30 Aralık 2024 Pazartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Osmanlı’da kadının yeri

Rıza Zelyut

Rıza Zelyut

Eski Yazar

A+ A-

Emine Erdoğan, cumhuriyet dönemine “enkaz” dedi ya... Biliniz ki bu boş iddiayı doğru sanan milyonlar var. Bunların yüzde doksanı yoksuldur ve dolayısıyla da cahil bırakılmışlardır. Diğer yüzde onu ise bunları gütmek üzere Okyanus ötesinde özel olarak yetiştirilmiş kadrodur. Bu kadronun içinden çıkan siyasi ekip de cehaleti ve yoksulluğu yöneterek iktidara gelmiştir.
Hitap edilen kitle, tek tipleştirilmişler... Tek tip hareket ettiklerinden aynı sandığa oy atmaktadırlar.
***
Kadını kölelikten özgürlüğe taşıyan cumhuriyet rejimine laf sokuşturanların önemli bir kısmı da “tek tipleştirilmiş” türbancı kadınlardır. Osmanlı Devlet düzenini Cumhuriyet düzeninden üstün göstermeye çabalayan bu öğretilmiş cahillere şunu diyeceğim: En önemli kaynaklarını incelediğim Osmanlı Devleti’nde (İnanmayan varsa OSMANLI’DA KARŞI DÜŞÜNCE VE İDAM EDİLENLER isimli kitabıma bakabilirler) kadının ahırdaki inek kadar bile değeri yoktur. O Osmanlı eşeği, danayı, atı sayıyor, deftere yazıyordu ama kadını saymıyordu. Osmanlı yönetici kesimi arasında gulamparalık almış başını gitmişti.
Kadını insan saymayan zihniyet 1920’de Ankara’da toplanan Millet Meclisi’nde bile etkiliydi. Bunun belgesini görmek isteyenler, Güldal Okuducu’nun Kaynak Yayınları’ndan çıkan “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e TÜRK KADINININ KISA TARİHİ” isimli kitabın 779. sayfasına baksın. Cumhuriyet’in hemen öncesinde hem de Ankara’daki Millet Meclisi’nde seçim kararı alınırken nüfus sayımı yapılması istenir. Yapılacak sayıma kadınların dahil edilmesine; o meşhur Meclis’teki birçok milletvekili karşı çıkarlar.
Tunalı Hilmi Bey, bu din adına kadın düşmanlığı yapan vekillere, “Seçmek ve seçilmek hakkını vermiyorsunuz, fakat kadınları saymıyorsunuz da...” der. Erzurum Milletvekili Durak Bey, Eskişehir Milletvekili Emin Bey gibi tutucular tarafından şeriata (dinin kurallarına) saygısızlıkla suçlanır ve uğradığı hücum yüzünden geri adım atmak zorunda kalır.
***
Cumhuriyet öncesindeki Türkiye’de perişanlığı, cehaleti ve geriliği anlatmayı bırakıp sadece anneannem Pamuk Hatun’un çocukluğumda anlattıklarından bir iki cümle aktarayım:
“O yıllarda insanlar açlıktan sapır sapır düşüp ölüyordu. At boku içindeki arpaları ayırıp kaynatarak yiyenler vardı. Leş bulsalar köpeklerle birlikte yemeye çalışırlardı. Asker kaçakları dağları, belleri kesmişler buldukları geline kıza tecavüz ediyorlardı. Bizler erkeklerin arasında yüzümüze kazan karası sürerek giderdik bir yerlere...”
Bu satırlar, Emine Hanımların özlemini çektikleri düzenden küçük bir fotoğraftır...
***
Aydın okurlarımdan Nazan Sezgin de, “Emine hanım herhalde Cumhuriyet rejimi ile Sur’daki enkazı birbirine karıştırdı!” diyerek uyarıda bulunuyor.
Olur mu efendim? Emine Hanım başındaki türbandan aldığı ilhamla doğunun-batının ansiklopedilerindeki bilgileri bile yerle bir ediyor, görmüyor musunuz?

