Sefil Selimî yanmasın
Sefil Selimî’nin “Kul yanmasın” şiiriyle ilgili muammayı ressam Süleyman Karakul, sinemacı Ali Rıza Özkan ve Eren Öztürk arkadaşlarımızın verdiği bilgilerle çözdük.
SEFİL SELİMİ’NİN SÜLEYMAN KARAKUL’A İMZALADIĞI KİTAP
Sefil Selimî, nüfus kağıdındaki adıyla Ahmet Günbulut, yanarak ölümünden beş ay kadar önce, değerli arkadaşım Süleyman Karakul ile dost meclisinde söyleşiyorlar ve Sefil Selimî, Uğur Kaya’nın “Şiirleri ve Türküleriyle Aşık Sefil Selimî” başlıklı kitabını imzalayıp Karakul dostumuza armağan ediyor. O nedenle o kitaptaki “Kul Yanmasın” şiiri, Sefil Selimî’nin sağlığında gördüğü şiir.
Karakul, bize yolladığı mektubunda Sefil Selimi ile muhabbetini şöyle anlatmış:
“26 Temmuz 2003 tarihinde Şarkışla’nın Sarıkaya Köyü’nde Aşık Hüseyin’i Anma Şenliği’nde, aynı masada yan yana olma mutluluğunu yaşamıştım, bahçede oluşturulan dost meclisinde. Gecenin ilerleyen saatlerine kadar muhabbet; türkülerin, şiirlerin ve rüzgarın eşliğinde sürmüştü. O ortam ve Sefil Selimî önemli bir iz bırakmıştı hafızamda.”
Karakul, sağolsun Sefil Selimî’nin imzaladığı kitabın 145-146’ncı sayfalarında yer alan “Kul Yanmasın” başlıklı şiiri de yollamış. Şiir, bize Senar ve Selçuk Ülger kardeşlerimizin yolladığı 10 dörtlükten oluşan metinle aynı.
Hor görme Rahman’ın kudreti kulda,
Kul yanmasın, Sefil Selimî yansın.
Her maharet mevcut eloğlu elde,
El yanmasın, Sefil Selimî yansın.
Nefesler olmasa inler mi neyler?
Parmaklar olmasa el yalnız neyler?
Herkesi yan yana tatlı dil eyler,
Dil yanmasın, Sefil Selimî yansın.
Yolcuları menziline yetirir,
Hasreti hasrete karşı getirir.
Belki bir âşığı dosta götürür,
Yol yanmasın, Sefil Selimî yansın.
Yolcuyu bitmeyen yol inletiyor,
Arıyı yaptığı bal inletiyor,
Sazı birkaç tane tel inletiyor,
Tel yanmasın, Sefil Selimî yansın.
Halıya kilime nakış vurulur,
Dokuyanlar emek verir yorulur;
Gün gelir ki, yâr altına serilir,
Çul yanmasın, Sefil Selimî yansın.
Yere atma tepelenir, ezilir,
Kıymeti zay olur, rengi bozulur.
Bir yazmaya, bir oyaya dizilir,
Pul yanmasın, Sefil Selimî yansın.
Ağaçlar dikilir bir orman olur,
Herkes bir ev yapar bir derman bulur.
Kuşlar acı çeker yuvasız kalır,
Dal yanmasın, Sefil Selimî yansın.
Benden başkasının elemi mi var?
Gönül dağlarından eksik olmaz kar,
Bağlar çirkin kalır, bülbül etmez zar,
Gül yanmasın, Sefil Selimî yansın.
Baş ayağa bağlı, ayak da başa,
İncitme kimseyi, yaşa, hoş yaşa,
Çok güzel yakışır kipriğe, kaşa,
Kıl yanmasın, Sefil Selimî yansın
Ey SEFİL SELİMÎ acı her cana,
Yakıp da kimseyi düşme isyana.
Yanan bir şey fayda vermez insana
Gel yanmasın, Sefil Selimî yansın.
ALİ RIZA ÖZKAN’IN KATKISI
Sağolsun sinemacı arkadaşım Ali Rıza Özkan da, Sefil Selimî’nin “Yalınkat” başlıklı şiir kitabını yollamış. “Kul Yanmasın” şiiri, orada da Sefil Selimî’nin imzaladığı kitaptaki gibi 10 dörtlükten oluşuyor. Uğur Kaya’nın Sefil Selimî kitabındaki metnin aynısı.
NEJAT BİRDOĞAN AĞABEYİN DOKUNUŞLARI
Nejat Birdoğan ağabeyin sık sık okuduğu ve bana eliyle yazarak verdiği “Kul Yanmasın” şiiri yedi dörtlük. Nejat Ağabey, bana şiirin bazı yerlerine dokunduğunu söylemişti. Nejat Ağabey, özgün şiirin dört dörtlüğünü belki de çok uzun olmasın diye okumuyordu, ama şu dörtlüğü eklemişti:
Dost zülfün boynumda urgan ederler
El vurur sinemi al kan ederler
Belki bir yoksula yorgan ederler
Çul yanmasın Sefil Selimî yansın
Sefil Selimî, “gün gelir yâr altına serilir” diye çul yerine kendisini yakıyor. Nejat Ağabey ise, “belki bir yoksula yorgan ederler” umuduyla çul yerine kendisini fedâ ediyor.
