Seçim sonuçlarının dili-1: Ekmekten önce vatan seçimi
24 Haziran 2018 seçimi, Vatan Savaşı sürecinde yapıldı. Şu anda Mehmetçiğimiz ve polisimiz, ABD emperyalizminin ve İsrail’in üzerimize sürdüğü Bölücü Terör Örgütüne karşı savaşıyor.
Bu koşullarda, Vatan Savaşına “Saray Savaşı” diyenler hangi sonucu bekliyordu?
Vatan Savaşına sırtını dönenlerin, PKK’yı hendeklerden kurtarmaya çalışanların, “Türk Ordusu batağa saplandı” diyenlerin, “Afrin’e girmeyin” talebiyle terör örgütüne kalkan olanların seçimi kazanma olasılığı var mıydı?
OYLAR VATAN SAVAŞI MEVZİSİNDE
Oylar büyük ölçüde vatan savaşı mevzisinde verildi. Tayyip Erdoğan’ın ilk turda kazanması ve MHP oylarının beklenmedik oranda artması, bazıları için şaşırtıcı olabilir, ancak vatan savaşı içinden baktığımız zaman, şaşıracak bir şey yok.
Evet havucun kilosu sekiz lira. İflaslar başlamış. İşten atmalar var. İşsizden büyük sermaye sahibine kadar herkes borçlu. Ancak seçmenin önemli çoğunluğu vatan bütünlüğünü tehlikede görüyor, terörün bitirilmesini istiyor. Oyları yönlendiren birinci talep budur. Yoksul kesimlerin vatan konusunda daha duyarlı olması, ayrıca vurgulanması gereken bir gerçektir.
Seçim sonuçlarını havuç fiyatları değil, vatan için akıtılan kanın fiyatı belirlemiştir.
Halk, ekonomiyi batağa saplayan Tayyip Erdoğan gerçeğini arka plana itti ve HDP/PKK ile kol kola giren CHP yönetimini bir tehlike olarak gördü. Yalnız HDP/PKK mı, CHP yönetiminin diğer kolunda FETÖ vardı. Seçmen, bölücü terörün ve FETÖ Gladyosunun hükümet koltuklarını paylaşmasına izin vermedi.
Bu açıdan oyların çoğunluğu, Mehmetçiğin ve Polisimizin mevzisinden verilmiştir. Millet, o mevzidedir.
Asker ve polis oylarını araştırıyoruz. Subay, astsubay ve polis lojmanlarında verilen oyları incelediğimiz zaman, AKP ve MHP oylarının iyice ağır bastığını göreceğiz.
KAMPLAŞMANIN ETKİSİ VE ÖNCÜ OYLAR
Burada anlamlı soru şudur: Vatan Savaşının en kararlı ve en tutarlı partisi olan Vatan Partisi, niçin vatan kaygısıyla verilen oyları alamamıştır?
Toplum, bu tür savaş süreçlerinde daha kalın çizgilerle ve kendince pratik bir kavrayışla bakıyor. Hükümetin vatan savaşında olmasına önem veriyor. Öte yandan teröre karşı ağırlıklı gücün, AKP ve MHP olduğunu düşünüyor, güçleri oraya yığıyor. Beğenilen partiden çok, çoğunluğu toplayacağı kabul edilen partilere yoğunlaşma oluyor.
Ancak öncü oylar, kitlesel oylardan farklı kalabilmiştir. Kamplaşmanın çok sert yaşandığı bir ortamda, Vatan Partisi oyları, vatan mevzisindeki öncü oylarla sınırlı kalmıştır.
“DEF-İ MAZARRAT”
Genel Başkan Yardımcımız Sayın Hasan Korkmazcan, Mecelle’deki bir kurala işaret etti: “Def-i mazarrat, celbi menfaatten evlâdır.” Bugünün Türkçesiyle: Zararlı olanın kovulması, çıkar sağlanmasına yeğdir.
Bu seçim sürecinde bir “mazarrat”, bir tehdit kendisini gösterdi: CHP Yönetimi, HDP/PKK’yı Meclise, hatta hükümete sokmak peşindeydi. Muharrem İnce ve CHP yöneticileri, HDP Genel Başkanını Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve bakan yapacaklarını açık açık söylüyorlardı (Örneğin CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel, Haber Türk Televizyonu, Türkiye’nin Nabzı, 11 Mayıs 2018). Muharrem İnce, Financial Times gazetesine, “Kürt sorunundaki kırmızı çizgileri kaldıracağını” söylüyordu (1 Haziran 2018). HDP liderlerinin bulunduğu Edirne Cezaevi, CHP yönetiminin Hac yeri olmuştu. CHP, Ankara’dan İstanbul’a kadar PKK ve FETÖ mensuplarını hapisanelerden çıkarma talebiyle yürümüştü. Kılıçdaroğlu, Kamu görevlerine son verilen 104 bin FETÖ ve PKK bağlantılıyı tekrar devlet kadrolarına alma talebini dilinden düşürmüyordu.
Mazarrat ortadaydı. Seçmen kitlesi, mazarratı def etmeye öncelik verdi.
TEBRİKLER
Ve CHP, hâlâ mazarratı temsil etmekte iddialı. CHP Genel Başkanı, önceki gün yaptığı konuşmada çeşitli partileri Meclise sokarak başarı kazandıklarını belirtiyordu. CHP, HDP/PKK terör örgütünü sırtına alıp Meclise taşımakla övünüyor. Tebrikler!
Ve CHP içindeki tartışmada, HDP/PKK’ya verilen desteği sorgulayan bir ses şu ana kadar duyulmadı. Ankara-İstanbul yollarında çekilen bonzainin etkisi mi dersiniz?
YARIN: SEÇİM SONUÇLARININ DİLİ-2 /
ABD’NİN HÜKÜMET TAYİN ETTİĞİ DÖNEM ARKADA KALDI