HINCAL ULUÇ ÇAMUR ATMA
Pazartesi akşamı Kadıköy’de Beşiktaş, Fenerbahçe’ye yenildi ya... Sabah gazetesinin her şeyi bilen yazarı Hıncal Uluç deli olmuş, deli...
Malum; Galatasaraylıların çoğunda ciddi bir Fenerbahçe kompleksi vardır. Büyüklük duygusu ile kendisini dışa vuran bu küçüklük kompleksini ben en iyi Hıncal Uluç’ta okuyorum.
Fenerbahçe Şam-pi-yon başlıklı yazısında, önceden bilen adam (kâhin) havalarında, maçın hakemi Cüneyt Çakır’a demediğini bırakmıyor. O Cüneyt Çakır ki Türkiye’nin sınırlarını çoktan aşmış ve bir küresel isim haline gelmiş. Bunun yarattığı kompleksle futbol eskicileri, Sayın Çakır’a demediklerini bırakmıyorlar.
***
Hıncal Bey, oturduğu köşkten aşağıdakilerin başına kül dökerken bu maçı izleyen Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF) yeni danışmanı Roberta Rosetti, Cüneyt Çakır’a attığı mesajda, “Tebrikler! Tebrikler! Tebrikler!” diyerek onu çok beğendiğini söylüyor.
Ayrıca maçın gözlemcisi olan Sabri Çelik, Çakır’a 8 puan vererek onun başarılı bir maç yönettiğini ortaya koyuyor.
Hıncal Uluç gibilere gerçeği kabul ettiremezsiniz. Onların tek derdi vardır: TFF’yi ve MHK’yi baskı altına alarak hakemlerin Fenerbahçe aleyhine düdük çalmasını sağlamak. Fenerbahçe Şampiyon yazarak psikolojik harp taktiği uygulamaya çalışıyor. Artık bu taktikler köhnedi Hıncal Bey!

SİZİ GİDİ FETÖ’CÜLER!
Bu tavırlar 3 Temmuz 2011’de Fenerbahçe’ye karşı başlatılan operasyonda doruğa çıkmıştı. O şike tuzağının artık Fethullah Gülen Terör Örgütü’nün kumpası olduğu biliniyor. Ergenekon ne ise, Balyoz tertibi ne ise, Askeri Casusluk Davaları ne ise, Poyrazköy Tuzağı ne ise Fenerbahçe’ye karşı kurulan şike tuzağı da odur. O tuzağı kuran ve sizlerin çok alkışladığınız savcı yurt dışına kaçtı Hıncal Bey? O tuzağın hazırlayıcısı olan polis şefleri şimdi terör örgütü üyeliğinden tutuklanmış haldeler. Şimdi polisliği de siz yapmaya çalışıyorsunuz...
***
O günlerde Hıncal Uluçlar, Fethullahçı örgütün yanına geçmişler; onların polisinin ve savcısının ağzıyla saldırıyorlardı. Başlarında Galatasaray’ın o büyük başkanı... FİFA’yı, UEFA’yı mesaj bombardımanına tutmuşlar; Fenerbahçe’nin küme düşürülmesini istiyorlardı.
Fenerbahçe çekilirse meydan bunlara kalacaktı...
Bir ara öyle de oldu ama Fenerbahçe’deki Kuva-yı Milliye ruhu Amerikancı çeteye karşı direnişe başladı. Onu yendi. Şimdi de PKK’ya karşı tepkisini gösteren tek kulüp... Direniş ve yurtseverlik genlerinde var...
***
Ne demiş atalarımız: Az kaz uz kaz; kuyuyu kendi boyunca kaz.
Bak, Fenerbahçe’ye kazdığınız kuyuya kendiniz düştünüz; Avrupa kupalarından atıldınız.
Lütfen kaleminizi yıkayın Hıncal Bey!

İMZA GÜNÜNDEYİM
Yarın, İstanbul Ataköy’deki Dünya Ticaret Merkezi alanında başlayan kitap fuarında olacağım. Saat 13.00’ten itibaren Kaynak Yayınları standında, “Muaviye’den Erdoğan’a DİN VE SİYASET” isimli kitabımı imzalayacağım. Okuyucularım hem tarihsel hem güncel çok ilginç bilgilere ve belgelere ulaşacak. Metro ile geliş çok kolay. Bekliyoruz...

PAZAR GÜNÜ MALTEPE’DEYİZ
Aydınlık yazarlarını Aydınlık okurları ile buluşturan etkinliklerden birisi bu pazar Maltepe’de gerçekleştiriliyor. Gazetemizin genç yöneticisi İlker Yücel, yazarlarımız Soner Polat ile Oktay Yıldırım ve bendeniz orada olacağız. Görüşürüz dostlar...
Adresimiz şöyle: Sahilyolu, Turgut Özal Bulvarı No. 5 Küçükyalı, Maltepe/İSTANBUL (Maltepe Belediyesi Kültür Merkezi ve Nikah Salonları/Kubbealtı salonu)
Bilgi : 0532 6093789 ; 0532 6135233