Perinçek: HDP ile yürünen yolda Türkiye'ye hayır yoktur

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, bugün Ankara’da Partinin Genel Merkezinde yaptığı basın toplantısında, Barzani’nin 25 Eylül 2017 günü yapılacağını ilan ettiği 'Bağımsız Kürdistan için referandum' konusunda Vatan Partisi Merkez Karar Kurulu’nun aldığı kararları açıkladı.

“Kürdistan’ın bağımsızlığı için referandum' kararından vazgeçmediği takdirde ilk yaptırım olarak Habur Kapısının kapatılacağı bildirilmelidir" diyen Perinçek, iktidar ve muhalefetin sessizliğini eleştirdi.

İlgili haber: Perinçek: Referanduma seyirci kalınamaz, Habur kapatılsın!

Perinçek, basın açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

"CHP’nin başlattığı adalet yürüyüşü 3. gününde. Yürüyüşü nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna, "Vatan Partisi’nin tutumu çok açıktır" diyen Perinçek, "HDP’nin içinde yer aldığı bir girişimin içinde yer almayacağız" yanıtını verdi.

İşte Perinçek'in açıklaması:

'ERDOĞAN'IN HATALARI AYRI, KÜRESEL GÜÇLERE ŞİKAYET AYRI'

CHP’nin ‘Adalet yürüyüşü’ adını verdiği yürüyüş. Dünyaya bir çağrıyla başladı. Türk milletine değil, dikkatinize sunuyorum. CHP’nin grup Başkan Vekili iki gün önce Recep Tayyip Erdoğna’ın adalete uymayan uygulamaları nedeniyle savaş suçlusu nedeniyle Uluslar arası Adalet Divanı’nda yargılanacağını söyledi. Bu yürüyüşün ruhu, amacı ile bağlantılı olarak İstanbul Adliyesi önünde yapılan bu açıklama çok tehlikeli bir açıklama. Çünkü savaş suçlusu olarak yargılanacak olan Tayyip Erdoğan değil. AKP Hükümeti’nin çok ciddi hataları var, o ayrı mesele. Ama biz Tayyip Erdoğan’ın savaş suçlusu olarak yargılanması talebi karşısında aklımıza şu soruyu getiriyoruz: Hangi savaşın suçlusu? Bugün Türkiye kime karşı savaşmaktadır? PKK’yı, FETÖ darbesini bastırmak savaş suçu olarak görülüyor. Tayip Erdoğan’ın da küresel güçler tarafından bu savaş suçları nedeniyle yargılanması bu yürüyüşte talep ediliyor. Bu vahim bir tavırdır ve yürüyüşün yapısını yansıtmaktadır.

'AKP VE MHP'Yİ DIŞLAYARAK MİLLİ ÇÖZÜM GELMEZ'

Bu yürüyüşe HDP’nin de destek verdiği görülüyor. Yürüyüşe AKP ve MHP dışındaki partiler de davet ediliyor. Biz AKP ve MHP’nin dışlandığı bir milli çözüm göremiyoruz. Türkiye önündeki sorunları, vatan birliği, üretim ekonomisine geçme, komşularıyla işbirliği sorunları ve sözüm ona Kürdistan’ın kurulması yönündeki girişimleri AKP ve MHP’yi dışlayarak önleyemeyiz. Burada bir milli birliğe ihtiyaç var. Türkiye’nin o en geniş güçleri içinde yer alan AKP ve MHP’yi dışlayarak HDP ile birlikte Türkiye’nin hangi sorunlarını çözecekler ve hangi yolda yürüyorlar? Bu yürüyüş Ankara-İstanbul yolunda değil, Washington-Ankara yolunda yapılan bir yürüyüş. Türkiye’de en geniş güçlerin birliğini sağlama değil; Türkiye’de bir iç kargaşa, çatışma yaratma ve böylece Kürdistan’ın bağımsızlığının ilan edilmesi için gerekli ortamı hazırlama, Türkiye’nin direncini kırma, HDP-PKK ile CHP’nin ortaklığı yönünde bir yürüyüş. Bu nedenle Vatan Partisi olarak bu yürüyüşü milli bir yürüyüş olarak görmüyoruz. Türkiye’nin birliğine bütünlüğüne, terörün tasfiyesine, cumhuriyetin korunmasına, laikliğin elde edilmesine, hukuk devletine hizmet eden bir yürüyüş olarak görmüyoruz.

