25 Kasım 2024 Pazartesi
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Zavallı bir salı konuşması-(TAMAMI)

Şahin Mengü

Şahin Mengü

Eski Yazar

A+ A-

Deveye sormuşlar boynun niye eğri diye, o da nerem doğru ki demiş, işte Tayyip Erdoğan’ın Salı günü yaptığı grup konuşması aynen böyle.

Muhterem, grup konuşmasında, 31 Mart’ın bir mürteci ayaklanması olmadığını, aynen Menemen faciasında olduğu gibi “dindarları” ezmek için kullanıldığını söylüyor.

31 Mart bu ülkede “şeriat devleti isteriz” sloganı ile sık sık tekrarlanmış gericilik ayaklanmalarının en önemlisi en büyüğüdür. Cumhuriyeti ilk yıllarında çıkartılan Şeyh Sait isyanında da olduğu gibi her gerici ayaklanmanın arkasında emperyalizm vardır. O tarihte de onun önde giden temsilcisi İngiltere vardı. Bunun nedeni de Osmanlı İmparatorluğu’nda meşrutiyetin başarıyla uygulanmaya başlaması halinde aynı talebin Mısır’da gündeme geleceği korkusuydu.

Menemen’de kimin kafası kesildi, orada koyun mu boğazladılar. Menemen bir mürteci ayaklanması değildir diyebilmek için, ya bilgisiz ya da gerçekleri çarpıtıyor olmak gerekir. Bu bir yorum farkı değildir.

Bu ülkenin Başbakanı bu ülkede camiler kapatıldı derken, hangi caminin hangi gerekçeyle kapatıldığını da söylemesi gerekir.

Kapatıldığını iddia ettiği camiler, İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanların İstanbul’u bombalama ihtimaline karşı, Topkapı Sarayı’nda bulunan “kutsal emanetler” zarar görmesin diye bunların Orta Anadolu kenti olan, o tarihteki teknolojik imkanlarla Almanların vuramayacağı Niğde’deki üç ayrı uygun camiye taşıtılıp askerlerce koruma altına alınmasıdır.

Bu mudur cami kapatmak?

Örnekler vereceksin, bu ülkede Kuran’ın nerede ne zaman yasaklandığına dair.

Tek parti döneminde dinin öğrenilmesi yasaklandı diyorsun, devletin bütün arşivleri elinde, bu ülkede ilk İlahiyat Fakültesi 21 Nisan 1924’te Darü’l-Fünun’a bağlı olarak İstanbul’da açıldı.

Yine 1924 yılında 29 yerde İmam Hatip Okulları açıldı.

21 Şubat 1925 tarihinde TBMM’ne verilen bir önerge üzerine “Kuran-ı Kerim ve Hadis Tercümesi yaptırılması için Diyanet Bütçesi’ne ek bir ödenek konması kabul edilerek “Hak Dini Kur’an Dili” adlı tefsir ile Muhtasar-ı Tecrid-i sarih Tercümesi ve Şerhi” yaptırılmıştır.

Düşmanların seni övüyorsa

Bunlar mı dinin yasaklanması? Devletin bütün arşivleri elinde, bunları bilmiyorsan bile öğrenmen on dakikanı alır, bütün bunların dışında İmam Hatip kökenli olduğuna ve “bu konuda mürekkep yaladığını” söylediğine göre bunları bilmediğini kabul etmek mümkün değil, o zaman gerçek dışı beyanda bulunuyorsun. Bütün Semavi Dinler “YALAN SÖYLEMEYİ” yasaklar.

Gerçekleri sırf halkın din duygularını istismar ederek oy bezirganlığı yapmak için mi çarpıtıyorsun? Eğer hakikaten bu konuları bilmiyorsan İslam dininin “OKUYUNUZ” buyruğuna uy, oku ve öğren.

Her iktidarın kendisine uygun bir nesil tasavvuru olduğunu söylüyorsun, sen demokrasiyi de bilmiyorsun. Bu senin söylediğin tornadan çıkmış gibi nesiller yaratmak “totaliter” rejimlerin tarzıdır.

Bak o suçladığın, laikliği bu ülkeye getiren tek parti rejimi bile dinini bilen insan yetiştirmek için İlahiyat fakültesi ve İmam Hatip okulları açmıştır. Senin söylediğin ve istediğin gibi tek tip insan yaratmak için kimseye bir şey dayatmamıştır.

Onlar, fikri hür, vicdanı hür nesiller istemişlerdir.

Suriye’de insanlık dramı yaşandığını iddia ediyorsun, İran’da yaşanmıyor mu? 2009 Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde rejim muhalifleri öldürülmedi mi? Gazeteciler hapis edilmedi mi? O zaman karnından konuşmaktan başka ne yaptın? Ciddi bir eylemde bulundun mu? Tehdit edebildin mi?

Yabancı basının sizin döneminizde Türkiye’ye çok yer verdiğini söylüyorsun.

Bak Sayın Başbakan pek okumaktan hoşlanmıyorsun, onun için ben sana bir gerçek olay anlatayım. Fidel Castro, Gorbacov’a yazdığı mektupta “Düşmanların seni övüyorsa sende bir bokluk var demektir” demiş.

Hatırlayacaksınız o tarihlerde Batı basını Gorbacov’u yere göğe koyamıyordu.

Bu Batı basını yere göğe koymadığına göre, Türkiye’yi Suriye’de maşa olarak mı kullanacak. Bunlara çok dikkat etmek gerekir.

Batı basınının şimdi ne yazdığı değil, önemli olan, tarihin ileride ne yazacağıdır.

Tabii haklısın bu kadar fütursuz ve gerçekleri çarpıtarak konuşmalar yapmağa, öyle bir muhalefet var ki; köpeksiz köy buldun değneksiz dolaşıyorsun.