22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Yusuf Atilla

Bayram Yurtçiçek

Bayram Yurtçiçek

Eski Yazar

A+ A-

Yusuf Atilla. Partimizin uzun soluklu duvarcı ustası. Onu 1971 yılı sonlarında tanıdım. Ben öğretmenliği bırakmış profesyonel devrimci olma kararı almış biri, kendisi de Diyarbakır’ın Merkez Harbecin Köyünde öğretmenlik yapıyordu. Sıkıyönetim koşullarında, şalvarları giymiş, başımıza kasketleri geçirmiş, Harbecin Köyünün yolunu tutmuştuk. Gece kimseye görünmeden köye girmiş doğruca okul lojmanına gitmiştik. Yusuf Attila, bazı köylüleri çağırmış ve gece boyunca onlarla konuşup onları Türkiye İhtilalci Köylü Birliğine katılmayı önermiştik. Köylülerin teklifimizi kabul etmeleri üzerine de, Harbecin Köyünde, Türkiye İhtilalci Köylü Birliği temel örgütünü kurmuştuk. Köylülerden birinin ahırında sığınak kazdığımızı da hatırlıyorum.
Yusuf Attila, kazandığı bir sınav sonucu Diyarbakır’da parasız yatılı olarak okudu. Kaldığı pansiyon benim de çocukluğumun geçtiği semt olan Mardinkapı ‘daydı. İmam-hatip öğrencileri ile birlikte kalıyordu. Pansiyonları daha sonra kapatıldı. Aynı semtte bulunan Hüsrev Paşa Camiinde onlara ayrılan bir bölümde kalmaya başladılar. Liseyi bitirinceye kadar bu camide yatıp kalktı. Liseyi bitirdikten sonra fark derslerini vererek öğretmen okulunu bitirdi ve öğretmen oldu. İlk görev yeri Diyarbakır’ın Harbecin Köyüydü. Her görüşmemizde İmam-hatiplilerle yaşadığı ilginç olayları anlatırdı. Alevi bir gencin İmam-hatiplilerle pansiyonda ve Camideki üç yıllık yatılı hayatı, Türkiye’nin 1960’lı yıllarda ne kadar çağdaş bir toplum olduğunu göstermek bakımından da çok dikkat çekicidir.

