ÖDP'li Alper Taş'ın 'Kürdün devlet özlemini anlamamak abestir' sözleri
Murat İnce yazdı...
Alper Taş, CHP’nin düzenlediği Adalet Kurultayı’nda PKK/HDP’nin eşbaşkanına selamlar gönderiyor ve desteklerini açıklıyordu. Nede olsa Selahattin Demirtaş “Kürt ulusal Hareketi’nin” yani PKK’nın temsilcisiydi ve selamlamayı hak ediyordu! Bununla da yetinmeyen Alper Taş, Demirtaş’ın “çok anlamlı ve devrimci bir duruş” sergilediğini söylüyor. Taş, ÖDP içinde PKK/HDP’ye en yakın duran kesimin içinde yer alıyor.
29 Eylül 2017 tarihinde Gazete Duvar’dan İrfan Aktan’ın sorularına verdiği yanıtları okuduğumuzda bu kesimin kolay kolay bölücülüğün eteklerinin altından çıkamayacağını gördük! Net tavır yok, karşı çıkış yok, doğru mevzilenme yok ve Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu sorunlara verecekleri cevapları yok…
ALPER TAŞ
Alper Taş röportajda, emperyalizme karşı mücadele, birlikte yaşama, ulusların kaderini tayin hakkının mutlaklaştırılmaması ve özelliklede Lenin’in emperyalizm ve proleter devrimleri çağı tespitinde ki proleter devrimlerinin olmadığını ve emperyalizmin esas olduğunu söylemesi doğru ve yerindedir (Bugünün dünyası proleter devrimler çağı değil, emperyalizm çağıdır AT.) Ancak röportajın bütününe baktığımızda bu doğruların yanlış siyasi tespitler nedeniyle geçerliliklerini yitirdiğini görüyoruz. Taş, esas ise tali olanı birbirine karıştırmış!
Devrimci söylemlerin ardına sığınarak PKK/HDP savunuculuğu yapmak Alper Taş ve benzerlerine çok yakışıyor! Devrimci Yol geleneğinden gelenlerin bir kısmının oluşturduğu ÖDP, ne yazık ki Amerikancı PKK’ya doğru savrulmuş ve bu tavrını esas olarak korumaktadır.
EŞİT ULUS
Alper Taş bir soruya verdiği yanıtta, “Elbette bir arada yaşamda Kürtlerin eşit ulus statüsü gözetilmeli.” Tespitiyle ileride de değineceğimiz gibi ulus devletleri ret eden bir anlayışa savruluyor. Eşit ulus statüsünden tam olarak neyi kastediyorsunuz sorusuna verdiği yanıt düşündürücüdür, “Örneğin Türkiye Kürtlerinin geliştirdiği demokratik özerklik projesini bir arada yaşam projesi olarak değerlendirdik. ÖDP’yi kamuoyuna tanıtan da “eşit, özgür, demokratik Türkiye’de bir arada yaşam” hedefidir. Kürtler ezilsin, ikinci sınıf muamele görsün ama bir arada yaşayalım gibi bir felsefeye sahip olmadık. Meseleyi “hepimiz kardeşiz” gibi naiflikle de ele almadık. 21’inci yüzyılda bölgedeki en temel sorunun Kürtlerin statü sorunu olduğunu düşünüyoruz. Kürtlerin statü sorunu çözülmeden Ortadoğu’da istikrar olmaz. Bugün Kürtlere, 19’uncu veya 20’nci yüzyıldaki gibi yaşayın demek insani, vicdani değil. Kürtlerin artık bir statüyle yaşamaları gerektiğini biz ÖDP olarak her yerde, her zaman söyledik.” diyerek esas niyetlerini ve hedeflerini ortaya koyuyor.
Şimdiki solun önemli bir kesimi teoriyi 20. Yüzyılın ilk çeyreğinde dondurdukları için çıkmazlarına çıkış yolu bulamıyorlar. Ulusların kaderini tayin hakkının (UKTH) dünkü taşıdığı anlam ve yüklendiği görev ile günümüzü birbirine karıştırmaktalar. Dün doğru olanın bugün de doğru olacağını ve aynen uygulanması gerektiğini söylemek abestir. ABD emperyalizminin ulus/devletleri paramparça etmek hedefiyle işgallere girişmesi, savaşması bu kesimi ilgilendirmiyor! İşleri güçleri PKK/HDP’nin bölücülüğüne destek olmak ve kılıf uydurmak. Bunun içinde, olduk ya da olmadık yerde bilimsel sosyalizmin büyük öğretmenlerini malzeme yapıyor ve çarpıtarak veriyorlar. Uluorta, cümleleri cımbızlayarak Lenin ve Stalin’den örnek vermeyi de ihmal etmediklerini görüyoruz.
