Seçim arifesinde katliam olur mu?

Devletin çok önemli makamında sorumluluk yüklenmiş önemli isim ile önceki akşam aramızda geçen diyalogun özeti:
- “Önkibar, son 10 gün çok önemli zira bu süre içinde olacaklar unutulmaz ve seçim sonuçlarına yansır.”
- “Bir şeylerin olmasından mı endişelisiniz?
- “Evet endişeliyim.”
- “Allah korusun ama ne gibi şeyler olabilir?”
- “Seçmen tercihlerini etkileyecek şekilde bireysel ve kitlesel saldırılar olabilir.”
- “Peki böyle bir saldırıyı kim ya da kimlere yapabilir?
- “Yabancı istihbarat örgütlerinden PKK’ya, Türk Devleti düşmanı olan herkes yapabilir...”
Bu önemli ismin açıklaması sonrasında ilan ediyoruz:
Tanrı korusun ama eğer kahpe bir saldırı olursa bilin ki bu seçimi etkilemek içindir!

Televizyonlara talimat veren cumhurbaşkanı!
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, madde 28:
-“Basın hürdür sansür edilemez.”
Tayyip Erdoğan önceki gün şöyle dedi:
-“Televizyonlara talimat veririm.”
Pardon ama devleti yönetenlerin Televizyonlara talimat verdiği bir ülkede basın hür ya da özgür olabilir mi?
Daha ötesi, o ülkede demokrasi var denilebilir mi?
Bir okurum “Allah söyletti” dedi.
Kim söyletti bilmem ancak işte bugünün Türkiyesi aynen budur.

Oy için turizme sabotaj!
Önce Süleyman Soylu’nun , “Almanya’dan turist kılığıyla gelecekleri araştıracağız “ mealindeki açıklaması!
Akabinde Yeni Zelanda’daki kahpe saldırı sonrasındaki sert ifadeler.
Türkiye’nin büyük tur şirketlerinin yöneticileri adeta koro halinde şunu söylüyor:
-“2019 yılı turizmde toparlanma dönemi olacak derken yine kendi ayağımıza kurşun sıktık. Avrupa’daki rezervasyonlarda ilk üçte iken, birden hızla düşüşe geçtik...”
Kuşkusuz Soylu’nun PKK titizliği takdire şayan lakin bunu basın şovuna dönüştürmeye gerek var mıydı?
Aynı şekilde Yeni Zelanda’daki alçaklığı oya tahvil etme adına edilen malum sözler turizme sabotaj değil midir?

Tuncay ile Fikri Sağlar çöp tenekesine!
Dürüst olalım ve şu olguya boyun eğelim:
AKP’nin soldan değil, sağdan yıkılabileceği tezimiz, CHP’nin İstanbul ile Ankara’da gösterdiği adaylar ile ispatlandı.
İşte, iddialı konumda olan ne Ekrem İmamoğlu ne Mansur Yavaş CHP kökenli.
Şu halde CHP madem kendi vitrinindeki isimlerle oy alabileceğini düşünmüyor, o halde partinin yeniden dizaynı gerekmiyor mu?
Söyleyin Tuncay Özkan ile Fikri Sağlar gibiler Allah korusun İstanbul’a aday yapılsa, yüzde 20 oy alabilir miydi?
Alamazdı ise bunlar ve benzerleri artık siyasi çöplüğe neden atılmıyor?