22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Önümüzdeki hükümet seçeneği

Doğu Perinçek

Doğu Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

Bugünkü Rotamızı dün bu köşede çıkan yazının devamı olarak okumanızı diliyoruz.
HÜKÜMET ÜÇ AYDA ESKİDİ
Seçim döneminde sorulan sorular üzerine ısrarla, "24 Haziran 2018'den sonra dünya güneşin çevresinde dönmeye devam edecek" diye belirttik. Cumhurbaşkanı seçimi, hükümet sorununu çözemedi. Hükümet üç ay içinde eskimiştir. Çünkü bu hükümet, 1980 yılından sonra kurulan ekonomi sistemi aşmaya yönelik devrimci bir çözüm üretemiyor. Sistem çökmektedir. Adının başına Yeniyazarak getirilen Ekonomi Politikası, eskinin çırpınışlarıdır ve geçersizdir. 12 Eylül döneminden bu yana 38 yıldır uygulanan sistemle birlikte Tayyip Erdoğan'ın tek başına hükümet devrinin de sonuna gelmiş bulunuyoruz.
ÖNÜMÜZDEKİ HÜKÜMET GÜNDEMİ
Hükümet sorunu, Türkiye'nin içine girdiği gündemin demirbaşıdır.
Ülkenin önündeki görevlere verilen yanıtlar, hükümet seçeneklerini oluşturur.
Türkiye'nin önündeki birinci iş, sancılı dönemi Millî Direnme Ekonomisiyle atlatarak Üretim Ekonomisini kurmaktır. Bu amaçla ekonomide üretici sınıfları seferber edecek ve zorlukları paylaştıracak bir Millî Hükümetin oluşturulması kaçınılmazdır.
Aynı hükümetin ikinci önemli görevi, Vatan Savaşımızı kesin zafere ulaştırmak için iç cepheyi bütünleştirmektir.
ABD'NİN GÜNDEME YANITI
Kuşkusuz bu sürece ABD emperyalizminin de bir yanıtı var. Öyle gözüküyor ki, Washington yönetimi artık ülkemizi Atlantik sistemi içinde denetim altına alamayacağını görüyor. CIA'nın yan kuruluşları, ABD'nin Türkiye'yi kaybettiği yönündeki raporları nicedir dünya kamuoyunun gözleri önünde yayınlıyorlar. Buna bağlı olarak ABD yetkilileri Kürt örgütlerine "ABD'nin esas müttefiki" rütbesini vermişlerdir. Akdeniz'de ve Ege'de Türkiye'yi hedef alan ABD-İsrail tatbikatları ve NATO tatbikatları, Türkiye'yi yeniden ittifak içine çekmek amacıyla değil, Türkiye'yi tahrip etmek amacıyla yapılıyor. ABD'nin politikası, Türkiye'nin Avrasya iklimine yaralı ve zayıflamış olarak gitmesine yöneliktir.
ABD emperyalizminin PKK/HDP ve FETÖ'lü hükümetler kurma girişimleri bu kapsamdadır. CHP ve İyi Parti'nin hiçbir ders almadıkları ortadadır. Yerel seçimlerde hâlâ HDP ve FETÖ ile ittifak arayışları içinde olduklarını saklamıyorlar. Ancak bu seçeneğin hükümet kurma şansı sıfırdır. Eğer ABD ordusu, Doğu Akdeniz ve Suriye'nin kuzeyinde başlayacak bir savaşla Türk Ordusunu yenerse, CHP'nin peşinden koştuğu hükümet ancak o zaman kurulabilir. Türk Ordusunun ABD emperyalizmine yenilmesi olasılığı bulunmadığı için, CHP ve İyi Parti'nin bağlandığı hükümet projesi, bir hükümet seçeneği değildir, fakat Türkiye'yi kargaşalıklar içine itme planı içinde değer taşımaktadır.
GÖREV TANIMININ BELİRLEDİĞİ HÜKÜMET
Türkiye'nin önündeki Üretim Devrimini hayata geçirecek ve Vatan Savaşını kesin zafere ulaştıracak bir Millî Hükümetin kurulması, biricik seçenektir. Bu hükümet kuşkusuz milletin gücüne dayanacaktır, başka deyişle demokratik yoldan kurulacaktır.
