Zorlu koşulların partilere yansıması

1980 yılında Turgut Özal Ekonomisiyle ve 12 Eylül Darbesinin sopasıyla kurulan sistem, çatırdıyor. Borç batağında çırpınıyor. Asya’ya ve komşularımıza güven vermiyor.
Sistem düğümlenince, sistemin siyasal partileri de çıkmaza girdi. CHP, İyi Parti, MHP, Ak Parti, hepsi krizi paylaşıyorlar. Bu krizden çıkış olanakları da yok. Çünkü sistem çözümsüz.
Özeti, çetin koşullar, emperyalizme bağımlı mafya-tarikat rejiminin bütün kurumlarını sarsıyor.

RANT KAVGASININ AT GÖZLÜĞÜ
Siyasal partilerdeki kargaşanın çeşitli açıklamaları da piyasaya sürülmektedir elbette. Ancak bu açıklamalara bakınız, hepsi rant kavgasından kaynaklı. Gemi su alırken, geminin mahzenindeki ganimeti paylaşmak için göze göz dişe diş bir savaş var. Oysa hazine de denizin dibine gömülmektedir.
Süreci doğru görenler de var elbette. Örneğin Hacıbektaş Belediye Başkanı E. Tuğg. Ali Rıza Selmanpakoğlu dostumuz, CHP’nin ayrıştırıcı tutumuna işaret ederek Partisinden istifa etti. Selmanpakoğlu, yine aday ve Hacıbektaş halkı, Belediye Başkanının birleştirici çizgisinde kenetlenecektir.
Diğer bir örnek Mersin İyi Parti İl Örgütü. Onlar da İyi Parti’nin CHP ile birlikte HDP/PKK bölücülüğüyle işbirliği yapmasına isyanla istifa ettiler.

FIRTINADAKİ MEVZİ
Şimdi taşlar yerine oturacaktır. Partiler içindeki rant kavgaları arka plana itilecek, herkes Vatan Savaşındaki mevzisini belirleyecektir.
Çatırdayan sistem de çare bulma telaşındadır. FETÖ, CHP’den ve İyi Parti’den ayrılanlara sistem içinde sığınma çatıları göstermektedir. HDP/PKK ile açıkça işbirliğine giren CHP ve İyi Parti’den ayrılanlara, maskeli FETÖ seçeneği sunulmaktadır.
Sistemin sözde muhalefet partileri, HDP/PKK ve FETÖ’ye mahkum olan bir sürece girmişlerdir. Sistem, bu partilerin kadrolarını Bölücü ve Cemaatçi seçeneklere hapsetme gayreti içinde. Ancak bu kargaşalığın, sistemin sınırları içinde denetim altına alınamayacak kadar köklü olduğu ilk bakışta görülüyor.

ZORLU KOŞULLARIN ÇÖZÜMÜ
Partilerin geleceğini içine girdiğimiz zorlu koşullar belirliyor. Fırtınalı bir denize seyrü sefa kotrasıyla açılamazsınız. Veya içine su dolan kotradan bir diğerine geçenler, bu kez o teknenin de batmakta olduğuna tanık olacaklardır.
Bu fırtınalı denize dayanıklı bir geminiz olacak ve sizi selamete ulaştıran bir rotanız, bir programınız, bir stratejiniz bulunacak. Yoksa, çareniz de yok demektir.

FIRTINALARIN PARTİSİ
Vatan Partisi, bu sürece dayanma yeteneği olan tek seçenek olarak görülüyor. Çünkü fırtınalarda sınanmış bir örgütü, başka deyişle gemisi var. Ve o geminin yedi ateşten geçmiş kaptanları, çarkçıları, ateşçileri ve fedaileri var. Ve en önemlisi, Türkiye’yi bu fırtınalardan sağ salim çıkartacak bir rotası var.
O nedenle Vatan Partisi, kopan fırtınadan korkmuyor. “Kriz bizden korksun” diyor. Bu krizin Türkiye’nin köklü çözümü için altın fırsat yarattığını saptıyor ve ufuklara özgüvenle bakıyor.