Pentagonun B planı: Fıratın doğusuna yığınak
Mustafa Birol Güger
5 Şubat'ta Associated Press (AP) haber ajansına konuşan üst düzey Iraklı ve ABD'li yetkililer, ülkedeki Amerikan askerlerinin Irak'la yapılan anlaşma uyarınca kademeli olarak çekileceğini duyurdular.
AP'ye konuşan Irak Başbakanı Haydar Abadi'ye yakın üst düzey bir yetkilinin açıklamaları ise anlaşmanın kapsamını anlamamıza yardımcı oldu. Iraklı yetkili, ülkedeki Amerikan üslerinde konuşlu 9000 ABD askerlerinin yüzde 60'ının çekileceğini, geriye kalanların ise Irak ordusundaki askerleri eğitmek üzere ülkede kalacağını kamuoyuna duyurdu (1).
Her ne kadar birliklerin Afganistan'a sevk edileceği üzerine çeşitli spekülasyonlar yapılsa da, Türk ve Rus ordularının fiilen angaje olduğu; ABD'nin küresel çıkarları için de kritik öneme haiz olan Suriye sahası da kuvvetli bir seçenek olarak öne çıkıyor.
PLAN B
Eylül 2017'de gerçekleştirilen 6.tur Astana görüşmelerinde ABD heyetine başkanlık eden, ABD Dışişleri Bakanlığı Yakın Doğu İşlerinden Sorumlu Müsteşar Vekili David M. Satterfield, 11 Ocak'ta, ABD Senatosunda yaptığı konuşmada, Cenevre'de devam eden görüşmelerde 'anlaşmaya varılmaması halinde', ABD'nin Suriye için 'alternatif bir plan'ı olduğunu dile getirdi.
Jeopolitik meselelere ışık tutan 'The Professors' Blog' isimli haber ve analiz platformunun kurucusu Prof. Marcello Ferrada de Noli'ye göre de Pentagon, 'Suriye'de rejim değişikliği'ni öngören 'A Planı' başarısızlığa uğrayınca, Fırat'ın doğusunda, Irak'ın kuzeyi ile komşu olan, PKK/PYD işgali altındaki petrol bölgelerini tam güvenceye almayı öngören alternatif 'B Planı'nı devreye soktu.
BARIŞ GÖRÜŞMELERİNİN SABOTE EDİLMESİ
Noli'ye göre, ABD'nin 'B Planı' çerçevesinde ortaya koyulacak jeopolitik projeler halihazırda inşa aşamasında olan iki temel dayanağa sahip:
Bunlardan ilki, tüm barış görüşmelerinin her ne şekilde olursa olsun sabote edilmesi. Cenevre'deki barış görüşmelerinin başarısızlığa uğratılması ve Soçi'deki Ulusal Diyalog Kongresinin boykot edilmesi bu kapsama giriyor.
İkincisi ise ABD'nin Suriye'deki askeri varlığını artırmak için gerekli uluslararası desteği elde etmek adına hayata geçirilecek eylemler. Bunların başında da 'kimyasal provokasyonlar' geliyor. ABD'li yetkililer tarafından bu konuda art arda yapılan açıklamalar ise tehlikenin çok da uzakta olmadığını hissettiriyor.
KİMYASAL PROVOKASYONLAR
İlk olarak ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, 23 Ocak'ta Paris'te gerçekleştirilen, 29 ülkeden diplomatların katıldığı ve Suriye'deki kimyasal faaliyetlerin görüşüldüğü bir toplantıda, Suriye hükümeti tarafından icra edilecek kimyasal saldırıların tolere edilmeyeceğini söyleyerek müdahale sinyalleri verdi.
Ardından, 'Kuduz Köpek' lakaplı ABD Savunma Bakanı Jim Mattis, 2 Şubat'ta yaptığı bir konuşmada, Suriye hükümetini sivillere karşı kimyasal silah kullanımı konusunda uyarırken, yeni hava saldırılarıyla tehdit etmeyi de ihmal etmedi.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert ise aynı gün yaptığı açıklamada Washington yönetiminin, Suriye hükümetinin, Doğu Guta'da yeniden 'klorin gazı' kullanmış olmasından kaygılı olduğunu belirterek uluslararası toplumu, olayın sorumlularından hesap sormaya çağırdı.
Dün (4 Şubat) medya kaynaklarında çıkan bazı haberler kimyasal tertiplerin sandığımızdan çok daha hızlı geliştiğini doğrular nitelikteydi. İngiliz yayın kuruluşu BBC, İdlib'in kuzey batısındaki Sarakep ilçesinde 9 kişinin, Suriye ordusuna ait bir helikopterden atıldığı iddia edilen 'klorin gazı' içerikli bombanın patlaması sonucu öldüğünü duyurdu.
