Zafer günü...
Tarihçilerin dediklerini yok sayarak parlamentolarında kafalarına göre bir soykırım senaryosu yazdılar.Bu soykırımla 80 milyonluk bir halkı karaladılar.İçimizdeki bazı alçaklar da bu yalana çanak tuttu.Sonra kendi uydurdukları yalan için, “Böyle bir şey olmamıştır” diyenleri hapse atmakla tehdit ettiler.Bir yandan “düşünce ve ifade özgürlüğü” ahkâmı keserken diğer yandan en zalim diktatörlere özenip bunun için yasa bile çıkardılar.Kimden mi söz ediyorum?Sözde demokrat, özgürlükçü İsviçre Parlamentosu’ndan...***Özellikle Avrupa’da yaşayan insanlarımızın boyunlarını bükmelerine neden olan bu karara dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, doğru dürüst bir tepki göstermedi.Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan da öyle...Dışişleri Bakanı yasak savmak kabilinden bir şeyler söyledi ama söylediğini kendi bile duymadı. Kısacası...Meclis sustu, diplomasi sustu, gerçekleri bilen tarihçiler bile sustu!Bir tek Talat Paşa Komitesi ve Doğu Perinçek susmadı...Gitti; İsviçre’nin tam ortasında...“Kral çıplak” dedi...Türkiye’nin Ermenistan’da soykırım falan yapmadığını...Bunun büyük bir yalan olduğunu haykırdı.***Sonuçta...Hakkında dava açıldı, cezaya çarptırıldı.Avukatları davayı AİHM’e taşıdı. İlgili daire, İsviçre Hükümeti’nin düşünce ve ifade özgürlüğü konusunda suç işlediğine hükmetti.İsviçre, kararı temyiz etti.Dava, Büyük Daire’ye götürüldü.***Ocak’taki duruşmaya gittik ve İsviçre Hükümeti’ni savunan avukatların nasıl “nafile kürek çektikleri”ni gözlerimizle gördük...Çünkü her şey kabak gibi ortadaydı!Perinçek’in insan haklarına aykırı bir şekilde mahkum edildiğini görmek için “birazcık insaf” sahibi olmak yetiyordu!Dünyaya özgürlük dersi verenlerin, sıra bize gelince düşünce ve ifade özgürlüğü celladı oluverdikleri gayet açıktı...***İsviçre, bu büyük ayıbın bedelini bugün açıklanacak kararla ödeyecek...Perinçek, bu zaferi “sıradan bir vatandaş” olarak elde etti.“Yüz yıllık yalan”a son verdi.Artık hiçbir ülke “Ermeni Soykırımı olmamıştır” dediği için kimseyi cezalandıramayacak...Sözde Ermeni Soykırım Yasası çıkaran ülkelerin bu yasaları, artık “kadük” olacak...Avrupa’daki ve dünyadaki vatandaşlarımız bundan böyle boyunları bükük gezmeyecek...***Tekrar edeyim:Devlet sustu, sıradan bir vatandaş (!) kimliğiyle Doğu Perinçek kazandı...Kendisini yürekten kutluyorum.***Gördüğünüz gibi bugün açıklanacak kararın Doğu Perinçek’in, yani Türkiye’nin lehine olacağından zerrece kuşkum yok...Eğer olur da bugün aleyhimize bir karar çıkarsa... Sakın e-posta atıp beni “çuvallamakla” suçlamayın. Çünkü böyle bir karar, benim değil AİHM’in çuvalladığı anlamına gelecektir!
156+142Abdullah Gül’e söylemek istediklerinizi yazı[email protected]’a gönderin, yayımlayayım. Bugün sıra Trabzon’dan İdris Yaman’da:“Abdullah Bey...Bizim buralarda bir laf vardır; ‘Rüzgar olsa yaprağa esmez, yağmur olsa toprağa düşmez’ diye... Bu sözü her duyduğumda artık doğrudan siz aklıma geliyorsunuz. Bunca yıl sözüm ona devlet adamlığı yaptınız ama işe yarayan tek icraatınızı ben hatırlamıyorum. Hep ‘idare-i maslahat’ eylediniz.Konuşulduğunuz olaylar ise malûm: Kayıp trilyon, Türkiye’nin türban yüzünden AİHM’e şikayet edilmesi, oğullarınızın ticari dehası (!), çocuklarınızın düğünlerinde takılan takılar, Suudi Kralı’ndan alınan elmaslar, Huber’in işgali, masrafları ödememeniz, 20 milyon liralık evi hangi parayla aldığınızı açıklayamamanız... Yağmur olup bereket getirmenizden vazgeçtik de bir kez olsun rüzgar olup estiğinizi görelim Abdullah Bey... Konuşun artık!”
GÜNÜN SORUSUFinlandiyalı bir gazeteci, önceki gün Recep Tayyip Erdoğan’a, “Diktatör müsünüz?” diye sormuş... Erdoğan da daha önce verdiği yanıtı yinelemiş: “Diktatörün olduğu ülkede böyle bir soru soramazdınız!”Sorum kendisine:Onurlu gazeteciler gerektiğinde ölümü bile göze alarak diktatörlere de bu soruyu sorar ama... Siz, binlerce vatandaşını cezaevine göndermek için dava açan bir tane “demokrat cumhurbaşkanı” gösterebilir misiniz?
İtibar cellatları iş başında!Aylardır HDP’nin ve Selahattin Demirtaş’ın gerçek yüzünü ortaya çıkarıyorum ya... PKK sempatizanları, hakkımda bir itibarsızlaştırma kampanyası başlattı. Son olarak Simge Ekici isimli bir Twitter kullanıcısı benim AKP’den talimat aldığımı ve MİT’in Çamlıca’daki istasyonuna sık sık gittiğimi, burada “brife” (!) edildiğimi yazmış... Ne hayatım boyunca bir MİT istasyonuna gittim; ne de brife (!) edildim.Bırakın “gizli servis gazetecisi” olmayı; göndericisi belli olmayan “skandal” dosyaları ve kasetleri bile çöpe attım! Ayrıca Çamlıca’da böyle bir istasyon olduğundan da haberim yok... Kaldı ki Çamlıca’ya en son yıllarca önce gittim!Şimdi... Kimliğini ve adresini tespit ettiğim iftiracı, itibar celladı, sözde “solcu”, yalancı Simge Ekici hakkında bu iddiasını kanıtlaması için tazminat davası açıyorum. 34 yıllık meslek hayatı; bazı alçaklar bir çırpıda karalasın diye yaşanmadı!***Gördüğünüz gibi; sorduğum sorulara yanıt veremeyen tabansızlar beni olmadığım kimliklerde göstererek söylediklerimi ve sorduklarımı etkisizleştirmeye çalışıyor. Bunun için de “uşaklarını” devreye sokuyorlar!Sakın itibar etmeyin!
GÜNÜN İSYANIAnkara’da patlayan bombaların faturası, Fuat Avni’nin 3 gün önce yazdığı gibi Ankara Emniyet Müdürü ile İstihbarat ve Güvenlik Şube Müdürlerine çıktı... İçişleri Bakanı ve MİT Müsteşarı ise istifayı yine akıllarına bile getirmedi. İsyanım bunlara:Demek siz de kendinizi “etkisiz eleman” olarak görüyorsunuz ki istifa etmiyorsunuz!