Sarı Yelekliler kararlı, hükümet çaresiz
Boyun eğmediler, İçişleri Bakanı Castner’in tehditlerine aldırmadılar, sosyal medyada yayılan yalan haberlere itibar etmediler. Direndiler ve direnmeye devam ediyorlar.
17 Kasım, 24 Kasım, 1 Aralık ve en son 8 Aralık Cumartesi günleri sokaklara çıktılar, yolları kestiler, kavşakları tuttular. Öyle halkın günlük yaşamını zora sokmak yollarda mağdur etmek için değil, onlara seslerini duyurmak için anlattılar, bildiri verdiler, eyleme katılmaya davet ettiler. Bunun için Sarı Yeleklilere halkın yüzde 84’dü olumlu bakıyor ve destekliyor.
TAŞRADA BİR EYLEM NOKTASINa ZİYARET
Sadece Paris’e bakmadık. Fransa’nın dört bir yanında bu manzaralar var. Lyon’un Vilfranche ilçesinde şehrin çıkışında kavşağın ortasına derme çatma yaptıkları barakayı ziyaret ettik. Hava soğuk. Büyük bidonda yakılan ateşte ısınıyorlar. Barakanın içi yiyeceklerle dolu. Ekmek, su, çeşitli konserveler, ilk yardım malzemeleri... Eyleme aktif katılamayanlar bu yiyecekleri ve malzemeleri getiriyor, yanlarında bir süre kalarak destek veriyorlar. Türkiye’de Gezi eylemlerinde rasladığımız sahneler.
Yaş ortalaması 50’nin üzerinde. Emekliler çoğunlukta. Elbette işsiz gençler de var, 1150 euro asgari ücretle çalışan ve zor geçindiğini sölyelen işçiler de. Kadınlar çoğunlukta. Sorumluyla görüşüyoruz, konuşmak istiyoruz. Hafta içinde gelin daha rahat konuşuruz diyor. Koşturmaca içinde. Kavşağa dört koldan giren araçlar durduruluyor, konuşuluyor eylem anlatılıyor. Geçen arabasının çoğunun ön camında sarı yelek var. Neredeyse geçen araçların hepsi konronya basıyorlar. Desteğin bir ifadesi bu.
SARI YELEKLİLER VE PROVOKATÖRLER
Paris başka; devletin kalbi burada. Seslerini duyurmak için son 3 haftadır Paris’te toplanılıyor. Öyle rast gele bir yerde değil; Elize caddesinde, Zafer Takı’nda, Cumhuriyet Meydanı’nda ve elbette Bastil Meydanı’nda. İlk iki hafta Paris’i savaş alanına çevirdiler. Kimler? Provokatörler; sağlı sollu vurucu kırıcı takımı. Kimler bunları piyasaya sürüyor? Bugüne kadar biz bu grupların kim olduğu konusunda şu veya bu demedik. Ama bu kışkırtıcı gruplar kendiliğinden oluşan veya oluşturulan, çeşitli ülkelerin istihbarat örgütleri tarafından yönlendiren ve yakıp yıkarak Sarı Yeleklileri şiddet yanlısı gibi göstermek isteyen güçler.
DİZ ÇÖKTÜRÜLEN LİSELİLER
Geçen Cumartesi için İçişleri Bakanı Castener “Paris’e gelmeyin, binlerce saldırgan gruplar silahlarıyla öldürmek için gelecekler” şeklinde açıklamalar yapması bir çaresizlik değil mi? Paris’te polis sayısını iki katına yani 8 bine çıkarmak, Fransa çapında 89 bin polisi göreve çağırmak, bu yetmez askeri zırhlı araçları Paris Şanz Elize Caddesinin çevresine konuşlandırmak ve bunu eylem öncesi açıklamak bir korkunun ifadesi değil mi? Yoksa eylemcileri korumaya yönelik alınan tedbirler mi!?.
Liseli geçlere yapılan eziyete ne diyeceğiz? O televizyonlarda izlediğimiz görüntüler: 18 yaş altı 150 liseli gencin ellerinin arkadan kelepçelenip, diz çöktürüp veya yere yatırılması ancak Nazi Almanya’sında görülecek sahneler. İktidarın bu kitleleri korkutma taktiğinin yanında, soyal medyaya sürülmüş trollerin “Paris’e silahlarımızla öldürmeye geleceğiz” şeklindeki yalan yanlış paylaşımları. Bütün bunlar Sarı Yelekliler için vız geldi tırıs gitti. Korkmadılar; geldiler, eylemini yaptılar, polisin gazına, copuna ve tazyikli suyuna direndiler.
HAREKETİN YUMUŞAK KARNI
Cin şişeden çıkmıştır. Fransız halkı küreselleşmenin neoliberal politikalarının yıkıntıları altından çıkmak için ayağa kalkmış ve yürümeye başlamıştır. Yol engebeli ve uzundur. İçine sızmalar, yönlendirmeler olacaktır. Birbirlerine karşı kışkırtılarak bölmeye çalışacaklar ki bu süreç başlamış görünüyor. Hareketin yumuşak kartıdır bu. Artık örgütlenmek ve merkezi bir yapıyı oluşturma zamanıdır. Yoksa yılanlara çıyanlara yem olacaklar.
Siyasal bir parti önderliğinin olmaması bu hareketin en zayıf yanıdır. Sosyal Demokrat ve muhafazakar sistem partilerin çöktüğü, sağ ve sol uç partilerin büyüdüğü bir dönemde gelişen böyle bir halk hareketi partilerin yönelimini nasıl etkileyecek sorusu bugün gündemdedir.