22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Zafparti’nin kavşağı

Gaffar Yakınca

Gaffar Yakınca

Eski Yazar

A+ A-

Suriyeli kadınlara ve çocuklarına neler yapıldığını gördük, insanlığımızdan utandık. Utanmayanlar da var, kendine yazar, siyasetçi, sanatçı ve sair diyen bir nefret sürüsü, Suriyelilerin başına ne gelirse gelsin tatmin olmuyor. Adeta kötülüğün somutlaşmış hali gibiler.

Ancak ırkçıları basit ruh hastaları veya sadece vicdansız kişiler olarak tanımlamak yetersiz olur. Bu işin sosyo-politik bir yönü var. Almanya’da Naziler böyle yükselmişti. Savaş sonrasının ağır koşulları altında ezilen orta sınıfa tüm bu işlerin sorumlusu olarak Yahudiler gösterilmiş, onlar da bu teşhise çabucak ikna olmuşları. Çünkü buna inanırlarsa çözüm çok kolaydı, Yahudileri ortadan kaldıracaklar ve tüm Almanya refaha kavuşacaktı. Sonucun Almanlar için nasıl bir felaket olduğunu biliyorsunuz.

Bugün de tüm dünyada yabancı düşmanlığı ve ırkçılık aynı şekilde palazlanıyor. Orta sınıfa yaşadığı ekonomik sıkıntının sorumlusu olarak göçmenler sunuluyor. Türkiye’de fazladan bir de İslam düşmanlığı var. Sıradan insanlar bu yalanlara inandıkça faşizmin askerine dönüşüyor.

“O kadar kolay mı yahu” demeyin, evet o kadar kolay. Ahmaklık ve nefret dünyanın en bulaşıcı hastalıkları. Bir anda tüm toplumu esir alma ihtimalleri var.

Ancak ırkçılık hiçbir zaman kendi kendine ortaya çıkmıyor. Onu şekillendirecek siyasi öznelere ihtiyaç duyuyor. Türkiye’de bu boşluğu dolduran siyasetçiler var. Tüm siyasi çizgisini yabancı düşmanlığı üzerine kurmuş olan Zafparti ve onun şaibeli lideri yıllardır topluma nefret tohumları ekiyor. Şu yaşananlara bakılırsa bu işte pek de başarısız değiller.

Peki neden? Diyelim ki Türkiye’de gerçek bir mülteci sorunu var. Belediye otobüsünde çocukları ile beraber yolculuk yapan Suriyeli kadınlar mı bu sorunu temsil ediyor? Ya da bu soruna bir çözüm bulunacaksa, kadınlara çocuklara tekme tokat saldırmak, otobüsten atmak nasıl bir çözüme denk geliyor? Bunların sorunla ve onun çözümü ile bir ilgisi olmadığına göre hedeflenen başka bir şey.

Akla ilk gelen, birilerinin Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak istemesi. Halkı patlamaya hazır bir nefret bombası haline getirmeyi başarırsanız istediğiniz yerde istediğiniz şekilde patlatabilirsiniz. Nefret bugün Suriyelileri hedef alır, yarın Alevileri, öbür gün Ermenileri…

Türkiye’de bu kışkırtmaların başını çeken Zafparti lideri, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde PKK ile aynı adayı desteklemişti. Karışıklık ve istikrarsızlık arzulayanların Türkiye’ye karşı aynı kavşaklarda birleşmeleri düşündürücü.

SEZGİN’İ NEDEN PİYASAYA ÇIKARDILAR?

Sezgin Tanrıkulu TSK’ya katil demeye getirmiş. Yahu bu yalanlar çürüyeli kaç yıl oldu? Daha ilginci bu adam çürüyeli yıllar oldu. Kim ilgileniyor sahi artık Sezgin ile?

Ama bazı türedi TV kanalları bunları çıkarıp reyting alıma peşinde. Yakında Ajdar’ı falan da yeniden çıkarlar. Bir de reyting alsalar keşke!

Şimdi size olacağını söyleyeyim: CHP’ye gün doğdu. Sezgin’i ihraç edip akıllarınca milliyetçiliklerini falan gösterecekler.

Bu iş PKK/YSP’ye de yarar, gündem oluşturma fırsatını yakaladılar. Şimdi eski mevzuları yeniden ısıtıp Avrupa’ya, ABD’ye istedikleri gibi satabilirler.

Ayrıca Sezgin, açıklamasında gayet kıvrakça bir hamle yaptı, 90’lı yıllardaki bazı karanlık olayları hatırlattı. O yıllarda Türkiye’de insan hakları ihlali yapılmadığını söyleyebilir misiniz? Şayet öyle derseniz sormazlar mı size Yeşil kim diye?

Demek ki asıl soru şu: Sezgin’i yeniden piyasaya süren TV kanalı neyi hedefliyor?