22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Koyun değil, insanlar intihar eder

Şule Perinçek

Şule Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

Biri bana dedi ki, AKP’li gibi konuşuyorsunuz.

“Nasıl, yani...” diye sordum.

-HDP kapatılsın diyorsunuz.

Yine “nasıl, yani...” diye bakakaldım.

HDP yöneticilerinin teröre ilişkin sözlerini ve eylemlerini de somutlayarak karnesini bir bir yazdım, katlayıp eline verdim.

Ama yok! İnadım inat bana kızıyor.

Oysa gerçek apaçık.

Büyük olasılıkla benim eksik bıraktıklarımı bile biliyordur, daha önceden.

Ama akşam vakti, gözünde kara sosyal medya gözlükleri.

“Eğer bırakın kapatılmayı, HDP barajı geçmezse AKP 70 milletvekili fazla çıkaracak.” Onun için kapatılsın demeyecekmişim.

ZATEN GİDİCİ

AKP gitsin.

Gitsin!

Zaten gidici.

Yerine kim gelsini konuşuyoruz.

Sosyal medya onu karartıyor.

Kara gözlüklüler tek hedef ileri!

AKP gitsin.

Sonra? Ne olursa olsun! Tufan.

2015 seçimlerinde İzmir’deydim. CHP, her evden bir oy istiyordu HDP’ye. Bütün gücümle sesimi duyurdum. Duymamaları konusunda bir seçenek bırakmadığım için, bu kadar kesin konuşuyorum.

Dedim ki:

-Neden her evden bir oyu bana istemiyorsunuz? Vatan diyorum, millet, Atatürk, Cumhuriyet, Altıok diyorum... Neden teröre oy istiyorsunuz? Mehmetçiğimi, bebeciğimi, öğretmenimi kurşunlayan teröre oy istiyorsunuz? İstiyorsunuz da... bana istemiyorsunuz!

O sıralar aşağı yukarı aynı oy oranındaydık. HDP’yi bütün Türkiye’de fırlattılar.

“Terör Meclis’e girecek. Ehlileşecek.” Tam tersine aldı başını gitti.

Bize de “oyları bölüyorsunuz..!” Türkiye bölünecek diye çırpınıp duruyoruz.

BİJİ SEROK

Sonuçların açıklandığı gece nasıl içime oturdu biliyor musunuz?

Vatan Partisi il merkezinin bulunduğu binanın etrafında HDP’liler avaz avaz naralar atarak, yarı bellerine kadar arabaların pencerelerinden sarkarak dört döndüler:

-Biji Serok Apo! Biji Serok Apo!

“Uyan ey İzmir! Duyuyor musun bu sesleri...” demiştim.

Her terör olayında, bombalar patladığında, onlarca masum kaybımızda, şehidimizde seçmene bu sorumluklarını anımsattım.

Kahroldum.

Keşke biraz daha iyi anlataydım!

GAZETE YASAĞI

Ah şu kara gözlükler!

Millet Meclisi Ankara’da açıldıktan hemen sonra, 6 Mayıs 1920’de alınan karar aklıma geliyor:

“İstanbul gazetelerinin girişi yasaktır. Bütün İstanbul gazeteleri sahil sansür merkezlerinden mahallerine iade olunacaktır. Gelen işbu resmi evrak ve gazeteleri kabul eden veya iade etmeyen memurlar hıyaneti vataniye kanunu icabınca ittiham olunacaktır.” (Atatürk’ün Bütün Eserleri, c.8,s.179)

İstanbul basınından nasıl bir yalan ve yönlendirme bombardımanı var o zaman bir bilseniz! Bir uygun zamanda örneklerim. Dudaklarınız uçuklar, o kadar! Yok artık... nasıl da kandırmaya çalışmışlar der, şaşar kalırsınız.

O zaman üstelik okuma yazma oranı çok düşük. Her evde, ne evi... elde... çıt çıt “sosyal medya” kara gözlüğü yok!

Aklıma turuncu devrimler geliyor. Virüs salgını gibi mesajlar.

Ürküyorum doğrusu.

Bizim milletimiz deneyimlidir. Devlet geleneği, birikimi ve kültürü vardır... diye kendimi sakinleştiriyorum.