Harbecin Köyü, toprak ağalığına karşı mücadele ediyordu. 4 Ocak 1971’de toprak talebiyle Diyarbakır’ın merkezinde yürüyüş yaptılar. Harbecin köylülerinin yürüyüşünün gerçek mimarı bizim öğretmen arkadaşımız Yusuf Attila idi. Köylüler topraklara el koymuş ve ağalar köyden kaçmak zorunda kalmışlardı. İşçi Köylü Gazetesi, 6 Şubat 1971’de Harbecin Köylülerinin yürüyüş haberini birinci sayfadan veriyor.1972 Şubat ayında yapılan tutuklamalarda Yusuf Attila ve Harbecin köylüleri de gözaltına alındılar. İşkencelere rağmen aleyhlerine bir ifade alınamayınca serbest bırakıldılar.
1974 yılı sonlarında Yusuf Atilla ile yolumuz bu defa memleketi Varto’da kesişti. Varto’da Aydınlıkçı bir çevrenin oluşmasında en büyük rol onundur. Varto’da sahte sola karşı ideolojik mücadelede kaya gibi durdu. Hiçbir zaman Kürt milliyetçiliğine prim vermedi. Türkiye’nin birliği onun Kırmızı Çizgisiydi. Her türlü baskı ve tehdide rağmen bu çizgisinden sapmadı.
12 Eylül’den sonra Muş’un Malazgirt ilçesinin köylerinde öğretmenlik yaptı. Malazgirt’te de onu ziyaret etmiş birkaç gün köyde beraber kalmıştık. Yanılmıyorsam TEKEL’e bağlı bir tuz işletmesi de vardı bu köyde.
En son Antalya Kumluca’nın Çavuş (Adrasan)Köyünde öğretmenlik yapıyordu. Yazları Adrasan Koyunda küçük bir büfemsi bir yeri çalıştırıyordu. Emekli olduktan sonra İstanbul’a yerleştiler. Ama o Varto’ya ve köyüne her yıl gidiyordu. Önceleri bir ay, daha sonra iki ay, son dört beş yılda ise yılın yarısından çoğunu köyünde tek başına yaşayarak geçiriyordu. Karlar eriyince köye geliyor, kar düşünce de gidiyordu.
Partininin örgütlenmesinden ve mücadelesinden bir an bile geri durmadı. Muş’ta il örgütümüz kurulduğunda İl Başkanlığı görevini üstlendi. Her seçimde aday oldu ve Muş’un bütün köylerini gezer seçim kampanyalarını örgütledi. Bu bölgede seçim çalışması yapılmaz diyen bazı arkadaşların tersine seçimlerde köy köy dolaşarak partimizin propagandasını hakkıyla yaptı.
Hep şunu söylerdi: Sünni köylerde bizi daha iyi karşılıyorlar. Alevi köylerde sahte solun, mezhepçi tutumunun Sünni köylerde görülmediğini, Sünni yurttaşları kazanmanın daha kolay olduğunu söylerdi. Kürt-Türk, Alevi-Sünni birliği onun yaşam amacıydı. Bölücülükten nefret ederdi.
En son Yüksekova mitingine giderken yolda karşılaşmıştık. Hasta olmasına rağmen Muş’tan, Hüseyin Koç’la birlikte gelmişlerdi. Bu, onu son görüşüm oldu.
Canım kardeşim, kırk yılı aşkın arkadaşlığımızda bir kere bile beni kıracak ve üzecek bir kelimesine şahit olmadım. Köyde kalırken aşağı yukarı her yıl yaz aylarında mutlaka yanına gider birkaç gün kalırdım. Sadece politika konuşmazdık. Yusuf çok okuyan ince ruhlu bir arkadaşımızdı. Güzel şiir okurdu. Şiir okuduğunda kendinden geçerdi. Özetle şiire âşıktı. Aşkla okurdu şiirleri. Kendisi de şiir yazardı. Ama çok samimi olduklarına okurdu bu şiirleri. Ben de o şanslı kullar arasındaydım. Dersim İsyanı ile ilgili yazım Teori dergisinde yayınlandığında, ilk tebrik edenler arasındaydı. Rahmetli Veli Develioğlu abimiz ile Cüneyt Akalın hocamı da bu nedenle burada anmalıyım.
Yazının girişinde partimizin duvar ustalarından olduğunu söyledim. Partiyi örgütlerken, disiplini, özverisi, sağlam ideolojik ve siyasi tutumu ile hepimize örnek bir arkadaşımızdı. Farfaracı değildi. Ama bulunduğu ortamlarda her zaman öncü tutumlar alırdı ve çevresini harekete geçirirdi. Gençlik dönemi devrimcisi değildi. Devrimciliği bir yaşam biçimi olarak kabul etmişti. Kendini bildi bileli örgütlüydü. Örgütlü yaşadı ve örgütlü öldü.
Bütün seçim kampanyalarının giderlerini, Muş ve Varto’daki olanakları seferber ederek çözerdi. Arabaları ayarlar, giydirir ve çalışmaya başlardı. Genel Merkeze yük olmamak için başta kendisi olmak üzere herkesi fedakârlık yapmaya çağırırdı. Gençliğin eğitiminde Yusuf Atilla gibi arkadaşların hayatını ve mücadelesini anlatmak gerekir. Bu arkadaşlar devrimciliği sadece teorik bir mesele olarak değil aynı zamanda pratiğe de geçirmiş insanlar olarak yaşamışlardır. Anıları mücadelemizde her zaman kuvvet kaynağı olacaktır.