Özelleştirme oldubittiye getiriliyor TSK’nın ihtiyaçları nasıl karşılanacak?
Türkiye’de tank ve obüs olan tüm birliklerin ihtiyacının karşılandığı tek yer olan 'Tank Palet Fabrikası' özelleştirme kapsamına alındı.
İşletme özelleştirildiği takdirde Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaçları doğrultusunda çeşitli tank, zırhlı personel taşıyıcı ve obüslerin paletleri, atış kontrol merkezinin optik sistemleri ve TSK envanterindeki yurtdışından ithal edilmiş tankların modernizasyonunun nasıl ve nerede yapılacağı bilinmiyor
Sakarya’da ‘Tank Palet Fabrikası’ olarak bilinen Milli Savunma Bakanlığı Askeri Fabrikalar Genel Müdürlüğü 1’inci Ana Bakım Merkezinin 20 aralıkta Resmi Gazetede yayımlanan ilanla özelleştirme kapsamına alınması tartışmalara neden oldu. 1’inci Ana Bakım Merkezi Müdürlüğü, Türk Silahlı Kuvvetlerinin envanterindeki tank ve obüslerin paletinden optik sistemine kadar tek üretim merkezi.
Özelleştirme kararında, “fabrikada TSK’ya yönelik mal ve hizmet üretiminin devamlılığının sağlanması ile MSB’nin kontrolünde yeni yatırımların yapılması da dahil olmak üzere, ihale dokümanında ve işletme hakkı sözleşmesinde yer alacak hususların Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ve MSB tarafından belirlenmesine” karar verildiği ifadesi yer alıyor. Ancak Ana Bakım Merkezi’nin tamamı özelleştirilince bu planlamaların nasıl yapılacağı soru işareti yaratıyor.
Üstelik fabrikanın sahibi de şimdiden belli. Milli Ana Muharebe Tankı Altay’ın seri üretimini üslenen BMC’nin, Bakanlar Kurulu tarafından Karasu’da tahsis edilen arazideki fabrika inşaatının durdurulmasının ardından 1’inci Ana Bakım Merkezi Müdürlüğü Altay’ın yeni üretim yeri olarak belirlenmişti.
‘KATARLILARA SATILIYOR’
1975 yılında kurulan 1’inci Ana Bakım Merkezi, Fırtına obüs gibi araçları üretmesi, tank modernizasyonundaki tecrübe, bilgi ve deneyimiyle dikkat çekiyor. Fabrikada halen bir albayın komutasında 29 subay, 50 astsubay, 22 uzman çavuş, 112 memur ve 714 işçi çalışıyor. Fabrikanın hukuki konumu ise TSK’ya hizmet üreten diğer tabur, alay veya tugaylarla aynı.
1’inci Ana Bakım Merkezindeki işçilerin birçoğunun üyesi olduğu Türk Harb-İş Sendikasının Sakarya Şube Başkanı Yaşar Yavuz Aydınlık’a yaptığı açıklamada, milli bir fabrikanın Katar Silahlı Kuvvetlerinin yüzde 49 ortağı olduğu BMC’ye devredileceğini iddia etti. Yavuz, “Sakarya’daki yerel basında ‘Tank Palet Fabrikası’ özelleşiyor mu diye haber çıktığında biz Milli Savunma Bakan Yardımcısı Muhsin Dere ile görüşmeye gittik” diyerek orada geçen görüşmeyi şöyle anlattı: “Dere, bize ‘Orada 140 tane Fırtına obüs daha üretilecek dolayısıyla bizim orayı BMC’ye verme gibi bir ihtimalimiz yok. Bunu kafanızdan silin. Siz 140 tane daha Fırtına obüs yapacaksınız. 250 tane de Altay tankını siz yapacaksınız’ demişti. BMC, orada iki tane atölye kiraladı, kendi çalışanlarını oraya gönderdi. Bu iki atölyede Altay tankının üretimi sırasında işinin başında duracaktı. Dere bize, ‘Ana yüklenici siz olacaksınız. O fabrika Milli Savunma Bakanlığına bağlı olacaktır, milli kalacaktır, böyle bir şeyi kafanızdan geçirmeyin’ demişti. Ama ne olduğunu anlamadan 20 aralıkta Resmi Gazetede satıldığımızı öğrendik.”