Öte yandan Nejat Ağabey, mehareti keramet yapmış.
Yârin altına çulu değil şalı sermiş.
“Yanan bir şey fayda vermez insana” dizesini, “Yanan bir şey ne getirir insana” diye değiştirmiş.
“Çok güzel yakışır” yerine “Ne güzel yaraşır” demiş.
Hepsi ozan dokunuşları.
HALK ŞİİRİ HALKIN ŞİİRİ
Bizim halk şiirinde hep rastlarız, daha sonra okuyanlar kendilerinden bir şeyler katıyorlar. Dana derisine yazılan cönk denen derlemelerde, Yunus’un, Karacaoğlan’ın, Pir Sultan’ın, Hatayî’nin şiirlerinin de farklı metinlerini bulmuyor muyuz?
Halk ozanlarının deyişleri, kendi özel mülkleri olarak görülmüyor. Her söyleyenin güzelleştirme, kendine göre katkıda bulunma özgürlüğü var.
ERENLERİN HIRKASI
Öncü Gençlik İstanbul İl Yöneticisi Eren Öztürk ise, ismi gibi erenlerden. Hepimize erenlerin hırkasını giydiriyor. Şöyle yazmış Eren Öztürk kardeşimiz:
“Sefil Selimi, insana muhabbet duyan ve kendi deyimiyle imanı hükümdar, benliği esir bir ozanımızdır. Yol aşığıdır. Bilindiği gibi yol, tarikat demektir. Hırka, tarikat mensuplarının giydikleri elbisedir, halk arasında çul diye de anılır. Genellikle yamalı olur.
“Hırka veya çul, dervişliği simgelediği için bu kıyafetin gereği gibi davranılmasına toplumun bütün dönemlerinde dikkat edilmiştir. Ancak dervişlik sadece hırka, çul giymekle de olmaz, pişmek gerekir. Yunus Emre bir şiirinde şöyle der:
Olaydı dervişlik ile hırka
Biz dahi alırdık otuza, kırka.
“Şah Hatayî hırka ile ilgili şöyle demiştir:
Bir iş gelirse başına
Bahane bulma komşuna
Sefil hırka çek başına
Yat bir zaman gör nic’olur
“Sefil Selimi, çul derken dervişlik, ozanlık, yol aşıklığı geleneğinin devam etmesi için gerekirse kendisinin yanmasını söylemiştir. Yolcular geçicidir ancak yol bakidir. O çul yoksulun sırtına hırka, zalimin zulmüne kalkan, adalete kılıç, sevdaya sazdır.”
Eren Öztürk gibi erenlerin hırkasını giyen ve yollara düşenlere selam olsun!
AYDINLIK YANMASIN SENAR ÜLGER’İN MAAŞI YANSIN
Bu yazının son sözü Frankfurt’ta emekçi kardeşim Senar Ülger’den. Şu anda Schiller’in Turankızı’nı (Turandot) Türkçeye çeviriyor. Almancası edebiyat Almancasıdır. Senar Arkadaş, az konuşur ama sözleri çerçevelenip asılacak türdendir. Üç gün önceki telefon görüşmemizde şöyle dedi:
Aydınlık yanmasın
Senar’ın maaşı yansın.
Maaşını banka havalesiyle Aydınlık’a yollamış.
Çul yanmasın, yol yanmasın, yol erenleri yanmasın, Sefil Selimî yanmasın!
SEFİL SELİMİ'NİN HAYATI
1933 yılında Sivas’ın Şarkışla ilçesinde doğdu. İlkokul’dan sonra iki yıl ortaokula devam ettikten sonra geçim sıkıntısı nedeniyle okulu bıraktı. Okuldan ayrıldıktan sonra şiire merak sardı. Ümmü Gülsüm adında bir kızı kaçırdı. Saz çalmayı ve şiir söylemeyi kendi kendine öğrendi. Aşık Çoban Mehmet’e çıraklık etti. 1966 yılında Konya’da düzenlenen Türkiye Aşıklar Bayramı’na katıldı. 1968 yılında çalışmak için Hollanda’ya gitti. Her yıl Avrupa’dan gelerek Ekim ayı sonlarında yapılan Aşıklar Bayramı’nda kültürüyle, şiirleriyle dikkat çekmiştir.
Evli ve 6 çocuk babasıydı. 1972 yılında kesin dönüş yaparak doğum yeri olan Sivas’a yerleşti. Atışma şiir dalında üstün bir yeteneğe sahipti. Türkiye Aşıklar Bayramı’nda 1969 yılında Kul Mustafa ile atışması unutulmadı.
“Çul yanmasın” diyen Aşık Sefil Selimî, 30 Aralık 2003 günü saat 10’da, Sivas’ta evinde çıkan yangında hayatını kaybetti.
Sefil Selimi hakkında çıkan kitaplar:
Abdullah Satoğlu, Yar badesi.
Doğan Kaya, Çobanın Can Pınarı.
İbrahim Aslanoğlu, Yalınkat.
Uğur Kaya, Şiirleri ve Türküleriyle Sefil Selimî.