HURAFE VE BİLİM SORUSU

Ama bir bakıyorum, nesnel olması gereken genç bir bilim adamımız binmiş bisiklete gidiyor. Uçuşa uçuşa... Bir dakika düşünse görecek. Ben ne yapıyorum, iyi bizden biri de sorunları çözebilir mi... diye sormaya başlayacak. Her türlü bilimin ilk ortaya çıkışında yapıldığı gibi. Hurafe değil, bilim! Bilimsellik. Siyasette de zorunluluk.

Cumhurbaşkanı adayı Doğu Perinçek şöyle bir cümle yazmış:

“FETÖ, militanlarına HDP/PKK’ya oy toplamaları için çağrıda bulundu. Çöken sistem çaresizliğini herkese gösteriyor. FETÖ, beş yıl önce TSK ve Vatan Partisi’ni attığı zindanlarda, bugün kendisi yatıyor. HDP/PKK ise hendeklere gömüldü ?”

Altına biri döşeniyor:

“Seni içeri atan savcının ... yalamadığın kaldı. RTE den nasıl bir vatanperver çıkarıyorsun birader?”

Ben de şöyle yanıt vermişim:

“Bizi içeri atan savcı nerede biliyor musunuz? Silivri Cezaevinde Doğu Perinçek’in yattığı hücrede. Bir rastlantı olabilir mi? Size son derece içten bir öneride bulunmama izin verin. Her ‘duymanız istenene’ lütfen inanmayın. Kendi aklınızın denetiminden geçirin. Dünyadaki örneklerini biliyorum. Beni çok ürkütüyor. RTE’den neden vatansever çıkarayım. Onun sağı solu belli olmaz, yargıyı baskı altına almasını engellemek için diyoruz ki, ‘sayın yargı doğru işler yapıyorsunuz, hem irtica hem de bölücü terörün üzerine gidiniz, devam ediniz”

Nazmi%20Kapucu.%2013%20y%C4%B1l%C4%B1n%C4%B1%20komando%20olarak%20ge%C3%A7irmi%C5%9F.13%20may%C4%B1s%20sabah%C4%B1%20%C5%9Fehit%20verdik.%20Vatan%C4%B1n%20koynunda%20%C3%B6yle%20yat%C4%B1yor.%20S%C3%B6z%20veriyoruz.%20Ard%C4%B1nda%20kalanlar%C4%B1%20daha%20g%C3%BCzel%20bayramlarla%20bulu%C5%9Fturaca%C4%9F%C4%B1z.
Nazmi Kapucu. 13 yılını komando olarak geçirmiş.13 mayıs sabahı şehit verdik. Vatanın koynunda öyle yatıyor. Söz veriyoruz. Ardında kalanları daha güzel bayramlarla buluşturacağız.

SİHİRLİ KAVAL OKUNAN MAVAL

Ya da diyoruz ki,

“HDP kapatılsın. Terörün üzerinde devletin gücü gösterilsin. Açılımla olmaz dedik, olmadı. Yeniden ben daha iyi yaparım demek çok tehlikelidir. Cezaevinde el bebek gül bebek ziyaret edilmesin.”

Buna kızıyor, altına yazıyor:

“Öcalan’a çiçek verdin!”

Haydee...

Hiçbir mantık ve tutarlılık zinciri kuramıyorsun.

Ama tivitler öyle diyooo.

Yargılayan savcı, tutuklayan komutan, o da yetmemiş bir dönem PKK’ya karşı mücadelede efsane olmuş komutanlar Vatan Partisi’nde. Mantık, sebep sonuç ilişkisi, zinciri bu.

Duymuyor.

İttifakların dışında bırakılıyorsunuz.

Tek “ziyaret edilmeyen” Parti oluyorsunuz. “Saraya” da gidiliyor bir sakıncası yok, cezaevindeki “mağdurlar” zaten baş tacı. Kapılar açılacak. Sıvas sanığı “tonton başkan”!

Ama “gideceğim” açıklaması yapıldığı halde “Tek koşulumuz: Hangi turda olursa olsun HDP’li bir birliktelikte olmayız” açıklaması üzerine vazgeçiliyor... Kırmızı çizgi.