YANITSIZ SORULAR
1’inci Ana Bakım Merkezinin öneminden bahseden Yaşar Yavuz, Türkiye’de tank ve obüs olan tüm birliklerin ihtiyacının karşılandığı tek yerin 1’inci Ana Bakım Merkezi olduğunu hatırlattı ve şunları söyledi: “Paleti zaten tek bizim fabrikamız üretiyor. 81 vilayetteki askeri birliklerin ihtiyaçlarını biz karşılıyoruz. Daha önce dışarıdan yaptırmaya çalıştılar, yapamadılar. Özele verdiler bunu, olmadı. Yeniden bize verdiler. Özel şirketler bizden satın alıyor bunu, yurtdışına da ihraç ediyoruz. Nereden karşılanacak bu paletler, optik sistemler, tankların yedek parçaları ve şu anda üretimine başladığımız 140 tane Fırtına obüs? Bu soruları görüştüğümüz birçok yetkiliye soruyoruz. Cevap, ‘İhaleyi alan firma işletmeyi aldığı için tüm projelerden onlar sorumlu olacak’ oluyor. Bütün projeleri satıyoruz anlaşılan. Kime satıyoruz? BMC’nin ortağı olan Katar’a satıyoruz. Bu firmanın yüzde 49’u Katar’a ait! Yarın siyasi konjonktür değişti, Katar’ın istemediği bir durum oluştu, adamlar ‘vermiyorum’ derse ne olacak?”
‘İŞÇİLER BMC’NİN İNSAFINA...’
Fabrikada çalışan işçilerin de durumunun belirsiz olduğunu söyleyen Yaşar Yavuz şu ifadeleri kullandı: “Bu kararnamede memur yok, subay-astsubay yok ama işçiler var. İşçilerin durumunu alan şirket belirleyecek. Fabrikamız 5. derece ağır işkolu vasfında bulunuyor. 20 yıllık işçi arkadaşlarımız var, bazıları kolunu kaybetmiş, kolunda güç kaybı oluşmuş. BMC bunlarla çalışacak mı? Verecek tazminatını, gönderecek! Gelecek bakacak, bu 714 işçinin içinden kaçı benim işime yarayacak, diyelim 100’ü. ‘Bu 100 kişi, işe yeni alacağım 1000 kişiye bu işi öğretir’ diyecekler. Bütün özelleştirmelerde bu uygulandı.”
‘TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNİ ZAYIFLATIR’
Tank Palet Fabrikasında 1995-2001 yılları arasında M-52T kundağı motorlu obüs ve T-155 Fırtına obüsün prototip aşamasında proje subayı olarak çalışmış emekli Albay Serdar Dabak, özelleştirmeyi Aydınlık’a değerlendirdi. Özelleştirmenin Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) üzerinden oynanan bir oyun olduğunu dile getiren Dabak, “TSK’nın fabrikaları ayakta durmak zorunda. Özel sektör mantığıyla birlikleri desteklemeniz mümkün değil” diyerek şunları söyledi: “Özel sektör ve askeri birliklerin çalışma tarzları birbirinden çok çok farklıdır. Altay tankı projesi 1’inci Ana Bakım Merkezi Müdürlüğüne verilseydi bu iş layıkıyla yapılırdı. Özel sektörde bu fabrikanın yaptığı işleri yapan, ihityaçları ve çeşitliliği sağlayan ikinci bir fabrika yok. Zırhlı personel taşıyıcıların, tankların, Fırtına obüslerin paletleri birbirinden farklıdır. Bunların kullanımını ve ömürlerini garanti edebilecek Türkiye’de ikinci bir milli firmamız yok.”
‘DAHA PAHALIYA SATACAKLAR’
Serdar Dabak, diğer firmaların TSK’ya sağladığı araçlara dikkat çekerek şunları söyledi: “FNSS grubu, zırhlı personel taşıyıcı yapar, Mercedes grubu tekerlekli araç yapar. Bir baksınlar bu iki firma Silahlı Kuvvetlere kaç liralık yedek parça satmış? Bakım-idame için ne kadar parça sağlamışlar veya sağladıkları ürünlerin fiyatları hangi seviyelerde? Bu firmaların verdikleri fiyatlar çok yüksek olduğu için bu gereklilikler milli üretim olan askeri fabrikalar aracılığıyla tedarik edildi. Şu an Fırtına obüsler teröre karşı mücadele edebiliyorsa bu tamamen 1’inci Ana Bakım Merkezi Müdürlüğü fabrikalarında üretiminin yapılmasından kaynaklanıyor. Bu seviyelere kolay gelinmedi. Bu fabrika ABD üretimi M-44T, M-52T obüslerinin modernizasyonunu yaptı ve Fırtına obüsü imal etti. Bunlar emekleme-yürüme-koşma aşamalarından oluşuyordu. Fırtına obüs bizim koşma projemizdi. Ama bu koşma projesini durdurmak isteyen bir güç var. Biz M-52T’ye başladığımızda ABD bize M-109A6 satmaya çalıştı. Örnek veriyorum 1.8 milyon dolara imal ettiğimiz bir aracı 18 milyon dolara satmaya çalıştılar. Yurtdışından gelecek olan her tek parça veya araç bize minimum 10 kat daha pahalıya gelir. Buradaki ana proje sen Fırtına üretme, sen yedek parça üretme demektir. Zamanında sen uçak fabrikanı kapat ben sana uçak vereyim kullan dediler. Yedek parçasını veriyor musun? Yok! Almanya’dan aldığımız Leopardların yedek parçası için Almanya sözde hibe verdi. Ama iş icraata gelince tıkanıyor. Yedek parça sağlanmadan sen bu araçları savaş sahasında nasıl yürüteceksin?”