Peki nasıl olacak, herkesin sorusu budur.
Gündemdeki başlıca iki görevin tanımı, hükümetin yapısını da belirliyor. Hem üretici sınıfları birleştirmek ve seferber etmek için, hem de güvenliğimize yönelik tehditleri göğüslemek için, milletin en geniş güçlerini kucaklayan bir hükümet kurmak zorundayız.
Türkiye, önündeki sorunları Tayyip Erdoğan'ın tek başına yönetimiyle çözemez. Ancak Tayyip Erdoğansız bir Millî Hükümet kurulması da olanaklı gözükmüyor. Çünkü Tayyip Erdoğan yönetimindeki AKP, milletin önemli bir kesimini temsil etmektedir. Tayyip Erdoğan'ı dışlayan bir hükümet tasarımı, bugünkü güçler dengesinde HDP ve FETÖ'yü kucaklayacaktır, zaten kucaklıyor. En önemlisi O hükümetin başında ABD olur. CHP ve İyi Parti yönetimlerinin çıkmazı buradadır. Tayyip Erdoğan düşmanlığına kilitlenenler, aslında ABD projelerine bağlanmış durumdadırlar. Bu bağlardan onları kurtarmak, millî bir ihtiyaçtır.
İKİ YOL
Hükümetler bulutların üzerinde kurulmaz. İçine girdiğimiz koşullarda, iki yol var:
Ya Sayın Tayyip Erdoğan, Hükümet Başkanı olarak, bütün üretici sınıfları, bütün milleti kucaklayan bir hükümetin kurulması için harekete geçecektir.
Ya da Türkiye kaçınılmaz olarak erken seçime gidecek ve Millî Hükümeti kuracak bir çözüm üretecektir.
DEVLET YÖNETİCİSİNİN SORUMLULUĞU
Birinci yol için şu anda top, Tayyip Erdoğan'dadır. Ekonominin gidişi, Sayın Cumhurbaşkanına bu konuda geniş zaman tanımıyor. Bugün "kriz yok" söyleminin gerçekle bağını kurabilecek pehlivan AKP hükümeti içinde bile bulunamaz. Türkiye'yi yönetme sorumluluğunda olanların söylemini koşullar belirliyor: Ülkemiz ekonomide ve güvenlikte çetin bir döneme girmiştir. Bu zorlukları ancak milletin geniş güçlerini seferber ederek aşabiliriz ve aşacağız. Bu amaçla bütün milletimizi birleştiren ve seferber eden bir hükümet kurmak önümüzdeki meseledir.
Bugün Türkiye'de devlet yönetme sorumluluğu, AKP, MHP, Vatan Partisi ve CHP'nin oluşturacağı bir hükümetin kurulmasına önderlik etmeyi gerektirir. İyi Parti ve Saadet Partisi de bu hükümetin içinde olabilirler.
Millî Hükümet çözümüne AKP, CHP ve MHP içinden itirazlar gelmesi, beklenen bir olaydır. Çünkü en başta ABD emperyalizmi Millî Hükümet çözümünün karşısındadır. Ve bütün partilerde ABD'ye yakın olan güçler hemen yarın harekete geçirilecektir. Zaten Millî Hükümet de ABD'nin baltalamalarına rağmen kurulacaktır.
DEVLET YÖNETİCİSİ SORUMLU DAVRANMAZSA
Sayın Cumhurbaşkanı, önündeki süreci görmez veya sürecin gerektirdiği tarihsel girişimde bulunacak cesareti gösteremezse, süreç yine işlemeye devam edecektir. Bu durumda Türkiye bir-iki yıl içinde erken seçim gereğiyle karşı karşıya gelir ve Millî Hükümet bu kez seçim yoluyla kurulur.
2019-2020 yıllarının gündemi budur. Çözüm, 2021 yılına kalmayacaktır.
DÜNKÜ ROTA'YA EK:
Dünkü yazımızda 1960 sonrasının işçi hareketlerinin karakterini incelerken, son yirmi yıl eksik kaldı: 1990 sonrası işçi hareketi, KİT'lerin özelleştirilmesine karşı kamu ekonomisini savunmak içindi.