Alper Taş hem emperyalizme karşı mücadeleden bahseder ve hem de günümüz koşullarında “ biz Kürtleri anlıyoruz. Kürdün devlet özlemini anlamamak abestir. ÖDP, Kürt halkının eşit yurttaşlık, eşit ulus haklarını her yerde savunmaya devam edecek diyerek bölücülere davetiye çıkarıyor. İlkelerinizin yerini ilkesizlik alırsa, siyasetlerinize PKK/HDP’ye göre ayar verirseniz, tarihinizden koparsanız varacağınız yer, ABD emperyalizminin enstrümanlarının safıdır.
Alper Taş: “Ama dediğim gibi, bir halk birlikte yaşamak istemiyorsa, onu zorla tutamazsınız.” sözleriyle PKK/HDP ile Barzanistancılara destek oluyor.
ULUS/DEVLET DÜŞMANLIĞI
Alper Taş ulus devletlere PKK’nın gözüyle bakıyor ve şöyle söylüyor, “bir ulus devlete sahip olmadan kendimizi nasıl aşabiliriz tartışmasını Türkiyeli Kürtler, Öcalan yapıyor. Çünkü ulus-devlet de insanlığa iyi şeyle getirmedi. Ulus devlet başka halklar için kan, kıyım, katliam demek, bunları gördük. Şimdi 21. Yüzyıla statüsüz giren Kürtler, bu statü sorununu ulus devleti hedefleyerek mi aşacaklar yoksa başka bir çizgiyle mi?
Mahir Çayan’ın ardılları oldukları savıyla örgütlenen ÖDP ve onun önderliğinin ne hale geldiğini görüyor musunuz? Yaşadıkları ülke ulus/devlettir ve kurucusu Mahir Çayan’ın yazılarında sıkça rastladığımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. Kendi tarihleriyle de barışık olmayan ve karşıt konuma düşen o tür sola nasıl sol denilebilir? THKP-C ve onun içinden çıkan Dev-Yol’un devamı olduklarını iddia eden ÖDP nereye koşuyor? Gittiği yolun yol olmadığını birileri çıkıp yüksek sesle neden dillendirmiyor? Ne oldu size? Hangi yüzle Türkiye halkının içine çıkıp PKK/HDP telalığı yapacaksınız?
Devrimci Yol dergisi tarafından 1977 yılında yayınlanan 58 sayfalık “Beyaz kaplı BİLDİRGE” de yazılanları ne çabuk unuttunuz? Ne oldu “Direniş Komiteleri” ruhuna? Nerede gerçek antiemperyalist tavır? Yayın organlarınızın bir bölümünü inceleme fırsatımız oldu; o yayınlardaki devrimci-antiemperyalist tavır nerede kaldı ve niye bıraktınız? Tarih sizi Amerikancı PKK/HDP bölücülüğüne payanda olduğunuz için ve açıkça karşı çıkmadığınız için yargılayacaktır!
Günümüzde ulus/devletlere düşmanlığın başını ABD/İsrail çekmektedir. Nerede ulus/devlet var ise ABD emperyalizmi orayı hedef almaktadır. Şu an esas çatışma ulus/devletler ile ABD emperyalizmi arasındadır. Bunu göremeyenler Türkiye cephesinde değil nesnel olarak ABD/İsrail ve onun kara güçleri cephesinde yer alır.
BÖLGE DEVLETLERİNE DÜŞMANLIK
Türkiye, İran, Irak ve Suriye’yi hedef tahtasına oturtan ve bölücüleri memnun etmek için antiemperyalizmi süs gibi taşıyan o tür sol, ne yazık ki ABD/İsrail ile aynı cephede buluşabiliyor.
Sıkça emperyalizme karşı mücadeleden bahseden Alper Taş, “Yarın Bağdat veya Ankara Kürdistan’a saldırırsa, biz elbette ona karşı da duracağız.” diyerek safını net belirliyor. Bugün, adı anılan devletler kimin hedefinde? Tabi ki ABD emperyalizminin hedefinde ve bölünme tehdidiyle karşı karşıyalar. O halde Alper Taş ve benzerleri Bağdat ile Ankara’nın yanında olması gerekirken, onları Amerikancı Barzanistan ile PKK saflarına düşüren şey nedir? Nasıl emperyalizm ve işbirlikçileriyle beraber olunur? Çıksın şu “sosyalist” olduklarını söyleyen ve ağızlarına yakışmadığı halde Lenin’i, Stalin’i dillerine dolayanlar, ABD/İsrail safına düşmelerini açıklığa kavuştursunlar. Devrimci mücadele süslü laflarla değil, sağlam ve doğru mücadele yöntemleriyle yürütülür.