‘EMEKLERİMİZİ HARCIYORLAR’
1’nci Ana Bakım Merkezi Müdürlüğü’nün altenatifi olarak 2. Ana Bakım Merkezi’nin olduğunu söyleyen Dabak, ancak Türkiye’nin tek palet ve optik sistem üretiminin, özelleştirilmek istenen fabrikada yapıldığına dikkat çekti: “Atış kontrol sistemlerinde kullanılan optik sistemi sadece bu fabrikada üretiliyor. Özelleştirme kapsamında belki 3-5 yıllık bu saydıklarımızın imalatı için anlaştınız. Sözleşme bitti ama bu sefer bir beş mi isteyecek? Bire on mu isteyecek veya istemeyecek mi? Benzer özelleştirmelere bakarsanız birçok özelleştirme yapıldı, kaç tanesi ayakta kaldı? Ülke kaynakları her gün biraz daha borç ve harç içine giriyor. Bizi üzen kısmı odur. Bizim bütün meslek yaşantımız yurtdışından ne kadar daha ucuza ve aynı kalitede imal ederiz diye çalışmakla geçti.”
‘ÜRETİMİ ASFAT YAPABİLİRDİ’
Savunma Sanayi Araştırmacısı Turan Oğuz ise Altay’ın üretiminin Askeri Fabrika ve Tersane İşletmesi (ASFAT A.Ş) tarafından yapılabileceğini belirterek şunları söyledi: “ASFAT’a tankın bütün donanım ve yazılımsal çıktıları verildiği takdirde, kimseye gerek kalmadan üretebilir. En büyük endişemiz ise 140 tane Fırtına yapılacak deniyor. İhtiyaç da var. Bunu kim yapacak? 5. Ana Bakım Merkezine mi verecekler? Kervan yolda dizilir mantığı var, kimse bu planı açıklamıyor. Arifiye’deki Tank Palet Fabrikası son derece önemli. Palet denilince ilk burası akla gelir. Optik denilince bunlardan iyisi yok Türkiye’de. Bu adamları Altay’ı üretmeye verirsen diğer tankların optik ve paletlerini kim üretecek? Bu elemanlar ne olacak? Yeni üretimler ne olacak?”
Fabrika MSB’de kalsın
Ergün Atalay (Türk-İş Genel Başkanı): Milli Savunma Bakanımızla görüştüm. Ben Adapazarlıyım. Bu fabrika, 1975 senesinde kurulan devasa b,ir fabrika. 1,8 milyon metrekare alanda kurulu. Milli Savunma Bakanı’nın bana ifadesi şu: “Bu fabrikayı özelleştirmiyoruz. Ortaklık kuruyoruz. Katarlılarla beraber yapıyoruz. Ordunun bir an evvel 40 tane Altay tankına ihtiyacı var. Fabrikanın temelini de ayın 13’ünde Karasu’da atıyoruz. Güneydoğu’da Suriye sınırında bir hareketlilik var, bunları yapmak zorundayız. Orada hiçbir işçinin özlük haklarında problem olmayacak.”
“Siz bunu nasıl yapacaksınız Bakanım” diye sordum. “Yılbaşından sonra Adapazarı’na gideceğim, millete anlatacağım” dedi. Eğer anlatılacak Bir şey varsa ben de giderim. Evet Altay tankına ihtiyacımız var. Bu bir. Biz bu fabrikanın Milli Savunma Bakanlığı’nda kalması talebimiz var. Bu iki. İmkan varsa, teknolojimiz, sayımız gücümüz yetiyorsa bizim insanlarımız yapsın. Olmuyorsa ortaklaşa yapılsın. Ama olmazsa olmaz Milli Savunma Bakanlığı’nın kontrolünde olsun. Harb-İş’in, Sakarya’nın, işçinin talebi bu.