'PKK İLE HANGİ ADALET GELECEK?'

Somut olarak CHP’ye şunu soruyoruz: PKK ile hangi adaleti getirecekler? PKK-HDP ile birlikte yürüyerek hangi hukuk devletini kuracaklar? PKK ve HDP ile birlikte mağdurların hapisten çıkarılması iddiasıyla Türkiye’ye hangi huzuru sağlayacaklar. CHP Grup Başkan Vekili açıkça şunu söylüyor: Bu yürüyüş aynı zamanda HDP milletvekillerinin hapishanelerden kurtarılması içindir. Aynı zamanda Kılıçdaroğlu, Selahattin Demirtaş’ı övüyor ve kendisini hapishanede ziyaret edeceğini açıklıyor. Burada açıkça Washington merkezli bir iktidar planı için yüründüğü de ortaya konuyor. Bu iktidar planının merkezinde CHP ve yürüyüşte yer alan HDP gözüküyor. CHP, HDP ile Türkiye’nin hangi sorununu çözecek? HDP’nin kendisi Türkiye’nin sorunu. HDP’nin kendisi Türkiye’nin bölücü terörden kurtulmasının odağı olan PKK’nın yasal partisi. PKK’nın yasal partisiyle CHP Türkiye’nin hangi sorununu çözecek? Bu yürüyüş gerçekçi değil, hayalci. Türkiye’de hiç kimse HDP ile hükümet kuramaz. Buradan ilan ediyoruz.

'VATAN PARTİSİ ABD'NİN İÇİNDE YER ALDIĞI PLANLARIN TAM KARŞISINDADIR'

Vatan Partisi’nin tutumu çok açıktır. Vatan Partisi hiçbir şekilde HDP’nin içinde yer aldığı bir yürüyüş, toplantı, girişimin içinde yer almayacak. Bu bizim hem kurultay hem de en yüksek organlarımızın kararıdır. Bu bağlamda Vatan Partisi’nin kesinlikle Amerika’nın içinde HDP’nin bulunduğu hükümet planları içinde yeri yoktur. Tam tersine Vatan Partisi Amerika’nın bu hükümet planlarının tam karşısındadır ve bu planları Türk milletinin kararlılığıyla bozacaktır.

'CHP, KÜRDİSTAN BAĞIMSIZLIĞINA NEDEN SESSİZ'

Şu da dikkatimizi çekiyor. 25 Eylül’de Kürdistan için bir referandum yapılacağı ilan ediliyor ve CHP o referanduma karşı bir tavır açıklamıyor. CHP Kürdistan’ın bağımsızlığı için yapılacak referanduma ne diyor? Türkiye için hayati önemde bir tehdit karşısında CHP nerede duruyor? Kiminle beraber. Onaylıyor mu? Onaylamıyorsa niye susuyor? Ve yine aynı CHP Barzani Ankara’ya geldiği zaman Başbakanın arkasına asılan Kürdistan bayrağıyla ilgili kendilerini uyardığımız halde, hem de referandum süreciyken ‘hayır’ oylarını artıracak bir görüş açıklamadı.

'BU YÜRÜYÜŞ TÜRKİYE'NİN GERÇEĞİNE HİZMET ETMEZ'

PKK ve HDP ile beraber yürüdüğü zaman CHP Amerika ve İsrail’in Türkiye planları, Türkiye’deki hükümet ve Ortadoğu’yu yeniden düzenleme planları içine giriyor. Bu yürüyüşü bu kapsamda görüyoruz. Uyarıyoruz. CHP bu yanlıştan vazgeçmelidir. Elini kesinlikle HDP’den çekmelidir. HDP ile birlikte Türkiye’nin hiçbir sorunu çözülemez. Sorunlar büyütülür ve Türkiye’de terörün azdırılmasına hizmet edilir. HDP ile birlikte hiç kimse hükümet olamaz. Eğer Amerika gelip askeri güçleriyle Ankara’yı işgal ederse CHP-HDP hükümeti kurarlar ama buna da Türkiye hiçbir şekilde imkan vermeyecektir. Amerika Türkiye’yi işgal edemez. Amerika’nın böyle bir gücü yok. Amerika Ankara’yı işgal edip CHP-HDP’li bir hükümet kuramaz. Onun için bu yolda yapılan yürüyüşler de gerçekçi değildir ve Türkiye’nin geleceğine hizmet etmez.