Libya'daki gelişmeler, Yunan talepleri ve ABD müdahaleleri
Seçimlerin ertelenmesinin ardından Libya'daki siyasi durum belirsizliğini koruyor.
Aynı zamanda, ülkenin doğu ve batı kesimleri, Yüksek Danıştay ve Temsilciler Meclisi arasındaki diyalog çabaları ilerlerken, Yunanistan, Türkiye-Libya Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Anlaşması'na karşı mücadele edeceğini ilan etti. Bu arada ABD, Libyalı siyasi aktörlere baskı yapmaya devam ediyor.
Bu konuları Libya'nın eski Planlama Bakanı ve Trablus'taki özel danışman Dr. Issa Tuwegiar ile konuştuk. Dr. Issa Tuwegiar, yakın zamanda Libya Yüksek Devlet Konseyi Başkanı Sayın Halid el-Mişri'yi ağırlayan United World International (Uwidata) haber-analiz platformunun seminerine de katılmıştı.
n Yunan hükümeti 3 yıllık bir strateji ve güvenlik planı hazırladı. Yunan basınında çıkan haberlere göre, hedeflerinden biri Libya-Türkiye Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Anlaşması'nın iptali. Böyle bir iptal mümkün müdür, Libya'daki siyasi çevreler bu tür girişimleri nasıl görüyor?
“Böyle bir hedefe ulaşılabileceğinden çok şüpheliyim. Libyalılar, anlaşmanın Libya için değerini biliyorlar. Ülkemizin doğu kesimlerinde buna karşı çıkanlar bile Türkiye'yi ziyaret ettikten sonra fikir değiştirerek uzmanların açıklamalarını dinlediler.”
'TÜRKİYE'NİN UZUN VADELİ BİR MİSYON BELİRLEMESİ GEREKİYOR'
“Türkiye'ye yönelik tutum değişikliğini Libya medyasında açıklamış ve savunmuşlardır. Önceki gün doğudan gelen Başbakan Yardımcısı Bay Qitrany, Türkiye'nin Libya Büyükelçisi ile bir araya geldi ve onu konsolosluk açması ve ülkenin yeniden inşasına katılması için Bingazi'ye davet etti. Bence Türkiye bundan faydalanmalı ama doğudaki iyi imajını korumak için Diktatör'e (Halife Hafter) karşı temel duruşundan asla taviz vermemeli.
“Öte yandan, Yunanistan'ın, Türkiye'nin sunabileceğiyle karşılaştırıldığında, Libya'ya sunabileceği hiçbir şey yok. Ancak Türkiye'nin Libya'da üç yönlü uzun vadeli bir vizyon benimsemesi gerekiyor: güvenlik, demokrasi ve kalkınma.”
n Libya'nın doğu ve batı bölgeleri arasındaki iletişim çabaları son zamanlarda hızlandı. Yüksek Devlet Konseyi (HSC) Başkanı Halid el-Mişri, Temsilciler Meclisi (TM) Başkanı Akile Salih'i Trablus'a davet etti. Bu adımları nasıl değerlendiriyorsunuz? Ana itici güçler ve ana engeller nelerdir?
“HSC Başkanı, anayasa sorununu çözmek ve seçimlere yönelik daha iyi yasalar üretmek için Skhirat Anlaşması bağlamında birlikte çalışmak üzere Temsilciler Meclisi'ne her zaman adım atmıştır.
“TM'nin seçimleri gerçekleştirememesinden sonra TM, HSC ile iş birliği yapmanın önemini anlamış olabilir. Trablus, barış ve istikrarın sağlanması için eski muhaliflerini kabul etmeye her zaman hazır olmuştur. Trablus'a yönelik saldırıya destek verenlerin çoğu Trablus'a geldi. Bu, 17 Şubat'ın ruhudur (Muammer Kaddafi'ye karşı 17 Şubat 2011 ayaklanmasına atıfta bulunulmaktadır). Amaç, tüm Libyalılar için demokratik bir devlet kurmak ve diktatörlüğün seçimler yoluyla geri dönmesini önlemektir.”
'ABD HÜKÜMETİ BIDEN'IN İLKELERİNE UYMUYOR'
n ABD'nin Libya Büyükelçisi Richard Noland, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Ekselansları el-Mişri ile aralık ayındaki ertelemenin ardından başkanlık ve parlamento seçimlerine ivme kazandırma çabalarına ABD desteğini iletmek için görüştüm.” dedi. ABD'nin, henüz uygun anayasal temel sağlanamadan, seçimlerin yakın zamanda yapılması için yeniden baskı yaptığını gözlemliyor musunuz?
“Evet, ABD bunu sürekli olarak yaptı. Anayasa konusunda fikir birliğine varmanın zor olduğunu iddia ediyorlar. Bence ABD politikası, paralı askerlerin, özellikle Wagner'in ayrılmasını talep edecek birleşik bir hükümete sahip olmak. Bu tutumları, Biden’ın demokratik ilkelerine uymuyor gibi görünüyor. Libyalıların seçim hakkını savunuyorlar, ama onları seçilmiş bir komite tarafından yazılmış bir anayasa üzerinde referandum yapma hakkından mahrum bırakıyorlar.”
* (Bu röportaj İngilizce olarak United World International haber-analiz sitesinde yayınlanmıştır.)