Zamanın temel çelişkisi üzerine
Dünyada fay hattı, kuşku yok, AB-D ile Avrasya-Pasifik arasında. Ya Türkiye içindeki ana fay hattı nerede? İradelerimizden ve tercihlerimizden bağımsız olarak, her birimizi açık bir tutum almaya zorlayan, hiçbirimizin kaçınamadığı ana sorun ne? İleri sürüldüğü üzere milliyetler sorunu (Kürt sorunu) değil, ulus sorunu (Türk sorunu)dur. Dünyanın ana fay hattına eklenmiş bir hat. AB-D ilkini besliyor, Avrasya-Pasifik ise dünyanın her yerinde ulusal var oluşları.
ÖZERKLİK ANLAŞMASI
HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, AK(P)KK anlaşmasını açığa vurdu. Özerklikte anlaştıklarını söyledi. Hükümet yetkilileri reddetti. Belli ki bu açıklamayı “zamansız” gördü. Bunun üzerine Önder özerklik yerel yönetimleri güçlendirmek dedi, bölünmek değil! Oysa cümle alem biliyor ki, özerklik bölünmek demek.
PKK talebi olarak özerklik, yerel yönetimlerle ilgili bir şey değil. Yerel yönetimi güçlendirmek, yerel demokrasi demek. Yani tek kaynaktan görev, yetki, gelir dağıtımı yapmak ve yerelde toplumsal katılımı artırmak. Oysa özerklik, yerel iktidar kurmak demek. Yani merkezi - yerel arasında görev - yetki - gelir kaynaklarını paylaşmaya tabi tutmak, yerele idari ve siyasal hükmetme gücü vermek.
Özerklik sözünün başına ‘demokratik’ sözcüğünü eklemek söze yumuşatıcı döküyor o kadar. CHP yönetimi de bu kervana “Yerel Yönetimler Özerklik Şartı”nın tüm çekincelerini kaldırma vaadiyle katılarak güç veriyor.
‘KALICI BARIŞ’
Farklı siyasal partilerin içinde yer alanlar sık sık “kalıcı barış” sağlamaktan söz ediyorlar. Huzurdan ve sükundan değil de barıştan söz etmek, kendi başına bir mesaj. Böylece zihinlere ortada bir “savaş” ve hatta “iç-savaş” olduğu fikri yerleşiyor.
Barış’ın başına eklenen “kalıcı” ise daha önemli bir mesaj taşıyor. Barışın “kalıcı”sı, işaret parmaklarının “Yeni Anayasa”ya çevrilmesiyle sonuçlanıyor. Kalıcı barışın şartı Anayasa’yı değiştirmek ve Türk vatandaşlığını kaldırmak. Eşit vatandaşlık, yani etnik kimliklere göre tanımlanmış bir “ulus” tanımı getirmek. Elbette bu ulus demokratik ulus! Güneydoğu Anadolu’da ve hatta memleketin her yerinde bölgesel özerklikler kurmak; ama asıl Ortak Vatan yaratmak. Bu vatan “Türkiye-Kürdistan Ortak Vatanı” olacak. Yani özerklik ötesinde, bir federasyon hedeflemek.
Kalıcı barış, etnikçi anayasa gelsin demek. Bu anayasal düzen, AKP yönetiminin dinsel birliğe dayalı ve neo-osmanlı coğrafyalı başkanlık rejimi için biçilmiş kaftan. AK(P)KK ittifakının temeli işte bu. Ulus savunmasından yan çizmek, bu kaftanın eteğini öpmekten ibaret.
ULUSU SAVUNMAK
Fay hattı, siyasal partileri birbirinden ayrıştırmıyor. Bu hat, tüm siyasi partileri ayrıştırıyor. Prof. Dr. Süheyl BATUM’un CHP’den hukuksuz biçimde ihracı son gösterge.
Prof. Dr. Batum, Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda CHP’li üç üyeden biriydi. Orada Anayasa’dan Türk vatandaşlığı maddesinin çıkarılamayacağını savundu. Karşısında yalnızca AKP - BDP üyeleri değil, genel başkanlığın desteğini almış olan diğer iki CHP temsilcisi de vardı. Prof. Dr. Batum çalışmalar boyunca “Türk”ün bir etnisite olmadığını; Türkmen-Yörük, Kürt, Boşnak... tüm etnik yapıları topladığını; milletin bölünmez bütünlüğünün ancak Türk vatandaşlığı korunarak sağlanabileceğini; asıl etnikçi anayasanın, bu ilkeden vazgeçilirse ortaya çıkacağını anlattı.
Partiden ihracını bir açıklama bahanesine dayandırmak bu gerçeği örtmeye yetmiyor. Milletvekilliği görevine partice “tedbir” koymak, üstelik bunu karar değil icra organı eliyle yapmak, sözün kısası usuldeki bozukluk, esasın başka bir şey olduğunu neredeyse kendiliğinden ortaya koyuyor.
FAY HATTI KIRILDI
Günümüzün temel çelişkisi, Türk vatandaşlığına dayanan ulusal yapıyı savunmak ya da bundan vazgeçmek üzerine kuruldu. Bu öyle bir fay hattı ki, hepimiz ulusalcıyız kardeşim bezginliği artık işe yaramaz. Hangimiz duygulanmayız ki bayrakla? hangimiz sevinmeyiz ki milli takımın başarısında?.... laf ebelikleriyle yürümez. Büyük gerçeklerin belki de en eskisi, yurt yurda benzer, ayruksu olan töredir sözü ortada iken, kendimize yurtsever desek de ulusalcı demesek! türü gevelemeler de para etmez. Ya AB-D destekli etnikçilik-mezhepçilik asidiyle umutsuzca cebelleşeceğiz ya da dünyanın geri kalanında birikmiş büyük mücadeleyle birlikte yükseleceğiz.