Nâzım’ın kaleminden Türkistanlı Bolşevik Hacı
Nazım Hikmet'in daha önce hiç yayınlanmamış yazısını Mehmet Perinçek Türkçe'ye çevirdi. Nazım, yazısında Kurtuluş mücadelesinde Kuvayı Milliye'ye destek için Anadolu'ya gelen "Türkmenistanlı Bolşevik Hacı"nın hikayesini anlatıyor
Nazım Hikmet'in bilinmeyen bir yazısı ortaya çıktı. Türkiye’de ilk kez yayımlanan ve dilimize ilk kez çevrilen “Türkistanlı Bolşevik Hacı” başlıklı yazı, SSCB Bilimler Akademisi’ne bağlı Asya Halkları Enstitüsü ve Afrika Enstitüsü’nün aylık, bilimsel, toplumsal ve siyasal yayın organı “Sovremennıy Vostok” (Çağdaş Doğu) dergisinin Kasım 1960 tarihli 11 No'lu sayısında basıldığı görüldü. Dr. Mehmet Perinçek’in Rusçadan çevirip, yayına hazırladığı yazı, 100. yılında Ekim Devrimi’nin ve sosyalist devrimlerle milli kurtuluş savaşları arasındaki kopmaz bağın önemini ortaya koyuyor.
Nâzım yazısında Türkistan’dan gelip Adana’da Kuvayı Milliye çetelerine destek olan "Bolşevik Hacı"nın öyküsünü aktarıyor. Nâzım, Türkistanlı Bolşevik Hacı’nın bu kahramanlığının Adana bölgesi türkülerine de konu olduğunun altını çiziyor. Tamamını Teori dergisinin Mart sayısında okuyabileceğiniz yazıda (Arabaşlıklar Aydınlık'a ait) Nazım, "Bolşevik Hacı"yı özetle şu sözlerle anlatıyor:
“Birinci Dünya Savaşı bitmişti. Çoktandır kökünden çürümüş olan Osmanlı İmparatorluğu dağıldı. Galip ülkeler İtilaf Devletleri, onu parça parça ele geçirdiler. İmparatorluğun başkenti İstanbul ve onun temel çekirdeği Anadolu İngiliz, Amerikan, Fransız, İtalyan ve Yunan Orduları tarafından işgal edildi. 1919 yılıydı. Adana bölgesinde, güneybatı Anadolu, Türk köylüleri, ırgatları, zanaatkârları, işgalcilere karşı çete savaşı başlattılar.
SİHİRLİ MİTRALYÖZÜYLE GELDİ
Bu, Türkiye halkının ilk antiemperyalist hareketiydi. O günlerde Anadolu’nun dağlarında ve vadilerinde yeni bir türkü doğdu. Bu türkü, bugün hâlâ yaşıyor. Bizzat kendim, köylümüzün şanlı kahraman Bolşevik Hacı hakkında nasıl türkü yaktığını birkaç kez duydum. O, uzak Türkistan’dan Türkiye’ye sihirli mitralyözüyle gelmiş ve her seferinde ne zaman cesur çeteciler tehlikeye düşse, onların arasında belirir ve düşmana ateş açarmış. Düşman kuşatmasını yardıktan sonra bu harika mitralyözcü, dumanların arasında aynı şekilde birden kaybolur, ardından yardımına ihtiyaç duyulduğu yerde yeniden ortaya çıkarmış.
MİLLİ BAĞIMSIZLIK HARETLERİNE BÜYÜK AŞK
Daha Ekim Devrimi öncesinde Lenin, Yirminci Yüzyılımızı sosyalist devrimlerin ve milli kurtuluş hareketlerinin yüzyılı olarak nitelemişti. Ekim Devrimi, insanlık tarihindeki en derin toplumsal devrimdi; ayrıca en güçlü milli kurtuluş hareketiydi. Ekim’in zaferinin ilk günlerinden itibaren devrimci Rusya, dünyanın emperyalizmin tahakkümü altında bulunan ve milli bağımsızlık isteyen bütün halklarına emperyalist zulmün bütün izlerinin kökünü kazımaya yönelik zapt edilemez arzusunu icraatlarıyla kanıtlamıştı.
PROTOKOL TRİBÜNÜNDEKİ İŞÇİ
Asya’nın farklı ülkelerinde bulundum. Ve her zaman bu ülkelerin emperyalizmin boyunduruğundan kurtuluşunun şerefine kutlanan bayramlarda protokol tribününde milli yöneticilerin yanında Kışlık Saray’a hücum sırasında kurşunla vurularak düşen Petrogradlı işçiyi de görürdüm. Onun oradaki varlığını sadece ben hissetmezdim, tribünde de göstericilerin kortejinde de onu düşünürlerdi. O, Leninci işçi olmasaydı bu bayramların, bu gösterilerin hiçbiri olmazdı ki! İşte benim Türkiye’mde onu Türkistanlı Bolşevik Hacı adıyla çağırdığımızı biliyorum.”