Onun en büyük erdemi cesaretidir...
'Bir adamın değeri yüreğindedir. Gerçek orada yatar. Yiğitlik kolların bacakların değil cesaretin ve ruhun sağlamlığındadır. Erdemin onuru, yenmekte değil dövüşmektedir.' Bu cümleler Soner Polat’ı tarif eder...
Amiral Cem Gürdeniz, Amiral Soner Polat'ın hem orduda, hem cezaevinde hem de siyasi mücadelesinde yolunun kesiştiği dostu. Haberi alır almaz aradığımız Cem Gürdeniz'e, Polat için hastanede olduğu sırada ulaştık. Ağzından sadece “Mavi Vatan büyük bir evladını kaybetti acımız tarifsiz büyüklükte. Onun fikirlerini ve jeopolitik vizyonunu geliştirerek ilerletmek görevimizdir. Türk milletinin başı sağ olsun” sözleri dökülebildi.
Gürdeniz, Polat'ın 'Mavi Vatan için Jeopolitik Rota' kitabının önsözünü kaleme almış ve dostunu, ona dair gözlemlerini anlatmıştı:
OKUL SIRALARINDA YEDİ YIL
“Soner Polat, 1972 Ağustosunda katıldığım ve sonsuza kadar ayrılmayacağım Cumhuriyet Bahriyesinin yetiştirdiği en donanımlı, ilkeli, özverili, cesaret ve vefa sahibi seçkin bir Amiralidir.
Tarih ve talihin yarattığı bilinmez hayat rotasında karşılaştığım ve sadece tanımaktan değil aynı zamanda kaderin en güzel düzenlemesi ya da yaratıcılığı sonucu yedi yıl Heybeliada’da Deniz Lisesi ve Deniz Harp Okulu'nun aynı çatısı altında sınıf arkadaşım olmasından onur duyduğum meslektaşım oldu.
Aynı filolarda ve karargahlarda yıllarca birlikte olduk. Hasdal ve Silivri hapishanelerindeki 3,5 yıllık tutsaklık dönemimde aynı kaderi paylaştığım yoldaşım, koğuş arkadaşım ve aynı zamanda Mustafa Kemal ve Cumhuriyet yolunda sarsılmaz dava ve fikir arkadaşım oldu.
Şüphesiz onun en büyük erdemi cesaretidir. Montaigne Denemeler’inde şöyle der: “Bir adamın değeri yüreğindedir. Gerçek orada yatar. Yiğitlik kolların bacakların değil cesaretin ve ruhun sağlamlığındadır. Yiğit, düşünce cesaretini yitirmeyendir. Ölüm korkusuyla özgüvenini hiç yitirmeyen, ruhunu teslim ederken yılmadan ve horlayan gözlerle düşmana bakan yenilebilir ama onu yenen düşmanı değil talihidir. Erdemin onuru, yenmekte değil dövüşmektedir.”
HASDAL'DAKİ İLK ZİYARETÇİMİZ
Bu cümleler Soner Polat’ı tarif eder. Balyoz kumpasının oluşum ve icra dönemlerinde endişe ve korku içinde bizlere yaklaşmaktan ve hatta konuşmaktan dahi korkan, ancak günümüzde farklı kahramanlık tablosu çizen pek çok kişiliğe inat, Balyoz’un ilk tutuklamaları olan 2010 Şubat'ında Hasdal Cezaevi'ne ziyaretimize ilk gelen Amiral oydu.
O günden sonra kumpas davaları takip ve komuta katını ikaz en büyük görevi oldu. Bu uğurda çizgisini ve rotasını asla değiştirmedi. Sonunda o da onur cephesine katıldı ve tutuklanarak Hasdal’a yanımıza geldi.