NESNEL GERÇEK: BİRİ BAŞKA

“Öcalan’a çiçek verdin.”

“AKP gitsin de ne olursa olsun!”

Kara gözlükler. Koş koş... koşturuluyor... Geçen hafta koyunlar sürü halinde yardan aşağı atladılar. Hepsi telef oldu. İntihar etti dendi.

Koyunların en öndeki gidince arkasındaki de gider.

Düşünemez ki! Çoban düşünür.

Hayvanla insan arasındaki birinci fark bu, biliyorsunuz.

Düşünen hayvan.

Koyun değil, insanlar intihar eder. Etmeyiniz.

Ama bakın, şurada insan davranışı sergiliyoruz.

Düşünüyor ve karar veriyoruz. Medya da, öteki partiler de, Atlantik’in ötesi berisi de; Avrasya da...

Dost da düşman da... Görüyor, biliyor. Ayırt ediyor.

Beşi bir yerde. Biri başka!

Bu doğru. Bilimsel ve nesnel.

Sebepler ortada. Sonuç bu.

Gözlükleri çıkarıp bakacağız. Kırmızı çizginin neresindeyiz?

SEÇİM ARASI DÜNYA KUPASI

*Futbolcu, topu geç verdi diye top toplayıcıya kızıyor. TRT sunucusunun yorumu:

“İlk maçta top toplayıcılar kız, o yüzden böyle hatalar olabiliyor.” Bir spor yazarımız da şöyle not düşmüş: “Kız, erkek fark etmez, top toplayıcılar kovalasın seni...”

*Genç bir arkadaşımızdan öneri:

“Bayramda küçüklere para vermeyin; onlara şu mübarek Dünya Kupası günlerinde paranın nasıl kazanılması gerektiğini öğretin. Kimisine tek maç, kimisine kombin verin, ama ellerini boş göndermeyin çocukların. Bayramı dolu dolu yaşasınlar.”

*Televizyon karşısındaki başka bir genç:

“Sanki bütün arkadaşlarım toplanmış pikniğe gitmişler, ama bana haber vermemişler de, evde kös kös oturuyorum gibi oldum.”

*Anlaşılan oturmuş saymış:

“Allah’ını seven Dünya Kupası boyunca futbolseverlere dokunmasın. Tüm planları turnuva sonrasına erteleyin! Hoş geldin 47 ayın sultanı, hoş geldin!”

*Bu da yorum sonuçları:

En büyük favori: Brezilya

En iyi kadro: Fransa

Duygusal favori: Arjantin

Sürprizciler: Belçika

Plaseciler : İspanya

Romantikler: Hırvatistan, Uruguay

İflah olmaz romantikler: Nijerya, Mısır

Futboldan anlamayanlar: İngiltere

...

Ve kazanan takım: Almanya

*Türk futboluna eleştiri:

“Bu dünya kupasında hangi ülkeyi destekleyeceğiz acaba? Her turnuva öncesi bunu düşündürdüğünüz için teşekkürler TFF!”

*Siyasi gönderme:

“Dün Rusya, bugün İran kazandı. Anlaşılıyor ki FİFA’yı Doğu Perinçek yönetiyor.”

D%C3%BCnya%20kupas%C4%B1%E2%80%99ndan%20sergi%20ve%20gergi%20g%C3%B6r%C3%BCnt%C3%BCleri.
Dünya kupası’ndan sergi ve gergi görüntüleri.
Koyun değil, insanlar intihar eder - Resim : 3
Dünya kupası izleyicisi:
“Arkadaşlar bayram namazında Meksika dalgasına sebep olmamanız için formülü veriyorum: 2 salla, 1 bağla; 3 salla 1 eğil.”
Fotoğrafın altındaki bir başka yorum da şöyle:
“Meksika dalgası ilk olarak 1986 yılında taraftarların sıkılmasıyla ortaya çıkan görsel şölen’ desem inanırdınız. Ama aslı, bayram namazlarında hocayı dinlemeyen bir topluluğun, rükû mu yoksa tekbir mi, arasında git gelleriyle oluşmuştur.”