BARZANİSTAN REFERANDUMU
25 Eylül tarihinde yapılan referanduma ÖDP utangaçça karşı çıktı. Fakat bu noktada net, cesaretli ve bölücülüğü ret eden bir yaklaşımı göremiyoruz. Yuvarlak laflarla konuyu savuşturmaya uğraşıyorlar.
Alper Taş 25 Eylül referandumunu kastederek, “Halkın bu tercihine antipatimiz yok, saygı duyuyoruz. Ayrıca Irak Kürtlerinin referandumu bağımsız devlet için kullanacakları kesin değil. Belki Kürtler bir arada yaşamın koşullarını güçlendirmek için referandum iradesini kullanacaklar. Sonuçta bizim görevimiz, bu referandum dolayısıyla Türkiye’de gelişecek bir anti-Kürt faşist dalganın karşısında durmak ve Irak Kürtlerinin iradesini veri almaktır.”
Taş’a göre bölücü örgütlerin durumuna bakıldığında “ilerici bir güç olan Kürtleri” savunmak esas alınmalıdır. İlericiliğin ölçütü bölücülük olunca bölücü örgütleri savunmak normalleşmektedir. Dikkat ederseniz, ABD/İsrail’in beslemesi Barzanistan’ı canhıraş savunan Alper Taş iş Türkiye, İran, Irak ve Suriye’ye gelince aslan kesiliyor! Fırsat verseler ABD yerine bölge devletlerini kendisi bölecek!
Ve Alper Taş “Yok diyorlarsa, ayrılmak istiyorlarsa elbette zorla güzellik olmaz.” Sözleriyle noktayı koyuyor.
AÇILIM SAVUNUCULUĞU
ÖDP’nin önemli simalarından Alper Taş AKP hükümetinin başlattığı açılım sürecini destekliyor. Taş sürece ilişkin görüşlerini şöyle özetliyor: “Bizde barış sürecinin kıymetini bilemedik. Bu süreci Öcalan’la devlet arasındaki karşılıklı bir pazarlıktan çıkarıp toplumsallaştıramadık.” cümlesiyle barıştan ne anladıklarını ortaya koyuyor. Taş, barışın PKK ile Türk devleti arasında olması gerektiğini ve bunu başaramadıkları itiraf ediyor.
“Sol aynı zamanda “Kürt hareketiyle AKP anlaştı” diyordu o dönemde sorusuna Alper Taş şöyle yanıt veriyor: “Doğrudur. Biz o fikirde değildik gerçi. Çünkü bize göre sorun çözülecekse AKP’yle de uzlaşılabilirdi. ÖDP olarak biz sadece bir-iki rezerv koyduk.
Hani bazen “sözün bittiği yer” deriz ya işte durum tam da böyle! Şu söylenen sözlerin antiemperyalizmle, sosyalizmle, ilericilikle, devrimcilikle ve ne derseniz deyin, ne alakası var.
Dün AKP ve kurucu başkanı Amerikancıydı, BOP eşbaşkanıydı ve PKK açılımını başlatmıştı; Alper Taş o dönemin savunucusudur. Bugün ise AKP ve kurucu başkanı ABD’ye kafa tutuyor ve açılımı PKK ile birlikte hendeklere gömen TSK’nın yanında yer alıyor; Alper Taş ise bu döneme ateş püskürüyor. Hani Alper Taş antiemperyalistti ve Türkiye’yi savunuyordu? Amerikancı PKK/HDP’yi savunanlar antiemperyalist değil emperyalizmin safında saf tutanlardır.
24 TEMMUZ 2015
Amerikancı PKK’nın kazdığı hendeklere gömülmesi ÖDP benzeri partileri fena halde sarsmış! Bu tarihten önce PKK’ya toz kondurmayanlar 24 Temmuz ertesinde yenilgiyi görünce yavaş yavaş PKK yörüngesinden uzaklaşmaya çalıştılar ama başaramadılar. Çünkü bölücülük illeti onları sarmalamıştı ve bırakmıyordu.
