22 Aralık 2024 Pazar
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Zamanın akışı hızlanıyor yavaşlatmaya çalışanlar kaybediyor!

Uğur Civelek

Uğur Civelek

Eski Yazar

A+ A-

2020 yılı ilk çeyrek döneminin sonuna doğru ve de özellikle Mart ayı içinde, her gelen hafta gideni arattı! Tüm kesimler, farklı şekillerde şoklandılar ve sarsıldılar! Ağırlaşmasına izin verilmiş sorunlar nedeniyle devreye girmesi önlenemeyen panik ataklar, küresel gündeme ipotek koymaya başlayınca ortalık fena halde karıştı! Konuşulması istenmeyen olasılıkların potaya girmesi ile birlikte, görece güçlüler arasındaki çekişmeler güven bunalımını derinleştirdi ve algıların bozulmasını hızlandırdı!

Mart ayının ilk haftası, güçlenen olumsuz baskıları kırmaya yönelik bir seferberlik gösterisi ile başlamıştı; tüm girişimlere rağmen olumsuz baskıların belirleyici olmayı sürdürmesi engellenememişti! ABD para otoritesinin yüzde 0,50 oranındaki faiz indirimi ile başlayan piyasa dostu teslimiyet, çok kısa vadeden öteye işe yaramadı. Ekonomik beklentilerin bozulmaya devam etmesi, parasal yaklaşımların yeterli olmayacağı kanaatinin güçlenmesi, siyasilere ve sistemi oluşturan kurumsal yapıya yönelik güvensizliğin hızla büyümesi, virüs konusundaki tehlikenin küresel salgına doğru ilerlemesi ve enerji konusundaki uzlaşmazlıklar toparlanmaya izin vermedi. Riskten kaçınma eğiliminin yeniden ve tehlikeli olabilecek şekilde güçlendiği koşullarda, Mart ayının ilk haftasını kapattık.

Geride bıraktığımız hafta başında ise ortalık iyice karıştı! Şoklananlar, başkalarını şoklayacak yaklaşım arayışını hızlandırınca panik eğilimler belirleyici olmayı sürdürdü. Petrol fiyatındaki çöküşle başlayan haftanın devamı ise yine çok sancılı oldu. Hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağı bir sonraki aşamaya yönelik tehditli hamleler, görece güçlüler arasındaki atışmaya dönüştü; panik eğilimleri etkisiz hale getirmek nerede ise olanaksızlaştı!

Eğer Rusya, ABD ve OPEC destekli Suudi Yönetiminden gelen petrol arzının kısılması önerisine evet demiş olsa idi, geride bıraktığımız haftanın gelişme ve eğilimleri daha farklı olabilirdi! Belki de ABD Yönetimi virüs konusundaki önlemlerini çarşamba gününe bırakmaz, Dünya Sağlık Örgütünü küresel salgın açıklamasına zorlamaz ve Avrupa Birliği ülkelerine uçuş yasağının kapsamını çak daha sınırlı tutardı! Fakat olmadı, güven bunalımının derinleştiği koşullarda görece güçlüler arasındaki itişmenin hızlanması olumsuz algılar konusunda ciddi bir kısır döngü oluşmasını sağladı. Perşembe günü genelinde yaşananlar, telafisi çok zor hasarlar yarattı ve siteme yönelik güvensizliği pekiştirdi. Para otoritelerinin gayretkeşliği, hiçbir şeyi düzeltemedi!

Ticaret savaşları derken, kendimizi enerji savaşlarının içinde bulduk! Petrol fiyatının düşmesini önlemek adına yapılan üretim kısıntısının Pazar payı kaybına sebep olduğunu hesaba katan Rusya, Suudiler ile uzlaşmadı ve işleyişi bozdu. Suudiler, geri adıma zorlamak adına üretimi artıracağı mesajı vererek fiyatı çökertti. Pazar payı kazanma sürecinin sekteye uğrayacağını gören ve fiyat düşüşünün maliyetini hazmedemeyen ABD ise, Rusya’nın en büyük pazarı durumundaki Avrupa Birliğini başka bir şeylere zorlamak üzere sıkıştırmaya başladı. Bu açmaz, beklentilerdeki olumsuzlaşmayı birkaç katına çıkardı ve panikleri etkisiz kılma girişimlerini sabote etti!

Hem yaşlı ve yorgun ve hem de çok sorunlu olan Avrupa Birliği, fazlası ile bunalmış ve ne yapacağını şaşırmış durumda! Dünyanın en önemli ikinci pazarı durumundaki bölgenin durumuna ilişkin gelişmeler, küresel eğilimler üzerinde belirleyici olabilir! Tek parça olarak kalabilecek mi, yoksa bölünmeler yaşanacak mı? ABD’nin enerji konusundaki baskılarına direnelim diyenler ile boyun eğelim diyenlerin yolları ayrılacak mı? Bir ay sonra Avrupa’daki virüs sorunu hızla küçülmeye başladığında ne olacak, ABD’nin AB’yi teslim alma zorlamaları sonlanacak mı?

Tuhaf şeyler oluyor ve beklentileri olumsuzlaştırarak panik eğilimleri besliyor! Her yeni hamle, yapanı da vurarak yıpratıyor ve sistemi oluşturan kurumsal yapıya yönelik güveni yok ediyor! Hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağı daha farklı bir döneme geçiş konusunda, zaman akışı baş döndürecek türden bir hıza ulaşmış gibi görünüyor.