Oduncu Amca ve son yolculuğu
MÖ VI. yüzyılda yaşayan Afyonkarahisarlı Ezop‘un Anadolu halklarından duyup derlediği masallardan birini şiirleştirip sunuyorum.
İyi haftalar dileğiyle...
ECEL MELEĞİ VE ODUNCU AMCA
Son günü gelince hemen dikildi,
Oduncu Amca’nın tam karşısına,
Hani herkesin ürktüğü o Ecel Meleği...
Bir merhaba der demez Oduncu Amca;
“Haydi dostum haydi,
Hemen çıkıyoruz yola!”
Diye ürledi Ecel Meleği...
Öyle bir ürperdi ki Oduncu Amca,
Başladı tirtir titremeye,
Tepeden tırnağa!..
“Bir dakika, bir dakika!” diyebildi yalnızca.
Sonra da büktü boynunu soluya soluya:
“Bakın, bir dileğim var sizden,” dedi.
Ve başladı kesik kesik konuşmaya:
”Biraz daha kalayım, diyorum,
Ben buralarda izninizle...
Yapacak çok işlerim var çünkü, anlarsınız...
Hazırlamadım örneğin vasiyetnamemi bile!
Sonra çok uzun bir yolculukmuş bu,
Hani hep duyduğuma göre...
Biraz giyim kuşam da alsam diyorum yanıma...
Bakarsınız üşürüm, olur ya,
Bu çok uzun sürecek yolculukta!”
Tatlı tatlı gülümsedi Ecel Meleği;
“Bak dostum, dedi, kaç kez uyardım seni,
Hazırlan yapacağımız bu yolculuğa diye...
Öyle değil mi?”
-Ama ben, dedi Oduncu Amca,
Hiç görmedim ki sizi;
Ne de duydum sesinizi!..”
-Nasıl duymazsın, görmezsin,
Diye gürledi gene Ecel Meleği.
Her gün alıp alıp götürürken ben,
Senin yaşıtlarından birini örneğin,
Yada daha yaşlılarını senden;
Bazen çocukları, bazen bebekleri?..
Önüme katıp katıp onları götürürken,
Nasıl görmemiş, duymamış olursun beni?
İşte ben bütün o uyarılarımla,
Hep anımsatıyordum aralıksız;
Bak sana da böyle gelecek diye sıra...
Üstelik gitgide zayıflıyordu gözlerin,
Öyle değil mi?
Ve de azar azar ağırlaşıyordu örneğin,
O hızlı adımların, o kulakların...
İşte yavaş yavaş, böyle böyle dostum,
Hep yaklaşıyordum sana...
Hâlâ nasıl olur da duymadım dersin,
O ayak seslerimi oncasına belirgin?
Kısacası, haydi dostum,
Hemen çıkıyoruz yola:
Yolumuz da, dediğin gibi, çok uzun...
Bak kimler var kimler daha,
Beni bekleyen,
Tam karşıdaki o upuzun kuyrukta!
O öyle bir kuyruktur ki,
Zor olur anlatması şimdi...
Boşalır bir yandan o kuyruk,
Ben alıp alıp götürdükçe birini...
Ama hemen bir başkası,
Doldurur o boşalan yeri!
İşte bu yüzden güzel dostum,
O kuyruk hep öyle,
Sanki olduğu gibi durur...”
Bu sözlerin ardından,
Ecel Meleği ve Oduncu Amca,
Kimselere duyurmadan,
Çıktılar usulca;
O dönüşsüz, o son yolculuğa...
(Yaşar Atan)
Dünyamızın güzelliğini sık sık şiirlerle paylaşsak, diyorum...
Güzel haftalar dileğiyle...
YÜREĞİN ÖKSÜZ KALIR
Şiirin olmadığı yerlerde
Çatlamaz olur tohumlar
O Akdenizli çiçekler bile
Kokla kokla kokmazlar
Şiirin olmadığı ülkelerde
Koşmaz olur güneşin atları
Nice topraklarda denizlerde
Üşür bülbüllerin o güzelim ezgileri
Masamdaki o resmin bile
Nasıl üzgündür anlatılmaz
Şiirin olmadığı günlerde
Uyanmaz olur yıldızlar
O mavilerle örtülü göklerde
Artık yüreğin öksüz kalır.
(Yaşar Atan)
DÜNYA ŞAİRLERİN YÜREĞİNDEDİR
Haydi oncasına kolaysa
Bir yıldız indirin gökyüzünden
Bu da çok zorsa hani
Bir ezgi dinleyelim bülbülünüzden
Oysa her gizem elindedir
O hınzır şairin
Yıldız da yağdırır isterse göklerden
Yada dünyamıza gürül gürül güneş
Kafası eserse boyar gökyüzünü
Mavi yeşil sarı her renkten
Zaten oturunca sabahları masasına
Yanına gelir hemen şiir
Velhasıl dünya
Şairlerin hep yanında
Hep yüreğindedir.
(Yaşar Atan)
Mitolojiyle ilgilenen okurlarımız için son çıkan kitaplarımız:
-HOMEROS’UN İZİNDE – İLYADA ÖYKÜLERİ
(Boyalı Kuş Yayınları)
- HOMEROS’UN İZİNDE-TROYA’DAN SAVAŞ EFSANELERİ (Yaşar Atan)
-.KÜÇÜK PRENS (Çev.: Yaşar Atan)(Boyalı Kuş Yayınları)