Alper Taş, 24 Temmuz Vatan Savaşı sürecini şöyle değerlendiriyor, “ (PKK: Mİ) Tekrar silahlı mücadeleyle süreci başka bir evreye doğru taşıdı. AKP zaten stratejisinin kendisine kaybettirdiğini görüp savaş stratejisine yönelmişti. Kürt hareketi ise (Kürt hareketinden kasıt PKK. Mİ.) bu savaş stratejisini boşa çıkaracak hamleler yapmadı. Sonuçta Kürt bölgeleri darmaduman, özerklik çabaları da tasfiye oldu. Özerklik silahla ilan edilmez, inşa edilir. Nitekim inşa da ediliyordu. Devletin çizdiği çerçevede yürütülen bir savaş, Kürt hareketinin (PKK) batıdaki popülaritesini de zedeledi, Kürt bölgesindeki toplumsal tabanını da altüst etti. Bu, oluşmuş olan büyük kazanımlarında tasfiyesine yol açtı.” Devamla “HDP ve Türkiye sosyalistleri güçlü bir biçimde Kürt silahlı hareketine (PKK) “kardeşim bunu doğru bulmuyoruz” deseydi, yüksek sesle ve inanarak bunu söyleseydi, bugün başka bir yerde olurduk.”
“Yaşasın Tam Bağımsız Ve Gerçekten Demokratik Türkiye” mücadelesinin yerini, ABD/İsrail’in işbirlikçisi kontra örgüt PKK’yı desteklemek almış. Alper Taş o kadar açık konuşuyor ki, PKK/HDP’ye akıl vermeye bile çalışıyor. İnsan yolunu bir kez şaşırmaya görsün!
Özerklik silahla ilan edilmez, inşa edilirmiş, PKK’ya yalvarsalarmış silah bırakabilirmiş vs. vs. Peki bu nasıl bir tahlil? Ulus devletlerin içinden özerkliği barışçıl yollarla inşa etmek nasıl oluyormuş? Silahların susmadan konuştuğu bölgemizde çeyrek bağımsızlık olan özerklik, savaşsız nasıl hayata geçirilebilir? ABD emperyalizmi bölgemize abanmışken, barışçıl yollarla özerklik inşa etmek mümkün müdür? Alper Taş siz ne dediğinizin farkında mısınız? Kimi kandırmaya ya da uyutmaya çalışıyorsunuz?
SÖZDE ANTİEMPERYALİST FİİLİYATTA KUYRUKÇU
Kendini solda tarif edenlerin, PKK/HDP ve bilumum bölücülere açık tavır almamaları nedeniyle rotalarını şaşırdıklarına tanık oluyoruz. Kuru kuruya antiemperyalizm olmaz. Hem antiemperyalist olacaksınız ve hem de PKK/HDP ve türevleriyle kol kola demokrasicilik, barışçılık, adaletçilik oynayacaksınız! Devrimcilerin, sosyalistlerin hangi kitabında bu yazıyor?
PKK/HDP-PYD-PJAK, ABD emperyalizminin kara gücü olduklarını dünya âleme duyurdular. Ama ne hikmetse bizim sol duymadı! Artık bu örgütleri ABD/İsrail yönetiyor, kongrelerini yaptırıyor, yöneticilerini belirliyor, silahı veriyor, maaşlarını ödüyor, her türlü karanlık ilişkilerin içindedirler ama ÖDP ve diğerleri bunu bilerek görmezden geliyor.
Şu Alper Taş’ın yukarıda özetlediğimiz görüşleri bile o tür solun ne olduğunu göstermeye yetiyor. Aslında, Alper Taş, yorum yapmaya ihtiyaç duyulamayacak kadar açık seçik ABD emperyalizmi demeden, İsrail demeden, PKK demeden bölücülüğü savunuyor ve buna da sol makyajı sürüyor.
SOLUN ÖNCELİKLİ GÖREVİ VATANI SAVUNMAKTIR
Eğer, günümüzde sınırları belli bir ülkeniz (vatan) yok ise; ilericiliğinizin, devrimciliğinizin, sosyalistliğinizin, komünistliğinizin, milliyetçiliğinizin, halkçılığınızın bir kıymeti yoktur! Ülkemiz baş düşmanımız ABD emperyalizminin çok yönlü tehdidi altındaysa, hepimizin asli görevi bellidir. Ama siz hala bunu anlamış ve bilince çıkarmamışsanız kabahat üstüne kabahat işliyorsunuz demektir!
ÖDP ile beraber diğer parti ve örgütlerin saflarında ki Alper Taşlar gibi düşünmeyen gerçek devrimcilere sesleniyoruz; yalnız bırakın bu bölücülerin destekçilerini ve hesap sorun. Gelin hep beraber: “Tam Bağımsız Ve Gerçekten Demokratik Türkiye”yi kurmak için birleşelim ve yarım kalmış Kemalist Devrimimizi tamamlayalım.