PKK’ya 77.5 milyon lira devlet yardımı
Devlet yardımı kapsamında HDP’ye, dolayısıyla PKK’ya son üç yılda yapılan devlet yardımı tutarları şöyle:
* 2016 yılında: 22.7 Milyon TL.
* 2017 yılında: 24.7 Milyon TL.
* 2018 yılında: 30.1 Milyon TL.
* Toplam : 77.5 Milyon TL.
Asker, polis ve köy korucusu PKK’ya karşı mücadele ediyor. PKK’nın parasal kaynaklarını kurutmak için çeşitli çalışmalar yürütülüyor. Savcılar, PKK’ya haraç verdiği için vatandaşın yakasına yapışıyor. Ama aynı devlet üç yılda PKK’ya 77.5 Milyon Lira yardım yapmış.
Bölücü terörü temizlemek ve huzuru sağlamak, Türkiye’nin birinci meselesidir. PKK’nın saldırılarında 33 yılda 16.500 insanımız can vermiş. PKK terörüyle mücadele için toplam 500 Milyar Dolar (1 Trilyon 860 Milyar Lira) kaynak harcanmış. Ve devletin kendisi, terör örgütünü 77.5 Milyon Lira vererek besliyor.
Terör örgütünü desteklediği için belediye başkanları görevden alınıyor, aynı devlet terör örgütüne 77.5 Milyon Lira veriyor.
Olay ortada: Devlet, terör örgütüne yardım ediyor.
77.5 Milyon Liraya 150 okul yapılır.
77.5 Milyon Lirayla üç yıl bin kadar öğretmenin maaşı verilir.
Devlet, bu parayı terör örgütüne veriyor.
ANAYASA VE YASALAR NE DİYOR
Denecektir ki, yasa böyle.
Partilere devlet yardımı öngören yasa ayrıca tartışılır, o konuya da önümüzdeki günlerde gireceğiz. Ancak HDP bağlamında sorun yasada değil, sorun devletin kendisinde. Yasalar, Bölücü Terör Örgütünün yan örgütünün kapatılmasını öngörüyor. Ancak yasa uygulanmıyor.
Terör örgütüne para yardımı verilirken sözümona yasaya dayanılıyor. Ama terör örgütünün yasal partisinin kapatılmasını öngören yasa uygulanmıyor.
Bölücü Teröre karşı mücadele, ancak devletçe ve milletçe topyekun mücadeleyle kesin sonuca ulaştırılabilir.
Siyasal Partiler Yasası, yüzde 7’nin üzerinde oy alan partilere hazine yardımı öngörüyor. Ancak aynı Siyasî Partiler Yasası ve Anayasa, bir siyasal partinin “devletin bağımsızlığına, ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğüne, millî egemenliğe ve millî devlet ilkesine aykırı faaliyetin odağı” haline geldiği zaman kapatılmasını öngörüyor (Anayasa, Madde 68/4, Siyasî Partiler Yasası, Madde 78,79).
Kapatma Davası açma yetkisi Cumhuriyet Başsavcılığına ait. Yetkili mahkeme ise, Anayasa Mahkemesi.
HDP PKK’NIN YAN ÖRGÜTÜ
Asker, polis ve köy korucusu, PKK ile mücadeleye devam etsin. Devlet de PKK’ya her yıl on milyonlarca lira para vermeye devam etsin! O zaman nasıl kazanılacak bu mücadele?
Asker PKK’yı hendeğe gömecek, polis PKK’nın canlı bombasının üzerine atlayacak, köy korucusu dağda bayırda PKK’nın peşinden koşacak, TSK sınır ötesinde PKK’yı bulup imha edecek. Ve aynı devlet, PKK’ya yasal örgütlenme olanağı sağlayacak. Böylece devlet, bölücü terör örgütüne toplumla ilişki, militan toplama, haraç alma, Meclis kürsüsüne çıkma fırsatı verecek.
Teröre karşı mücadelede kesin başarı için, HDP kapatılmalıdır.
Vatan Partisi’nin 28 Aralık 2015 günü ilan ettiği Bölücü Teröre karşı kesin sonuç için 14 maddelik Yakıcı Çözüm Programı’nın 1. Maddesi şöyledir:
HDP’NİN KAPATILMASI İÇİN DERHAL DAVA AÇILMALI
Anayasanın 68/4. Maddesine göre, siyasal partilerin tüzük, program ve eylemlerinin “Devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne” aykırı olması kapatma nedenidir. Devletin bölünmez bütünlüğü, devletin tekliği ilkesini ifade eder. Nitekim Siyasî Partiler Kanunu’nun 80. Maddesi, Anayasanın bu düzenlemesine dayanarak, siyasal partilerin devletin tekliği ilkesini değiştirme amacını güdemeyeceklerini ve bu yönde faaliyette bulunamayacaklarını hükme bağlamıştır.
Silahlı Bölücü Örgütün cebir ve şiddetine açıkça dayanan özerklik ilanı ve bu yöndeki faaliyeti, hem bir program açıklamasıdır, hem de suç eylemidir. Bu faaliyeti doğrudan doğruya HDP genel merkez yöneticileri yürütmektedirler.
HDP, Türkiye topraklarının bir bölümü üzerinde bir başka devletin kurulmasını amaçladığını genel başkanının ve genel merkez yöneticilerinin ağzından ilan etmiştir ve bu yöndeki faaliyetin odağı haline gelmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, HDP hakkında Anayasa Mahkemesine kapatma davası açma sorumluluğu ve göreviyle karşı karşıyadır. Hukukun emri de budur, milletin talebi de budur, Türkiye’nin vatan bütünlüğünün gereği de budur. Vatan bölünürse demokrasi olmaz. Cebir ve şiddetin olduğu yerde, demokrasi olmaz.