Gücünü bilgi ve tecrübeden alan sezileri ile kişi ve kişilikleri çok iyi analiz edebilmesi, rütbe ve makamının izin verdiği en yüksek doz ve kapsamda karar vericilere doğru yolu göstermeye çalışan ve sınırlarını sonuna kadar zorlayan bu seçkin karakter, mahkemede savunma yapmadı. Şu sözleri söyledi:
'SİLAH ARKADAŞLARIMLA YARGILANMAKTAN SON DERECE MUTLUYUM'
'Ben de Türk devletinin kuruluş ilkelerine sözde değil özde, kalben bağlı, Kemalist ve yurtsever bir Cumhuriyet Amirali olarak bu salonda ve diğer mahkeme salonlarında suni davalarla esir alınan tüm Atatürkçü, onurlu ve kahraman silah arkadaşlarımla aynı kaderi paylaşmaktan ve aynı havayı teneffüs etmekten son derece mutlu, kıvançlı ve gururluyum. Eğer Cumhuriyet ve Türk Silahlı Kuvvetleri, içten ve dıştan ağır bir saldırı altında iken, dışarıda pişkin ve kayıtsız bir seyirci olsaydım, öncelikle kendimden şüphe ederdim; ailem, yakınlarım ve gerçek dostlarım beni lanetlerdi. Bu salonda sanık olmak, benim devlet hayatımda aldığım en büyük ve en onurlu rütbedir. Bugün görünüşte kaybetsek bile, tarihin şaşmaz adaleti bizlerin haklılığını ve doğru tarafta olduğumuzu günün birinde mutlaka ortaya çıkaracaktır. Ne mutlu Türküm diyene!'
BİR GÜN BİLE SIZLANMADI
Tutsaklık döneminde siyasi bilincinin ve durumsal farkındalığının yüksekliği nedeniyle bir gün dahi şikayette veya sızlanmada bulunmadı. Kriz yönetimini en üst seviyede başarabilen bir Amiral, komutan ve lider olduğunu herkese gösterdi.
'BEN BUNU NEDEN DÜŞÜNEMEDİM' DERSİNİZ
“Türk kültürünün en güzel kişilik tariflerinden birisi olan 'Ayinesi iştir kişinin lafına bakılmaz'ı herhalde en güzel örnekleyen bir kişi olarak onu tarif edebilirim. Tek farkı onun hem işinin, hem lafının çok kıymetli olmasıdır. Bilgi, beceri, tecrübe ve yazma yeteneği pek çok kişide olabilir. Ancak en zor olan yeni fikir ve kavram üretmektir. Amiral Soner Polat, tam da bu noktada karşımıza çıkar. Geçmişte yaşananlar dahil bugünü ve geleceği seçkin analitik zekası ile en sade ve anlaşılabilir bir dil ile okuyucuya yeni kavramlar yeni fikirler üzerinden aktarır. 'Ben bunu neden düşünemedim?' dedirtir.
Devletler yaşam rotalarında pek çok karar anları ile karşılaşırlar. Yeni durum muhakemeleri yapmak, yeni rotalar çizmek gerekir. Bu sadece hükümet ya da parlamentodaki muhalefetin görevi değildir. Kamuoyunun entelektüel birikimi de bu süreçte rol oynar. Öyle zamanlar gelir ki bir kişinin sarf ettiği bir cümle ya da bir eylem devletlerin kaderini değiştirir. Amiral Polat 2014 yılından bu yana Aydınlık gazetesinde yazdığı makaleler ve zaman zaman Aydınlık gazetesi, Ulusal Kanal ya da diğer medya organlarına verdiği demeçler ile devlet aklına çok büyük katkı sağlamıştır.
KARADAKİ AMİRAL
Bir Amiral olmasına rağmen ülkemizde onun kadar karadaki savaşı ya da terörle mücadeleyi doğru analiz edebilen kişi azdır. Stratejik aklı, jeopolitik bilinci ve köklü tarih bilgisinin bir sentezine dönüşen bu becerisi, yeni dünya düzeninin kurulma sancılarının ve ülkemiz üzerinde gerek iç, gerek dış cephede en yoğun siyasi, askeri, stratejik, ekonomik ve hukuki karmaşaların yaşandığı günümüzde sadece topluma değil devlete de akıl ve cesaretle ışık tutuyor.
Yazdıkları sadece bir durum tespiti ya da kronolojik olaylar anlatımı değildir. Yol gösterir. İddia sunar. Rota çizdirir.
Anadolu’nun Mavi Vatan'a her geçen gün yaklaşması ve sonsuza kadar ayrılmaması dileği ile Amiral Soner Polat’a çevrelendiğimiz tüm denizler ve 21’inci yüzyılda buluşacağımız okyanuslar adına sonsuz teşekkürler.