22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 11°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Perinçek, yemek ve mahkeme

Rafet Ballı

Rafet Ballı

Gazete Yazarı

A+ A-

ÖNCEKİ hafta. Doğu Perinçek bir yemekten söz etti.
Gazeteciler katılacaktı.
Ben de gelmeliydim.
Lokantayı sordum.
“Mahkeme” dedi.
Karaköy’deymiş...
Bir an boş bulundum.
Düşündüm: O civarda adliye olduğunu bilmiyordum!
***
Kendinizi benim yerime koyun.
Bir isim: Perinçek.
Bir sıfat: Mahkeme.
Akraba gibiler.
Birlikte anılmaları kimseyi şaşırtmıyor.
***
Mahkeme...
Ve tamamlayıcısı mapushane.
Sanki devre mülk sistemi.
“Sistem”in kurucuları öyle uygun görmüş.
Perinçek’in hissesine dört mevsim...
Beş kuşak zorunlu ikamet yazmışlar.
Sonuç: Siyasi ömrünün üçte biri... Buralarda geçmiş.
***
Bu yüzden...
Perinçek’le mahkeme tamam da...
İkisini “yemek”le buluşturmada insan zorlanıyor.
Mantıki bağ kurulamıyor.
***
Neyse... Anlatıldı da öğrendim.
Adliyede değil... Bir lokantada buluşacaktık.
Mahkeme: İstanbul/Karaköy’deki mekanın adıydı.
***
Celbe uyduk.
8 Şubat akşamı buluştuk.
İlk izlenim: Yüksek tavanlı, tarihi bir yapı.
İç mekanda tuğlanın altı çizilmiş.
Salon büyüklüğünde geniş, özel odalar.
Duvarlarda meşhur “Adalet Hanım”.
Birileri adliyelerde nedense açtı.
Ama: Selim Akgül Bey... “Mahkeme”nin sahibi... Adli geleneklere bağlı.
Eli kılıçlı... Gözleri bağlı olanını tercih etmiş.
Herhalde, açıkgözlülük yapmasın diye!
Not: Özellikle mezeler kayda geçsin.
***
Bir de tarih notu:
Lokantanın adını ilk duyduğumda...
Hemen adliyeyle eşleştirmek istemiştim ya.
Pek de haksız değilmişim.
Tanıtım broşürüne göre:
Evet: Bölgede bir adliye varmış.
Hatta cezaevi bile.
Fakat: Bugün değil, epey geçmişte.
Cumhuriyet’e veya Osmanlı’ya değil..
Bölgedeki Ceneviz kolonisine bağlıymış.
***
Devam edelim.
İki artı.
Katılım: Geniş.
Düzey: Yüksek.
Bir de eksiklik: Hükümet medyası yoktu.
Türkiye’de medyanın zaafı belli.
Bir zamanlar: Devletin önüne geçmekten çekinirlerdi.
Şimdi: Hükümetten sakınıyorlar.
Oysa: Deneseler, sorun çıkmadığını görecekler.
***
Üç TV programcısı.
Didem Arslan Yılmaz.
Kübra Par.
Ahmet Hakan.
Perinçek üçünün de programına katıldı.
Onlar da Perinçek’in programına geldiler.
Bir tür politikacı-gazeteci hukuku.
***
Perinçek’in sunumu?
Mesleğime pay çıkarayım.
Bir gazetecininki gibi gerçekten kısaydı.
***
Sorular ve sohbet?
Ana başlık: Afrin’di.
Üç alt başlık:
Tayyip Erdoğan.
PKK.
Türkiye-Suriye işbirliği.
Perinçek, “ekonomi”ye de vurgu yaptı.
Ama: Ekonomi, soruların menzilinde değildi.
***
Can Ataklı’nın önceliği Erdoğan’ın gitmesiydi.
Soner Yalçın, Kürt meselesinde programını sordu.
Hissettiğim: Bir şeylerin eksik kaldığını düşünüyor.
Perinçek’in dikkati başka yerde.
Ona göre: “Silah bırakmak”, PKK’nın gündemine girdi.
Not: Özel sohbetlerimizden biliyorum. Bazı verilere sahip.
***
Tekrar ana gündeme dönelim.
Afrin harekatı bir rüzgar estirdi.
Toplumu birleştiriyor.
Medyayı da dönüştürüyor.
Ergenekon operasyonunda ilk yıllarını hatırlayalım.
“Ana akım” medyada “cesaret”in çıtası neredeydi?
Bütün titizlikleri: Az sayıdaki “yaş”ı “kuru”lardan ayırmaktı.
“Yaş” kontenjanında ise bir hayli cimriydiler.
Ya Kuddusi Okkır gibi ölmek zorundaydın.
Ya da tercihli birkaç gazeteciden biri olacaktın.
***
Fakat sonra devran döndü.
Ergenekon’da Silivri duvarlarının yıkılmasıyla başlayan (Mart 2014)...
“Hendek savaşı”...
Darbe girişimi...
Fırat Kalkanı...
Türkiye-İran-Rusya arasında... Üçlü Suriye ittifakının kurulması.
Barzanilerin Kerkük’te teslim olması...
Ve Afrin harekatıyla yükselen...
Amerika’nın sadece Türkiye’yle değil...
Bölgemizle de cephe cepheye geldiği süreç bu.
***
Sonuç: Türkiye değişiyor.
Bölgemiz değişiyor.
Medyamız da değişiyor.
***
Perinçek’in yemeğinde gazetecilerin paylaştığı sadece mönü değildi.
Fikirler de ortaktı.
Afrin harekatı: Destekleniyordu.
PKK/PYD: Amerika’nın aleti.
Suriye ile işbirliği: Öncelikli tercih.
***
AKP medyasıyla ilgili bir not.
Evet, o akşam yemekte yoktular.
Fakat yakından biliyorum. S
uriye’yle işbirliğinde masamızdan farklı düşünmüyorlar.
***
Ve Ergenekon sürecinden itibaren Perinçek’in rolü?
Vicdanlı herkes teslim ediyor.
Öngörüleri pek şaşmadı.
Bu yüzden: Televizyonlarda ilgi görüyor.
Söylediklerinin etki katsayısı yüksek.
Hükümet de, devlet de, gazeteciler de bunun farkında.
***
Not: Gecikmiş bir yazı bu.
Mazeretimi arzedeyim: O akşam yemekten erken ayrıldım.
Sabahın ilk ışıklarıyla hava alanındaydım.
Almanya’da bizim gençlerle buluştuk.
Gazetecilik semineri için.
Yeni döndüm