BBC'nin haberinde yer alan görüntülerde, adı daha önce pek çok kez 'sahte bayrak' operasyonlarına karışmış sözde sivil toplum kuruluşu 'Beyaz Kasklılar' sahnedeydi.
#Saraqeb @SyriaCivilDef teams respond to an attack with chlorine gas. 9 injured including 3 White Helmet volunteers. Attacks like this, in violation of UN Security Council resolutions, happen with impunity. @BBCWorld @cnnbrk pic.twitter.com/mLtfQ0OMnv
— The White Helmets (@SyriaCivilDef) 4 February 2018
Eylül 2016'da hazırladığımız bir dosyada, çoğunlukla Batılı ülkeler tarafından desteklenen bu gruba mensup bazı gönüllülerin uluslararası bağlantılarını ve terör örgütleriyle ilişkilerini maddi kanıtlarla kamuoyuna duyurmuştuk (2).
NİHAİ HEDEF: BÖLGEYİ İSTİKRARSIZLAŞTIRMAK
Noli'ye göre, ABD'nin iddia edilen B Planı'nın nihai jeopolitik hedefi, Suriye topraklarının üçte birine tekabül eden PKK/PYD işgali altındaki bölgenin, uzun süreli istikrarsızlaştırma operasyonları için kullanımı.
Zira ABD, Suriye'nin kuzeyindeki kukla yapıyı 'yasal statüye' kavuşturmayı başarabilirse sadece Suriye'yi değil aynı zamanda Türkiye, İran, Irak ve diğer bölge ülkelerini de istikrarsızlaştırmak adına oldukça kullanışlı bir araca sahip olmuş olacak.
8 Ocak'ta ulusal basında çıkan bir haberde, IŞİD bahanesiyle Türkiye sınırında terör hattı inşa etmeye çalışan Washington yönetiminin, PKK/PYD işgali altındaki 28 bin kilometrekarelik alanı diplomatik olarak tanıma girişimi başlattığı bildirilmişti.
Suudi Krallığına yakın Şark el-Avsad gazetesine konuşan bir ABD’li diplomat, Beyaz Saray’ın Suriye politikasında yeni bir safhaya geçtiğini belirterek, ABD Savunma Bakanı Mattis'in, PKK/PYD işgalindeki bölgeyi resmen tanımak için Suriye'nin kuzeyine bir 'diplomat heyeti' gönderdiğini iddia etmişti (3).
Bütün bu veriler, ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Orgeneral Joseph Votel'in, 22 Aralık 2017'de, Suriye’de sınır muhafız birlikleri kuracaklarına ilişkin açıklamasıyla birleştiğinde, ABD'nin B Planı daha da netlik kazanıyor (4).
ABD'NİN SURİYE'DEKİ ASKERİ VARLIĞI
Beyrut Enstitüsü'nün kurucusu ve başkanı Raghida Dergman 13 Ocak'ta Huffington Post'ta kaleme aldığı bir yazıda şu ifadeleri kullandı:
"ABD'nin Suriye'deki varlığı çok büyük boyutlarda; binlerce askeri ve bir kaç stratejik üssü içeriyor... Suriye topraklarının en zengin üçte biri etkin bir şekilde ABD'nin kontrolünde. "
Aşağıdaki haritada gördüğünüz 28 bin kilometrekarelik alan Suriye topraklarının üçte birine tekabül etmekle birlikte Suriye nüfusunun ortalama dörtte birine ev sahipliği yapıyor.
Noli'ye göre, Suriye'de tam olarak ne kadar ABD askeri bulunduğunu tespit etmek şu an için mümkün değil. Ancak, ABD hükümeti 500 asker bulunduğunu bildirdiğinde, yine ABD hükümeti tarafından aslında 2000 asker olduğu kabul edilmişti. Bugün ABD hükümeti tarafından açıklanan Suriye'deki asker sayısı 2000'e ulaştı; bu rakamın gerçekte tam olarak hangi sayıya tekabül ettiği herkes için merak konusu.
21 Aralık 2017'de Sputnik tarafından servis edilen bu haritada, Suriye'nin kuzeyinde, PKK/PYD'nin işgali altında olan bölgede ABD askerlerinin konuşlandığı 2 Hava Üssü, karakollar ve bu askeri merkezlerin işlevleri bütün detaylarıyla tarif ediliyor (5). Elimizdeki tüm veriler ve yaşanan gelişmeler, ABD ordusunun, çekilmenin çok ötesinde bölgedeki askeri yığınağını her geçen gün arttırdığını ve ilerleyen zamanda bu yeni plan doğrultusunda artırmaya devam edeceğini işaret ediyor.