtulsun isterim onların da.
Yurdumda öleceğim, büyük vatanımda.
Halepli Halit ile aynı vahitteyiz,
Zeytin gözler ateşten ürkmez, asla,
Hele yumruk, Ugarit taşından olunca.
Günaşırı görüşüyorum, Lazkiye’yle,
Kıyıda bir oyuncakçı dükkanı var ya,
Önünde naylon tanklar, uçak savarlar olan.
Bakın, bizim çocukların yaptığına.
Attila Josef’i konuşuyoruz, Mahmut’la,
Vermektense bebeği, diyor,
Boncuklu beşiği, kuşlu yastığıyla,
Atarız onu, Asi’nin koruyucu kollarına.
Ya da diyorum, bundan böyle, kardeşim,
Kızaracak ellerim benim de, alevle.
Tutuklasınlar, ipe çeksinler, isterse,
Masum bir gül, bedenimden fışkırdı diye.
Şehit ruhundan kılıç, pay dağıtacak,
Dara’da düşen, Urfa’da dirilene kadar.
Tüküreceğim yüzlerine, ağız dolusu barutu,
Ne mutlu, haklı bir öfkesi olana.
Yurdumda öleceğim, yirmi iki boyda
Nehirlerin akış yolunca, vuruşa vuruşa.
Dikilsin diye, sosyalizmin yekpare sütunları,
Büyük vatanın Tahrir meydanlarına.
* Türkiye Gençlik Birliği’nin (TGB) öncüleriyle 6-11 Temmuz günlerinde Suriye’ye yaptığımız ziyaret sırasında yazılan bu şiiri, Türk- Arap kardeşliğine adıyorum.